GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
17 Kasım 2014 Pazartesi

Harmoni ve huzur

Harmoni ve huzur içinde yaşamak? Hepimizin isteği bu olsa gerek. Belki de harmoni içinde yaşamayı sadece çevremizdekilerle çatışmadan, dış etkenlerin bizi olumsuz etkilemeden yaşanması olarak algılıyoruz. Ancak harmoni bunun çok ötesinde bir kavram diyor tüm felsefeler… Zihin beden ilişkisinden söz ediyorlar. Ruh, zihin ve bedenin bir bütün olduğundan, dış etkenlerin ruh ve zihnimizi etkilerken aynı zamanda bedenimizi de etkilediğinden söz ediyorlar.
Doğru da. Ruh ve zihin bütünlüğümüz bozulduğunda birimizin tansiyonu yükselirken, diğerini baş ağrısı, bir diğerini de mide ağrısı tutabiliyor. Üzüntüden kanser oldu diyebiliyoruz. Yani duygularımızı yalnızca kalbimizde veya beynimizde değil, her hücremizde yaşıyoruz. Ruh, zihin, beden, bilinçaltı bu kadar ayrılmaz bir üçlü…
Peki, tekrar harmoni içinde yaşamaya dönersek. Dış etkenlerin bedeni baş ağrısı, mide ağrısı, yüksek tansiyon hatta kanser gibi şekillerde etkilediği noktasından hareket edersek? Harmoninin de bedensel seviyede tüm hücrelerin, organların uyum içinde çalışması, iç organlar, sinir sistemi, kalp damar sistemi ile her bir tek hücremize kadar bedenimizi etkilediğin kabul edersek, ruh, zihin ve beden sağlığımızı nasıl koruyacağız?
Çevremizdeki huzursuz enerjiler, neon ışıkları, vitrinler, diğer insanların, toplumun sizden beklentileri, sınav vb gibi baskılar, kıskançlılar, kuyu kazmalar, yargılayıcı sözler ama en zoru da sizin içinizden gelenler işi zorlaştırıyor. Sabah evde güne bir iç sessizlik ve huzur ile başlasanız bile, gün içinde olumsuz enerjilerle yüklü insanların (korku, kaygı, öfke, kıskançlık, şüphe, kıskançlık, yargılama, yarış, vb…) tuzağına düşebiliyorsunuz. Pes etmemek gerekli. Önyargılardan arınmak, çevrenizdeki kişileri sevdikleriniz, sevmedikleriniz diye kategorize etmemeniz gerekiyor.
Öncelikle zihin durumumuzun her zaman bir “iç sessizliği” koruyabilmesi, çevremizdeki dış dünya gürültülü, huzursuz, hareketli, gergin olsa bile bizim bu hareketlilik durumundan rahatsız olmadan iç sessizliğimiz içinde var olabilmemiz... Bu aslında varoluşumuzun doğal durumu. Meditatif dediğimiz bir durum. Duygusal açıdan bulunmamız gereken durum ise olumsuz duyguları dışarıda bırakıp, hep olumlu düşünebilme hali. Ne kadar kolay? 
Ruhsal açıdan harmoni içinde olabilmek için yapmamız gereken, hep kendi varoluş halini düşünme durumundan çıkabilmek, kendini düşünmeyi bırakabilmek, kendini arkaya koyabilmek… Yaşamı “sevdiklerim, sevmediklerim, umursamadıklarım” şeklinde kategorize etmeden yaşayabilmek, kabul edebilmek. Kendini düşüncelerin, duyguların ile tanımlamamak, düşünce ve duygularını kendi dışında tutabilmek. Dış dünyayı kontrol etmeye çalışmamak… böylece kendimizi, iç dünyamızı dış etkenlerden ayırabilmek, ayrı tutabilmek…
İç bütünlüğümüzü bu şekilde sağladığımızda güçlenebiliyoruz. Hem bedensel olarak hem de ruhsal olarak. Zihinsel olarak dağınık, dış dünyanın karmaşasından etkilenmiş halde olan bir kimse ruhsal olarak bütünlük içinde olamaz. Dışarıdan gelen uyarılar (stimulus) hiç bitmeyen bir uyarı maalesef. Kendinizi buna açık tuttuğunuzda iç dünyanızın sakin olma imkanı yok. Bu durumda nasıl mutlu olabilirsiniz?
Oysa “iç sessizlik” içinde olduğumuzda yaşadığımız mutluluk, harmoni ve huzur farklı bir varoluş hali. Diğer türlü mutluluğa kirlenmiş mutluluk diyor felsefeler. Bir giysi, ev, otomobil aldığınızda, parıltılı bir ilişki yaşadığınızda, gösterişe dayanan şekillerde var olduğunuzda veya öfke, kıskançlık gösterdiğinizde, bir hamburger yediğinizde gelen anlık mutluluk geçici oluyor, bir süre sonra uçup gidiyor. “Al, harca, tüket” konseptine dayanan tüketici kültürümüz, bu tür yapay, kirlenmiş mutluluklar ile dolu...
Verdiği duygu; dünyayı dize getirdim, kontrol altına aldım duygusu, dünyayı idare ediyorum duygusu. Altta yatan da ego dediğimiz, kendiyle aşırı ilgili olma, kendine aşırı değer verme hali. Ama bu mutluluklar hızla uçup gidiyor maalesef, kalıcı olmuyor, ayrıca hem birey hem de çevresi için yıkıcı oluyor...
İç sessizlik, haset içinde olmama, başkalarının başarısını kıskanmak yerine sevinme, mütevazilik, ilkeli bir duruş, kendini ve diğerlerini yargılamama, baskı yapmama, iyi kalplilik mutluluğu, huzur ve harmoniyi getiriyor…