GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
12 Ocak 2018 Cuma

Gül faktörü

Ak Parti; Abdullah Gül’ün Fazilet Partisi’nde başlattığı muhalefetin devamı olarak kuruldu. Gül, Recai Kutan’a karşı liderlik yarışına girdiğinde bugünün kahramanları ya “Particilik küfürdür!” diyordu ya da başka partilerin saflarındaydı..

Refah Partisi kapandıktan sonra, Fazilet Partisi’nin de kapatılacağı, açılan davalardan belliydi.  

Kongrede Abdullah Gül etrafında kümelenen muhalefet, FP’nın kapanma olasılığına karşı yeni partinin hazırlığını yapmaktaydı.

Sonunda FP kapandı. Çok geçmeden 14 Ağustos 2001’de Ak Parti kuruldu.

Ak Parti; RP ve FP’den daha geniş bir kadro ile kuruldu.

***

FP’nin başında Recai Kutan olsa da doğal lideri Erbakan Hoca’ydı. Hoca, siyasi yasaklıydı ama FP’yi telefonla idare edebiliyordu. Bu telefon trafiği tespit edildi ve FP’nin kapatılmasına gerekçe oldu.

Erbakan Hoca’ya muhalefet etmeye herkes cesaret edemezdi. Abdullah Gül bu cesareti önce Fazilet Partisi’nde gösterdi, sonra da Ak Parti’nin kuruluşunda.

Bugünlerde yazacak konu bulamayanlar birden “bir kelimelik” uyarıyı gerekçe göstererek, “kıyametin suru”na üflemeye başladılar.

Anlaşılan o ki, bazılarının devlet adamlığından, hakkı tavsiyeden, demokrasiden, fikir özgürlüğünden, deneyimden, yurttaş sorumluluğundan… falan anladıkları yok. Onların tek anladığı ellerine tutuşturulan nohutlu düdüğü “kıyamet suru” sanıp, kıyameti koparmaya çalışmak!

 Oysa Ak Parti sözcüleri;

11. Cumhurbaşkanımız dostça doğal bir uyarı yaptı... 

Daha önceki KHK’ler hakkında şimdiye kadar söylemediklerini de söyleseydi…

Yetkili organlarda tartışır, ikna olduğumuz noktalarda da yeni yayımlanacak KHK’lerde düzeltmeler yapabilirdik… diyebilirlerdi.

Ak Parti adına racon kesmeyi iş edinmiş lise çıkışlı nice münevver muharrir, Gül’ü “Korkak!”, “Sinsi!”, “Fitneci!”, “Nankör!”, “İşte şimdi bittin!”, “Senden aday falan olmaz!”, “Satılmış!”, “Dış güçlerin adamı!”, ve dahası “FETÖ’cü!” ilan etti!  

Medyada Ak Parti milletvekillerinden daha fazla, lise çıkışlı münevverlerin vefaya, insafa, siyasi olgunluğa… yakışmayan yazıları neye ve kime hizmet edecek anlamakta zorlanıyorum.

***

Nice zamandır Gül ile Erdoğan arasında nezaket dışı bir görüş ayrılığının yaşanmasını bekleyenler, beklemekten yorulmuş olmalılar ki bir kelimeyi bu kadar abarttılar.

İnsan psikolojisi uzmanı(!) münevverler Gül’e saldırarak onu asabi konuşmaya ve hata yapmaya zorluyorlar!  

Gül aday mı değil mi, o da belli değil!

Olma gibi bir düşüncesi kesin değilken, kırıcı ve acıtıcı yayın yapanlar, sonunda Gül’ü cumhurbaşkanı adayı yapacaklar.  

Yeni yetme Ak Partili yazarların Gül’e vurarak Erdoğan’ın gözünde prim yapma çabaları, her şeyi berbat etmenin başlangıcı olabilir.

***

Gül’ün aday olmasını isteyenlerin sayısı tahminlerin üzerinde olabilir.

Sanılanın da üzerinde bir ilgi de görebilir.

Ak Parti, CHP, MHP, HDP, SP…’tabanından oy alabilecek tek kişi şu an Gül görülüyor. Biri cumhura başkan olacaksa geniş bir yelpazenin desteğini almak zorunda.

Gül’e oy vermeyecekler arasında ise bazı Ak Partilileri ve Vatan Partilileri sayabiliriz. MHP ve İyi Parti tabanının çoğunun Gül’e oy vermeleri sürpriz olmaz.

***

Bir erken seçim olmazsa cumhurbaşkanlığı seçimlerine 22 ay var. Ak Parti adına racon kesen kimi yazarlar, akıl ve töre dışı salvolarla makul siyasetin önünü kesmeye çalışıyorlar.

Sayın Erdoğan’ı desteklemenin yolu şu an izlenen strateji olamaz!  

Çünkü Gül; Fazilet Partisi’nde muhalefeti başlatan, Ak Parti’nin ilk başbakanı, 1 Mart Tezkeresinde milletvekillerini özgür bırakan, uzun yıllar Dış işleri Bakanlığı, sonrasında da yedi yıl cumhurbaşkanlığı yapan bir devlet adamı. Bunu kimse göz ardı edemez.

Türkiye’nin büyük çoğunluğunun gurur duyabileceği bir devlet adamını yerin dibine batırmaya çalışanlar iyi düşünmeli!

Bu karalama kime ne kazandıracak, ne kaybettirecek?

***

2019’da yeni bir anayasal döneme girerken yakın seçimin adayları hangi hazırlıklar içindeler…

Adayların iç ve dış politikaya bakışları…

Tarım, hayvancılık başta olmak üzere üretim ekonomisine ilişkin çözümleri…

Çalışanların, emekli ve bakıma muhtaçların geçimi ve ücretlendirilmesi … 

Başta komşular olmak üzere, ABD, AB, Müslüman Devletler, Rusya, Çin, Hindistan, Afrika ilişkileri…

Eğitim, işsizlik, katma değeri yüksek sektörlerdeki tercihler…

Tarih, çevre, su, bitki örtüsü nasıl korunacak ve zenginleştirilecek… 

Müslüman bir ülkeyiz, çok ciddi kadın ve çocuk sorunumuz var, bu konuda kim ne düşünüyor…

Bu ve benzeri konular üzerinde akıl, fikir yürütmek, kulisleri izlemek, her duyulanı doğru sanmamak… temel ilke olması gerekirken, son derece önemli bir seçim sürecini mahalle kavgası ağzıyla başlatmak kimseye yarar sağlamaz.