GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nüvit TOKDEMİR
YAZARLAR
28 Aralık 2009 Pazartesi

Göztepe mucizeyi seviyor...

Bizim kuşak için çocukluk ve gençliğin futbolda idolüydü o müthiş kadro... Avrupa Fuar Şehirleri Kupası bugünkü adıyla UEFA'da adını başarılara yazdıran ve İzmir'de Atletico Madrid'i 3-0 yenerek adını yarı finale yazdırdığında efsaneleşmişti Göztepe.’¶
Salt Avrupa'da mı?
 
Elbette değil, Türkiye Ligi'nde de özellikle üç büyüklerin korkulu rüyası olan bir takım vardı İzmir'de. Rahmetli Adnan Süvari'nin teknik direktörlüğünde Ali, K.Mehmet, Çağlayan, Hüseyin, B.Mehmet, Gürsel, Nevzat, Nihat, Ertan, Fevzi, Halil gibi isimler o efsane kadronun unutulmaz futbolcularıydılar. Alsancak Stadı'nın kömür tozu zemininde, yine unutulmaz yandaş korosunun, "Göz Göz Göztepe" haykırışları arasında nice devleri yıkıp geçmişlerdi.
 
1960'lı yılların ikinci yarısından 1970'lı yılların ortalarına dek bir Göztepe fırtınası esmişti. İzmir'li futbolseverlere ve kendi yandaşlarına olduğu kadar, Türkiye genelinde büyük heyecan yaratan o unutulmaz kadro işlevini tamamlayıp, birer birer futbol yaşamını noktalamaya başladığında, başarıda büyük payları olan yöneticilerden Nuri Öz, Zeki Çırpıcı, Ahmet Sevil ve Muhittin Ekiz gibi isimler de yorgunluklarını öne sürerek kulüpten ayrılma yolunu seçtiler. Öyle ki, camianın bu simge isimleri bir daha dönmemek üzere yollarını ayırdılar. Futbolcuların, teknik direktörün ve yöneticilerinin ayrıldığı efsane Göztepe için yeni bir dönem başlıyordu artık. Yeni bir anlayış, yepyeni bir kadro yoluna devam edecekti.
 
Yıllar içerisinde yeni yönetimler içerisinde anlaşmazlıklar, uyumsuz futbolcu transferleri, altyapısı güçsüzleşmiş bir takım görüntüsü, o efsane Göztepe'yi arar duruma getirmişti futbolseverleri.
 
Sarı-kırmızılı yandaşlar karda kışta, yağmurda çamurda deplasman yollarına düşmekten geri kalmadılar. Hani derler ya, "İyi günde, kötü günde her zaman her yerde beraber" diye, öylesine desteklediler takımlarını.
 
1980 ve 90'lı yılları kimi zaman 2.Lig'den çıkmak için çırpınışlar içinde geçiren Göztepe, 2000'li yıllara kabuk değiştirerek, şirketleşip yeni bir kimlikle karşımıza çıktı. Bu değişim sarı-kırmızılıların Süper Lig'e çıkmasını da sağladı. "Efsane Göztepe yeniden doğuyor" sloganıyla büyük bir çıkış yakalanmış, küskün yandaş kitlesi de yeniden tribünlere çekilmişti. Olumlu havada iyi işler becerilebilecek düşüncesi yaygınlaşmışken, yine yanlış transferler ve teknik adam seçimiyle çok şey beklenen takımın geldiği yere dönüş sürecinin başladığı görüldü.
 
2002-2003 sezonunda Altay ile birlikte 1. Lig'e düşen Göztepe, inanılmaz bir iniş hızıyla peş peşe sezonlar içerisinde İzmir Amatör Ligi'nin yolunu tuttu. Bu hem kendileri, hem de İzmir'li futbolseverler için kara tabloydu. Göztepe AŞ'nin becereksiz yöneticilerinin yarattığı bu süreçte, ekonomisi çökmüş bir takıma kimse sahip çıkmadı.
 
Göztepe AŞ'nin sahibi olan Dinç Bilgin'in tüm şirketlerine ve mal varlığına TMSF'nin el koyması her şeyin tuzu biberi oldu. Takım ortada kalmış, antrenman yapacak saha, futbolcusuna vereceği yemek parası bulamamaya başlamıştı.
 
TMSF'nin Göztepe AŞ'yi satışa çıkarmasıyla birlikte bir umut ışığı yandı ve İstanbul'dan Altınbaş Holding talip olduğu şirketi ihalede almayı başardı. Peki ne olacaktı, nasıl bir yapılanmaya gidilecekti? Efsane Göztepe'yi amatör ligden kurtarmanın yolu
bulunmalıydı. İmam Altınbaş, amatör ligden çıkamayan takımı görünce, çareyi 3. Lig'deki Aliağa Belediyespor'u almakta buldu ve Göztepe 3. Lig'e geri döndü.
 
Yeni bir heyecan ve soluklanma başladı Göztepe sokaklarında. Hedef şampiyonluk olarak belirlendi ve 9 yeni futbolcu transferiyle birlikte takımın başına başarılı teknik adam Akif Başaran getirildi. Uzun lig maratonunda sarı-kırmızılı takım yükselme grubuna yükseldi. "Nasıl olacak, işler iyi gitmiyor" denilirken, Başaran ve öğrencileri zoru başarıp, son haftaya dek inanılmaz bir mücadele örneği göstererek Göztepe'yi 2. Lig'e taşıdılar. Bu bir mucizeydi elbette...
 
Ve bu sezon başlarken, Başaran yine 10 futbolcu daha alınmasına yöneticilerle birlikte karar verdi. Kulüp içinde herşeyin bir askeri disiplin içinde yürüdüğü, Başaran'ın tek başına karar veremediği, futbolcuların aldıkları ücretler arasında uçurumlar olduğu ortaya çıktı. Derken Başaran'da gitti sarı-kırmızılı takımda, yerine Erol Azgın getirildi. Çok değişken sonuçların alındığı, özellikle kendi sahasında yitirdiği puanlar taraftarları çıldırttı. Ancak, Göztepe'nin kendi dışındaki gelişmeler, yani rakiplerinin sürekli puan yitirmesi önlerini açtı.
 
Bunun son örneği de geçtiğimiz pazar günü yaşandı. ’“Göztepe'ye bir mucize gerekiyor’” diye düş kurulurken; düş gerçeğe dönüştü. Turgutluspor sahasında lider Akhisarspor'a yenilip, Bank Asya Yükselme Grubu biletini sarı-kırmızılılara hediye etti.  Mucize Göztepe bir kez daha ortaya çıkmıştı. Tabi Göztepe'nin İstanbul deplasmanında verdiği mücadele ile aldığı üç puan da kesinlikle yadsınamaz...
 
Şimdi iş yine başkan İmam Altınbaş'a düşüyor. Göztepe'liler daha güçlü bir takım oluşturulmasını bekliyorlar. Bunu zaman gösterecek.
 
Şanlı Göztepe taraftarını sevinci, gecenin ilerleyen saati olmasına karşın havaalanından Güzelyalı'ya yayıldı. Göztepe sahilini ayağa kaldıran "Göz Göz Göztepe", "Sarı-Kırmızı En Büyük Göz Göz" haykırışları sabahın ilk ışıklarına dek kulaklarda çınladı durdu.
Bu sevinç, bu haykırış haklarıydı...
Çünkü İzmir "Efsane geri dönüyor" diye yorumluyordu bu sevinç gösterilerini...