GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Eylül 2024 Cumartesi

Gönlüm hep seni arıyor neredesin?

O’nu kaybettiğimiz gün…

En anlamlı veda duygularını…

“Bulutsuzluk Özlemi”nin solisti Nejat Yavaşoğulları seslendirdi…

Hiç unutmuyorum; şöyle demişti:

“Türkiye'nin en önemli, halk müziği ustalarından birisiydi…

Bir ekolün temsilcisiydi… Yaşayan bir efsaneyi kaybettik ama…

Bilin ki, bu topraklardan muhakkak…

Yeni Neşet Ertaşlar da çıkacaktır…”

***

Çok doğru…

O yanık sesini…

Bağlamasının doyulmaz tadına katık edip…

“Tatlı Dillim Güler Yüzlüm, Ey Ceylan Gözlüm…

Gönlüm Hep Seni Arıyor, Neredesin Sen?”

Diyerek yüzlerce türküye can verirken…

Neşet Ertaş’ı unutmak mümkün mü?

***

Yaşasaydı…

Şu aralarda 86 yaşını sürüyor olacaktı ama…

Yine de…

Sazını dizinin dibinden ayırmazdı…

Bu kesin…

Biraz geçmişe gidelim…

***

Ne çileli bir hayat yolculuğudur O’nunki, bi’bilseniz…

Kırşehir’de doğdu, 12 yaşında öksüz kaldı…

Babasıyla birlikte düğünlerde saz çalarak büyüdü…

“Neden Garip Garip Ötersin Bülbül” türküsü ile patladı…

Askerliğini 1962’de İzmir Narlıdere’de yaptı…

O günlerde vuruldu bu güzel kente…

Vurulmakla kalmadı, İzmir’ için türkü yazdı:

“Gezdim tüm dünyayı gördüm… / Güzel İzmir sana geldim… / Benim şirin güzel yurdum… / Güzel İzmir sana geldim… / Güzelsin asil duruşlu… / Medenisin hoşgörülü… / Olduğun gibi içli dışlı… / Güzel İzmir sana geldim…”

***

Ne acıdır ki…

1978’de parmakları felç oldu…

Müzisyenlikten başka mesleği olmadığı için işsiz kaldı…

 

Ne acıdır ki…

Tedavi olacak parayı bulamadı…

Çareyi 1979'da Almanya'daki kardeşinin yanına gitmekte buldu…

Türkiye’ye dönüş yolunda…

Ehliyetsiz araç kullandığı için…

Yugoslavya’da üç ay hapse mahkum oldu…

İnanmayacaksınız ama…

“Hapishanelere Güneş Doğmuyor…” 

Türküsünü gurbet ellerde yazdı…

Gurbette kendisine takılan (*) “Bozkırın Tezenesi” lakabı ile bütünleşti…

Yine şaşıracaksınız…

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından kendisine sunulan “Devlet Sanatçısı” unvanını reddetti…

Bunu yaparken kalbinin sesi şöyle diyordu:

“Hepimiz bu devletin sanatçısıyız… Ayrıca bir Devlet Sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor…” 

Bir başka gurur durağı:

Büyük sanatçı o yıllarda…

UNESCO’nun “Yaşayan İnsan Hazinesi” listesine girdi…

Bi’güzellik daha:

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden “Fahri Doktora Unvanı” aldı…

Buyrun…

Tarihe geçen bir özelliği daha:

“Bağlamadaki tavrı ve türküleri yıllardır konservatuvarlarda ders olarak okutuluyor…”

…Ve bir rekor: 400’den fazla plak yaptı; hepsi kapış kapış satıldı… O plaklar koleksiyon yapanların baştacı…

***

Ve…

Besteci, söz yazarı, yorumcu ve halk ozanı Neşet Ertaş

Son 15 yıldır aşk’la yaşadığı İzmir’de…

75 yaşında o melun hastalığa yenik düştü…

12 yıl önce… (25 Eylül 2012)

Aramızdan uçup gitti…

Kırşehir’deki…

Bağbaşı Kabristanı’nda…

Vasiyet ettiği için…

Babası Muharrem Ertaş’ın mezarının…

Ayakucunda ucuna defnedildi.

***

Bitiriyoruz…

Bugün O’nun ne doğum günü ne de ölüm yıldönümü…

Kırşehir’deki heykelinden başka O’nu anacak hiçbir şey yokken…

İzmir için yazdığı türküdeki gibi…

“Bozkırın Tezenesi”ne en büyük vefa İzmir’den geldi…

Büyükşehir Belediyesi, Buca Adatepe’deki moloz alanını…

Neşet Ertaş için…

Cennet’ten farksız bir parka dönüştürdü…

Adını da “Neşet Ertaş Parkı” koydu…

En azından…

“İzmir’in vefası böyle olur…”

Demenin tadını çıkarırsınız…

Nokta…

(*) Bozkırın Tezenesi: “Müzik terimi / mızrap – çalgıç…”

Sonsöz: “Mutluluğu seninle bulan senindir; ötesi misafir… / Anonim…”