GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
23 Aralık 2010 Perşembe

Gavur İzmir’’den sümüklü İzmir’’e’…

TDK’’nın ’‘ses uyumsuzluğu’’, Uludağ Sözlük’’ün ’‘çok seslerin birbirine karışması, uyumsuz, gürültülü müzik’’ diye açıkladığı kakofoniyi, bugün de Bakan Hüseyin Çelik’’in ağzından işittik bu kez.
ESİAD’’ın sohbet toplantısına katılan, bir soru üzerine ’“İzmir’’den armoni değil kakafoni çıkıyor’” diyen Bakan Çelik’’e, tek sesli/birbiriyle son derece uyumlu cevapların gelmesi gecikmedi elbet.
Söz konusu ’‘İzmir’’e sataşma/eleştirme/laf sokma’’ olunca, bir anda tek cephe/tek vücuda dönüşmemiz kaçınılmazdır zira ve ’‘en iyi savunma saldırıdır’’ sözü, adeta İzmirliler için icat edilmiştir!
Pek çok konuda sık sık akortsuz sesler çıkarsak da topyekün savunmada üstümüze şehir tanımam.
*
İzmir’’den uyumsuz sesler çıktığı eleştirisini yapanı bir kenara bırakıp, ’‘söyleyeni’’ değil de ’‘söyleneni’’ ele alsak’…
İzmir’’de, İzmir’’e saldırı/sataşma yapıldığında çıkan ortak sesin dışında ortak ses/ortak tavır duyuyor musunuz diye sorsak’…
Bunu soran AKP’’li bir bakan değil de ’‘içimizden biri’’ olsaydı söz gelimi’…
Ne derdik?
Muhtemelen o içimizden birine, içimizden birileri mutlaka ’‘öteki dünyada bir sürü kazanda bir sürü günahkar kaynıyormuş, hepsinin başında da birer görevli, kazandan çıkmak isteyenleri içeri doğru itiyormuş. Sadece bir kazanın başında görevli Azrail yokmuş; çünkü, o kazanın içinde İzmirliler kaynıyormuş ve kazanın dışına çıkmak isteyenlerin bacağından asılındığı için Azrail’’e gerek duyulmuyormuş!’” hikayesini hatırlatır; sonra da hep birlikte  ’‘yaaa’… maalesef’’ tadında gülümserdik.
Veya ’‘İzmir’’de herkes efe, tek kişilik oynuyor’’ derdik.
İşe bak ki, söyleyen AKP’’li bakan olunca, hep birlikte itiraz ediyoruz şimdi’….
*
AKP’’ye karşı itiraz, şahsımın da hoşuna gidiyor olsa da, Çelik’’in söylediklerinde haklılık payı olduğunu anlamak için, İzmir’’deki gazete arşivlerindeki manşetlere bakmak yeterlidir sanıyorum.
Çok değil, daha geçtiğimiz günlerde turizm konusunda ’‘kentte yumruğu aynı yere vurmayı beceremeyen’’ arkadaşlar nedeniyle ’‘iki zirve’’ düzenlenmedi mi?
Belediye başkanlarının kimi o zirveye, kimi bu zirveye katılmamazlık etti mi?
Turizm Bakanı, iki ayda iki ayrı ’‘turizm toplantısına’’ gelmek durumunda kalmadı mı?
Bu ikilik yüzünden sitemde bulunmadı mı?
Bakan Çelik’’in eleştirisini eleştiren İTO Başkanı Ekrem Demirtaş değil miydi İZKA’’dan hiçbir projelerinin kabul görmemesinden isyan eden? Projelerine itirazının altında ’‘Demirtaş fobisi mi’’ yattığını sorgulayan?
Dahası’… İzmir’’de bütün siad’’lar, bütün odalar birbirleriyle uyumlu mu çalışıyor?
Kentin ortak çıkarları söz konusu olduğunda bir bütün mü olunuyor?
Odaları, STK’’ları kenara bırakıp İzmir Milletvekillerine, belediye başkanlarına baksak’… Orası farklı mı sanki?
İzmir CHP Milletvekillerinin tamamını en son ne zaman bir arada gördünüz? Ne zaman hepsinin imzasını taşıyan bir ortak bildiri/manifesto okudunuz? Kurultay salonunda bile İzmir’’e ayrılan koltukları değil de, her biri salonun farklı bölgelerini seçmediler mi?
Bu kentin havasından suyundan ’–bu konuda- nasiplenen AKP’’li vekillerin de birbirleriyle güç/iktidar savaşı yapmaktan bitap düştükleri, İzmir’’e atanacak il başkanı için bile birbirlerini yedikleri herkesçe bilinmiyor mu?
Herkes, birebir görüşmelerde bu kentte birliğin sağlanamamasından yakınırken, bunu söyleyenin Hüseyin Çelik olması, bu gerçeği değiştiriyor mu?
Ama bir de şu var tabii.
İzmir’’i nur topu misali çocuğa benzetip, ’“Ama burnu akmış kir pas içinde. Yüzünü, gözünü temizlediğiniz zaman güzelliği ortaya çıkar’” diyen Çelik’’e ’“elinizi tutan mı var, silin o zaman’” demek de bizim hakkımız.
İzmir’’in 4 tekerindeki freni sadece İzmirlilerin mi koyduğunu sormak da’…
’“İzmirliler hep bir ağızdan armonik şekilde konuşmayı/istemeyi beceremiyorlar ama siz AKP’’liler de İzmirlilerle nasıl konuşulacağını, lisanı münasip diye bir kavramı bir türlü öğrenemediniz sayın Çelik; bu gidişle öğrenemeden de iktidardan gideceksiniz’” diye taşı gediğine oturtmak da’…