GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
15 Eylül 2017 Cuma

Ekonomi büyüyor, etiketler de büyüyor

2017, bize uğurlu geldi!

Yılın ilk çeyreğinde “Yüzde beş büyüyen” Türkiye Ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde de “Yüzde 5.1’lik büyüme” rakamına ulaştı…

Bu ne demek?

En bilinen tanımı ile “Türkiye Ekonomisi büyüyor…” demek…

Ne güzel…

Refah düzeyimiz iyileşecek, mutluluğumuz artacak…

Belki çarşı-pazardaki etiketler aşağı doğru inmeyecek ama, yukarı doğru da da çıkmayacak…

Öyle değil mi?

Öyle değil işte…

Prof. Dr. Ufuk Tutan’a sordum… Türkiye’nin ve Kültür Üniversitesi’nin “en genç” hocalarından Tutan, önce “Nasıl böyle büyüdük?” sorusuna cevap verdi… Dediği şu:

“5.1’lik büyüme oranını etkileyen en önemli faktör, Euro ile yapılan ihracat ve Dolar ile gerçekleşen ithalatın Euro lehine, yani ihracat namına artış göstermesinden kaynaklanıyor… Euro’nun, Dolar karşısında güç kazanması ihracatımızı normalden çok daha fazla büyümüş gösterdi… Aynı zamanda, Dolar’ın Euro karşısında düşüşü bu dönemde ithayatın ihracattan çok daha fazla artmış olmasına rağmen oransal olarak daha az artmış gibi bir sonuç çıkardı… Özetle; bir taraf aşırı büyüyüp bir taraf da küçülünce karşımıza böyle bir tablo çıktı…”

İyi de…

Et, son altı ay içinde yüzde 31 zamlandı…

Ne gariptir ki, karşımıza “herkes hergün kebap yiyormuş” gibi bir tablo çıktı…

Taze sebze-meyve fiyatları Haziran’da yüzde 9.5 düştü düşmesine ancak şu sırada pazarda sebze-meyve fiyatları genel enflasyonun 1.5 katı düzeyinde…

Ekonomi büyürken şu artışa bakın…

Sadece son bir ayda; limon yüzde 8.5, sivribiber yüzde 10 kanatlandı…

Son altı ay içinde kuru fasulye 6.5 liradan 9 liraya fırladı; zam oranı yüzde 33…

Dar gelirlinin sofrasından eksik olmayan nohut, aynı süre içinde 8 liradan 12.5 liraya doğru etiket değiştirdi; zam oranı yüzde 56…

Mesela an itibarıyla…

15 liraya bamya olur mu?

Daha fenası…

Anadolu’da bazı tarım alanları işlenmiyor; iş gücü de boşta…

Hepsinden önemlisi…

Vatandaş bu “büyüme”yi neden hissedemiyor?

Bunu da Prof. Dr. Ufuk Tutan’a sordum… Bakın ne dedi?

“Türk Lirası, hem Euro hem de Dolar karşısında aşırı değer kaybedince pazarda, markette, AVM’lerde fiyatlar arttı; alım gücü bu dönem içinde Türk Lirası bazında düştü… İhraç kazancındaki artış ve ithalat maliyetlerindeki düşüş sonucu meydana gelen “büyüme”yi, vatandaş, cebindeki Türk Lirası’nın değer kaybetmesi sonucu “kendi kaybı” gibi algılıyor… Durum bundan ibaret…”

Biraz “karışık-kuruşuk” bi’durum…

Yine de “karışık olmayan” hazin bir durum var…

Yine an itibarıyla…

Domates’i; Kıbrıs, Romanya ve Ukrayna’dan…

Elma’yı; Şili, İtalya, Fransa ve İran’dan…

Enginar’ı; Mısır, Kıbrıs ve İran’dan…

Armut’u; Şili’den…

Arpa’yı; Fransa ve Rusya’dan…

Çay’ı; İran, Çin ve Fransa’dan…

Kuru Fasulye’yi; Çin, Mısır, Arjantin ve Peru’dan…

Salatalığı; Gürcistan’dan…

Patates’i; Hollanda’dan…

Soğan’ı; İran’dan…

Nar’ı; İtalya ve Hindistan’dan…

Satın almaya devam edip, her yıl bu tarım ürünleri için ortalama 14-15 milyar doları havaya savurmaya devam edersek…

Ekonomimiz büyüse ne yazar, büyümese ne yazar!

Sonsöz: “Ayağını yorganına göre uzat, diye bi’atasözü vardı bi’vakitler… Hatırladınız mı?”