Sağlık Bakanı, “Koronavirüs Belası” hakkında…
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bilgi veriyordu…
Sözlerini noktalamak üzereydi…
Bir kez daha milletvekillerine baktı ve…
“Sağlık personelimize karşı büyük sorumluluk duyuyorum... Koronavirüse karşı verdiğimiz mücadeledeki kahramanlarımıza sizlerden büyük bir alkış istiyorum…”
Gazi Meclis, alkıştan inledi…
Tarih; 19 Mart’tı…
O günden itibaren Türkiye her gece 21.00’de…
Balkona, pencereye çıkıp; bir dakika boyunca…
Doktorunu, hemşiresini, sağlık memurunu, hizmetlisini, asistan hekimini, ambulans şoförünü alkış yağmuruna tutuyor…
Bu, bir güzelliktir…
Gönülden geldiği için makbuldür…
Başlara yerleştirilen “taç” kıymetindedir…
***
Gelin görün ki…
Bu onur veren şahane alkış tufanından…
Sağlık çemberi içinde yer almasına karşın…
Nasibini alamayan bir meslek grubu var:
“Eczacılar”…
Haklılar mı?
Bence, evet… Yerden göğe haklılar…
***
Bir eczacı dostum diyor ki:
“Eczacı çalışanları olarak bizler de en az sağlık çalışanları doktor, hemşire ve diğerleri gibi, hatta bazen onlardan fazla risk altındayız…”
Ardından sözlerini açıyor:
“Kuşkusuz, doktorun da riski var… Ama, reçetesini alıp bize gelen hasta, belki de doktor muayenesinde geçirdiği sürenin daha fazlasını eczanede bizimle paylaşıyor… Bizler, o hasta ile reçete, kimlik, para ve ilaç alışverişinde bulunuyoruz… Bizler bu durumda daha fazla risk altında kalıyoruz… Bizim de ailemiz var… Akşam eve gittiğimizde çoluk, çocuk kimseyi yanımıza yaklaştırmıyoruz…”
***
Eczacı dostumun “alkışla gelen onur”un minik bir parçasına talip olmasına tüm kalbimle hak veriyorum…
***
Sonra gördüm ki, o eczacı dostum yalnız değil…
İzmir Eczacı Odası’nın kıdemli Başkanı Tuncay Sayılkan…
(Renk vermese de…)
Bu konuda beyefendiliğini bozmayan bir alınganlık içinde…
Diyor ki:
“Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu karar aldı… Kronik hastalığı olan raporlu hastalarımızın ilaçlarının reçetesiz temini görevi de eczacılara verildi… Bu önemli uygulama ile eczanelerde müthiş yoğunluk oluştu… Ayrıca buna bağlı olarak eczanelerde görev yapan herkesin riski ciddi ölçüde arttı…”
***
Bakın, eczacılar var ya…
Ha’ni gece yarısı bile kapısını tıklattığımız o eczacılar…
Onlar…
Şu sırada hem kendilerinin hem çalışanlarının…
Güvenliğinden fedakarlık yapıp…
Vatandaşa doğru bilgiler veriyor…
Hatta ilaç danışmanlığı yapıyor…
Sağlık zinciri kopmasın diye adeta çırpınıyor…
***
Dikkat ediyor musunuz?
İki aydır, bu “Korona Belası” yüzünden neler yaşadık ve yaşıyoruz…
Okullarda eğitime ara veriliyor…
Futbolda ligler süresiz erteleniyor…
Bir çok işyeri kepenklerini kapatıyor…
Kamu çalışanları evden katkı koyuyor…
Bankalar çalışma saatlerini kısaltıyor…
Diş hekimleri sadece acil vakalara müdahale ediyor…
Berberler, kuaförler biraz daha kapalı kalırlarsa…
Mesleği bırakacaklar…
Ancaaak…
Eczaneler bi’tık “bahane üretmeden” göreve devam ediyor…
***
İzmir Eczacı Odası Başkanı Sayılkan’ın…
Bi’de göz yaşartan sitemi var; diyor ki:
“Eczacılar ve eczane çalışanları koronavirüs’le mücadele sürecinin isimsiz kahramanlarıdır… Kimi yerlerde sağlık çalışanları olarak adımız geçmese de her zaman görevimizin başındayız… Biz çok büyük bir aileyiz ve bu ailenin bir üyesi olmaktan gurur duyuyoruz…”
***
Az daha unutuyordum…
Devlet Baba’nın sağlık çalışanlarına yaptığı “madde iyileştirme”…
Eczane çalışanlarını da kapsayacak şekilde düzenleyemez miydi?
***
Bitiriyoruz…
Dikkat ettiniz mi, her akşam sabahlara kadar…
TV’lerin canlı yayınlarında…
Virüs belasının konuşmacıları arasında…
Bi’tane “hocaların hocası” eczacı yok…
Oysa…
Aşıdan söz ediliyor, ilaç karşılaştırmaları yapılıyor…
Allah rızası için; bi’baba “eczacı hocası” yok…
Mesela…
Prof. Dr. Levent Üstünses var…
Mesela…
Prof. Dr. Tayfun Uzbay var…
Bu iki isim, farmokoloji; yani ilacın içindeki ana maddenin vücutta nasıl bir etki mekanizması olduğunu anlatan hocalar…
Mesela…
Prof. Dr. Mehtap Uysal var…
Erzincan’da Eczacılık Fakültesi Dekanı…
Hiç mi akıllara gelmez bu özel isimler…
Ha’di…
Bir alkış da eczacılara; kalpten…
Nokta…
Sonsöz: “Eczacılar bu dönemin kahramanları arasında yer alıyorlar… / Anonim…”