GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
15 Şubat 2019 Cuma

Doktorum, başkanım… Neler istiyor canım!

İzmir’in koca Kınık İlçesi…

Ve dahi beldeleri ve köyleri…

Yetmez diyorsanız, buna Bergama’yı da ekleyin…

Tam 23 yıl boyunca…

Gece gündüz hep “Doktorum…” diye seslenenler…

Şimdi…

Kolay kolay, sadece “Başkanım…” diyebilir mi?

Diyemez tabii…

O zaman n’apıyor beş yıldır Kınıklılar?

İkisini birleştirip, kestirmeden giderek…

“Doktorum Başkanım…” diyorlar…

Türkiye’de kaç belediye başkanının böyle sevimli sıfatı var?

Aramayın, bulamazsanız…

Bu “kalpten kalbe” aşk…

Sadece hemşehrileri ile…

Kınık Belediye Başkanı Dr. Sadık Doğruer arasında yaşanıyor…

Masal gibi…

***

Aslında…

Yıllar önce bugünkü gibi değildi, dal gibiydi…

Bugün az-biraz kilolu ama…

Yakışıyor…

Doğma büyüme Karşıyakalı; “35 buçuk” yani…

Dedesi Yunanistan’ın Müslüman Yanya Arnavutları’ndan…

Ama…

Annesi ve babası İzmir Karşıyaka doğumlu…

Aile Demokrat Partili…

Rahmetli babacığı ayakkabıcı, esnaf yani…

O’na mesleği özellikle öğretmiyor…

Neden?

Okusun, doktor olsun diye…

***

“Gözler kalbin aynasıdır…” diyenler, haklı…

Kınık’ın Reisi, az rastlanan “sımsıcak” bakışların sahibi…

Doğal olarak kalbi de öyle…

Akrep Burcu’nun…

Sadece “ısrarcı” ve “azimli” yanlarını almış…

***

Karşıyaka Gazi Lisesi mezunu…

Öyle Allah Allah çalışkan değil ama süper zeki…

Daha lisedeyken koymuş kafasına…

Doktorluk mesleğini…

Kimbilir?

Belki babasının hastalığı da etkilemiş olabilir genç Sadık’ı…

Dokuz Eylül Tıp’da zehir gibi; daha 3. Sınıfta dönem birincisi…

Amma velakin…

Sosyal hayattan asla kopma yok…

Gezmeler, tozmalar, Kordon faslı filan, hep tamam…

Eee, ne zaman ders çalışıyor?

Burhan Çaçan’ın o meşhur şarkısındaki gibi:

“Geceler uzun, geceler sessiz…”

O da öyle yapıyor…

Sabahın ilk ışıklarına kadar ders çalışıyor…

Bu yüzden çok kolay uyuyup…

Çok kolay uyanma gibi bir Allah vergisi özelliği var…

Ayrıca bi’özelliği daha var…

Şahane çay demliyor, usta işi kahve pişiriyor…

Nasıl beceriyor?

Sabaha kadar ders çalışırken…

Çay ve kahve ile “uyanık” kalmak zorunda da ondan…

***

Bi’profesör hocasının sözlerini hiç unutmuyor:

“Para kazanmak için doktor olacaksanız, bırakın gidin!”

Hekimlik mesleğinin O’nda bıraktığı üç şey var:

“İtibar, insana dokunmak ve hayır dua almak…”

Suistimal etmezsen, kralsın!

Gerisi teferruat!

*** 

Siyaset’e buluşma…

MHP ile başlıyor…

O yaşlarda milliyetçi akım O’nu çok etkiliyor…

18 yaşında ilk oyunu da MHP’ye atıyor…

16 yıl önce AK Parti’nin Kınık kurucu ilçe başkanı Günay Kaftan, “Gel bizde siyaset yap” diyor…

Ama, O mesleğine aşık…

23 yıldan beri Kınık’ta…

Acil servis hekimliği, iş yeri hekimliği, sağlık grup başkanlığı, muayenehane…

Derken…

Kınık’ın sevgilisi oluveriyor…

Kınık’ta yıllar önce hekim olarak eline doğanların…

Şimdi “Doktor Amcası” olmanın gururunu yaşıyor…

Artık…

Doktorların alameti farikası stetoskop boynunda dolaşmıyor ama…

Sokakta karşılaştığı bir yavru…

“Boğazım ağrıyor Başkan Amca…” dedi mi?

Hemen, oracıkta…

Cep telefonun ışığında ve bir çay kaşığının yardımı ile…

Ayaküstü “doktorluğunu” sürdürüyor…

Şaşırırsınız…

Başkanlık makamında…

Hala “reçete” yazdıran hemşehrileri var…

Kıramıyor ki kimseyi!

***

İnsanlara yardım etme arzusu O’nu siyasete itti…

Bunun için en uygun makamın belediye başkanlığı olduğuna karar verdi…

2004’te teklifi kabul etmedi…

2009 seçimleri geldiğinde…

Annesinden helallik aldı, meydana indi…

AK Parti’nin oyunu yüzde 63 arttırdı ama seçilemedi…

Yılmadı, ertesi sabah kahvelere gitti…

Azme bakar mısınız?

Beş yıl sonraki seçim için hazırlığa başladı…

2014 seçimlerinde muradına erdi; Kınık’ın Reisi oldu…

Ama…

Doktorluğu hiç bırakmadı…

Ne paraya baktı, ne pula…

Parası olmayan hastası, yumurta, yağ getirdi…

O, hastasının duası ile yetindi…

Hala öyle…

Günde en az beş hastanın derdini dinliyor…

Hastaneyi arıyor, tahlil sonuçlarına bakıyor ama…

Belediye Başkanı olduğunu…

Hiç unutmuyor…

***

Kent sakinleri ile arasında bir WhatsApp hattı kurmuş…

Aklınız durur…

Vatandaş sokağında bir “arıza” varsa...

Fotoğrafı çekip postalıyor Doktor Başkanı’na…

Beş dakika sonra belediyenin ekipleri o sokakta…

“Thunderbird / Yıldırım Harekatı” yani…

O WhatsApp hattı, olmuş “Serbest Kürsü”

“Yaz, fotoğrafı ekle, yolla…”

Doktor Başkan, bitirsin o işi…

Belediye ile işi olmayan bile derdini yazıyor:

“Oğlumun bursu yatmadı, halleder misin?”

***

Kınık’ın 29 köyü var…

23 yıldır o köylerin hastalarına bakmış, iz bırakmış…

Hepsinden önemlisi gönülleri fethetmiş…

Bakın mesela…

Beş yıldır bir “hastane ringi” kurmuş, çalıştırıyor…

İzmir’deki hastanelere gitmesi gereken hemşehrilerini…

Her sabah özel otobüsle büyükşehire yolluyor…

O otobüs işi biten Kınıklılar’ı…

Akşam ilçeye getiriyor…

Beş yılda tam 32 bin hastayı İzmir’e taşımış…

Dört bin hastayı da ambulans ile gönderilmiş…

“İyilik Rekoru”, işte bu…

Dilinden düşmeyen tekerleme ise şu:

“Memleket işi, gönül işi…”

***

Sofrada çok iştahlı…

Eşinin köftelerinden 20 tane koy önüne…

“Daha var mı?” diye sorar…

Yemek yapmayı biliyor ama…

Mutfağa girecek zamanı yok ki…

***

Personeline karşı bir “melek” ancaaak…

Acayip detaycı…

Hesap sormaz ise o gece uyku tutmaz, o kadar yani…

Bir ekip kurmuş…

Adı, “Derdini söylemeyen derman bulamaz…”

Sürekli evleri dolaşıyor o ekip…

“Başkanımızın selamını getirdik, bir isteğiniz var mı?”

Diye soruyor…

Daha iyisi “Şam’da kayısı…” misali…

***

Kınık’ın yüzde 35i köylerde…

Yüzde 25’i beldelerde…

Yüzde 40’ı da merkezde yaşıyor…

Sorun Kınık’ın Doktor Reisi’ne…

İlçe’de yaşanların yüzde 90’ının soyadını biliyor…

En az yüzde 60’ının da evine gitmiş…

Oy vermeyenin de elini sıkıyor…

Gerekçesi şu:

“Siyaset ayrı, dostluk ayrı, hemşehrilik ayrı…”

Ailesinden kalan en önemli miras ise, sadece “vicdan”

***

Hayat rotasında beş adet (S) var!

Sevgi, saygı, samimiyet, sadakat, sonuncusu siyaset…

Beş (S) oldu, altıncı var mı?

Var!

Altıncı (S) ise, “Sadık Doğruer”

Bunu bildikleri için Kınıklılar, O’nun için şu sloganı üretmiş:

“Ne sağcıyız ne solcu; doktorcuyuz doktorcu…”

Bi’tane daha var… O çok şirin:

“Kınık yatırıma hasret, doktorunu bekliyor…”

Kimde nazar boncuğu var?

“Doktorum Başkanım, neler istiyor canım!” diyenler parmak kaldırsın lütfen…

Nokta!

Sonsöz: “Kalbinizle yaptığınız her şey, size geri dönecektir… / Hz. Mevlana…”