Denizciye tutuldum/o günden beri suskunum/peşinden gideceğim/denizde öleceğim.
Teknesinde yaşarım/saman yeli tenimde/gün gelir avunurum/denizci yol aldıkça/bir elinde cigara/bir eli dümeninde.
Islıklar öttürür/martılara eşlik ederim/yelken olur savrulur/rüzgarla sevişirim/yırtık ağlarına yamalanır ellerim/gönlünü çelmek için/uğruna denizcinin.
Sövüp, saysa da/güler geçerim/öfkesine aldırmaz/denizcinin yüreğim/dalgalar yatışsın/sukunetle, beklerim/yıldızları sayılmaz/enginde gecelerin/o küfretsin/ay ağlasır, su ağlasır/ses etmez, eğlenirim.
Bu yola baş koydum/dönmeyeceğim/kim ne derse desin/denizcinin peşinden gideceğim/karısı, yoldaşı/kankası olacağım/denizlerde bitsin ömrüm/denizde öleceğim.
Bir altı Mayıs sabahı katledilerek öldürülen devrimci şehitlerimiz Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın anısına…
Sosyalizm belki ölmüş olabilir ama devrimci yüreklerde hala yaşıyor! Bunu bir kez daha haykırmak istedim. Bütün döneklere, liboşlara ve solcu değerleri para ve şöhret uğruna satanlara inat…
Gürdünüz işte. Anladınız siz de. Ne Deniz’leri yok edebildiniz. Ne adlarını silebildiniz.
Ey emperyalizmin uşakları, Nazım ustanın dediği gibi ‘…topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk’ ve ‘…Düşmesin bizimle yola: evinde ağlayanların göz yaşlarını boynunda ağır bir zincir gibi taşıyanlar! Bıraksın peşimizi kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar! … Ölenler döğüşerek öldüler; güneşe gömüldüler. Vaktimiz yok onların matemini tutmaya! Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!
Er veya geç sosyalizme ve sol değerlere gönül veren ve baş koyanlarla birlikte güneşi zaptedeceğiz… Çünkü güneşin zaptı yakın.
Umud ederim ki Haziran seçimleri kadar yakın olsun bu zafer ve ülkem, gericilerin, vatan hainlerinin ve düzenbazların kirli ellerinden kurtulsun. Deniz’lerin boynuna dolanan urgan, bir gün halkımın yoksullarını ve yetimlerini sömürenlerin boğazında ilmek ilmek düğümlensin…
İşte o gün, ‘güneşi içenlerin türküsünü’ hep beraber haykıracağız…