GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
27 Mayıs 2021 Perşembe

Demokrasi ipe çekilirken...

Demokrasi infazının üstünden 61 yıl geçmiş…

Kara Leke’nin adı; “27 Mayıs”

Bugün…

O karanlık şafağın yarattığı hüzün…

Türk Milleti’nin vicdanında…

Derin yaralar açan bir “Gece Baskını”ndan başka bi’şi değildir…

Türkiye ilk kez…

Bir başbakan ile iki bakanın hayatlarını…

Darağacında söndürmüştür…

***

Fazla bilinmez ya da akıllara getirilmez ama…

27 Mayıs Darbesi’ni…

Diğer benzerlerinden ayıran en “ironik” fark…

Marşlı / Şarkılı / Türkülü oluşudur!

Döneceğiz, bu ilginç ayrıntıya…

Şimdi 1960 İhtilali’ni çağıran günlere gidelim…

***

Cumhuriyet ilan edildikten sonra…

Bu güzel ülke…

23 yıl boyunca “tek partili” seçim sistemiyle yönetildi…

Takvimler 1 Kasım 1945’i gösterirken…

Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Meclis’ten memlekete seslendi:

“Türkiye'nin tek eksiği bir muhalefet partisidir…”

İşte, o gün yeni bir dönemin kapısını araladı…

Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü…

1946 başında Altıok’tan ayrılıp, Demokrat Parti’yi kurdular…

Artık, Türkiye’nin yeni bir partisi vardı…

***

1950 seçimlerinde…

Halkın büyük desteğiyle iş başına gelen Demokrat Parti…

27 yıllık tek parti dönemini sona erdirdi…

“Kırat”, serbest seçimle iktidarı kazanan ilk siyasi parti oldu…

Celal Bayar Cumhurbaşkanlığı makamına oturdu…

Birinci Adnan Menderes Hükümeti artık işbaşındaydı…

Böylece…

“Yeter söz milletin…” sloganıyla milli irade ön plana çıktı…

Demokrat Parti’nin ilk icraatı…

Arapça ezanı serbest bıraktı…

***

Takvimler 2 Mayıs 1954'ü gösterirken…

Türkiye yeniden sandık başına gitti…

Demokrat Parti rekor kırdı; 502 vekil çıkardı…

Ancak…

Beklemediği bi’şekilde…

Ekonomik krizlerin odağı oldu…

Oysa…

“Her mahallede bir milyoner...” sloganı çoktan unutulmuştu…

Ekonomik kriz, halkta büyük rahatsızlık yaratıyordu…

6-7 Eylül olayları faciaydı; dünyaya rezil olduk…

Azınlıklar Türkiye'yi terk etti…

Ordu’nun darbe hazırlığı Menderes’e de ulaştığı gün…

Hükümet savunma bakanını değiştirdi…

Ancak…

Bu önlem yeterli değildi…

Bu arada…

Menderes’in uçağı İngiltere’de düştü; Başbakan ölümden döndü…

İsmet İnönü, boş durmuyordu…

“Büyük Taarruz” adını verdiği “ağır muhalefet”e başladı…

Uşak’ta treni taşlandı; İnönü yaralandı…

İstanbul’da üniversite öğrencileri yeri-göğü inletti…

Turan Emeksiz polis kurşunuyla hayatını kaybetti…

Menderes, öğrencilerin arasına girdi…

Biri, Başbakan’ın boğazına sarıldı…

Menderes “Ne istiyorsun?” diye sorunca…

Üniversiteli, “Hürriyet istiyorum” karşılını verdi…

Menderes, tarihe geçen…

“Bir Başbakanın boğazını sıkıyorsun bundan ala hürriyet mi olur?"

Sözlerini orada kullandı…

***

Ordu’da bazı general ve subayların oluşturduğu…

38 kişilik Milli Birlik Komitesi…

“DP'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü” gerekçelerini ileri sürerek…

27 Mayıs 1960 sabaha karşı yönetime el koydu…

Kurmay Albay Alparslan Türkeş…

Sabaha karşı 04.36’da…

Radyodan okuduğu bildiriyle “ihtilali” duyurdu…

Demokrasi askıya alındı…

Türkiye’nin uluslararası alanda itibarı yerle bir oldu…

Milli Birlik Komitesi’nin ilk işi…

Anayasa’yı ve TBMM’ni feshetmek oldu…

Tutuklular Yassıada’da hücrelere kondu…

***

Sonuç…

Birçok yabancı ülke lideri…

İdamların durdurulması için Türkiye’ye çağrı yaptı…

Milli Birlik Komitesi…

Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affetti…

İki bakan 16 Eylül 1961’de…

Menderes ise ertesi gün darağacında son nefesini verirken, Celal Bayar'ın cezası yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi.

Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, 16 Eylül 1961'de sabaha karşı…

Merhum Menderes ise…

Ertesi gün darağacında son nefesini verdi…

***

Bitiriyoruz…

Aslında…

27 Mayıs’ı diğerlerinden ayıran, “şarkılı” oluşudur!

Bunu kimden öğreniyoruz?

Müzik yazarı ve eleştirmen Murat Meriç’ten…

Birkaç yıl önce…

İzlenimlerini şöyle anlatıyor Murat Meriç:

***

Turizm ve Enformasyon Bakanlıg?ı’nın yayınladığı bir kag?ıt plak, harekâtın simgesi... Plaktaki kayıtlardan biri, o dönem pek çok insan tarafından seslendirilen Gazi Osman Paşa Marşı… Sözleri şöyle:

“Olur mu böyle olur mu / Kardes? kardes?i vurur mu / Kahrolası diktatörler / Bu dünya size kalır mı / Türk gençlig?i korkmam diyor / Etrafımı yıkmam diyor / Atatürk’ün evlatları / Hak yolundan çıkmam diyor...”

Şarkıyı, bir taş plakta Behiye Aksoy da söylemiş…

Plağın arka yüzündeki şarkı manidar:

“Zafer Yolları”

Gazi Osman Paşa muhayyer kürdî marş, başta Ruhi Su olmak üzere pek çok sanatçının sahne repertuarına da girmiş… En ilginci, Zeki Müren’inki... 27 Mayıs gecesi Adana’da sahne alan “Sanat Güneşi”, marşı, 4 Haziran’da başladığı İstanbul programında seslendiriyor…

O dönemde gazetelerde yayımlanan ilan şöyle:

“Tepebaşı Bahçesi’nde her akşam Zeki Müren, kahraman Türk Ordusu’nun ve asil Türk gençliğinin hürriyet marşı vatan türküsü Osman Paşa tablosunu mehter refakatinde takdim etmekle şeref duyar…”

Ancak sanatçı, ilan yayınlandıktan bir süre sonra…

Sıkıyönetim tarafından uyarılıyor ve…

O marşı repertuarından çıkarmak zorunda kalıyor…

Burada da bitmiyor…

Ordu, o dönemde radyoda söylediği “Yeşil ördek gibi daldın göllere” dizeleriyle başlayan türküdeki “Ne sen beni unut, ne de ben seni” dizesini Menderes anısına söylediğini ileri sürerek Zeki Müren’i sorguluyor…

Darbenin hemen sonrasında, Haziran 1960’ta, İstanbul Radyosu Kumandanlığı, “inkılap hareketlerinin mânâsını belirtecek marş yazılması” için bestecilere davetiye çıkartıyor...

Pek çok besteci bu çağrıya olumlu yanıt veriyor ama ortaya çıkan marşların hiçbiri yaygınlaşamıyor…

Münir Nurettin Selçuk’tan Hikmet Şimşek’e, Etem Üngör’den Ekrem Zeki Ün’e pek çok insan, “coşku”yu anlatan marşlar besteliyor ancak içlerinde en ilginci, 12 Haziran 1961 tarihli bir gazete haberinde karşımıza çıkıyor… O habere göre, yedi buçuk yaşında bir çocuğun, Salâh Birsel’in bir şiiri üzerine bestelediği “27 Mayıs Marşı”nın İstanbul Radyosu’nda yayımlandığını söylüyor… O dönemin çocuk bestecisi, Devlet Opera ve Balesi'ne atanan ilk Türk genel müzik direktörü Selman Ada

Aynı tarihlerde, Münir Nurettin Selçuk, konserlerini, “Türk milleti gençliğiyle, ordusuyla el ele…” diye başlayan bir marşla bitiriyordu…

Nuri Sesigüzel’in bir plağında rastladığımız A. Nail Bayşu imzalı şarkıya dikkatinizi çekelim:

“Türk ordusu geçti başa / Yaşa şanlı ordu yaşa / Hürriyeti verdin bize / Türk ordusu binler yaşa // Türk ordusu hazır oldu / Gece saat üçü vurdu / Yirmi yedi Mayıs günü / İçimiz sevinçle doldu…”

Nokta…

Sonsöz: “Gözyaşlarının bile görevi varmış… Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış…/ Hz. Mevlana…