GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
17 Eylül 2024 Salı

Çeşme Projesi’ni kim sabote etti?

Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un dün bazı gazetelerde yayınlanan demecine göre, Çeşme Projesi’ni, siyasi amaçla Tunç Soyer sabote etmiş. Bazı gazetelere bu demeç, “CHP’den Ege Turizmine Takoz” başlığı ile verildi. Belli ki, Körfezi kirleten CHP çıkışından sonra turizmi engelleyen CHP çıkışı bu.

Bakanın Çeşme için önerdiği bu proje kesinlikle Yarımada’nın felaketi idi ve turizm örtüsü ile meşrulaştırılan, bölgenin geniş Hazine arazilerini satışa yönelik bir projeydi. Ayrıca ne mera, ne tarihi ve doğal koruma alanları ne de su sorunu dikkate alınıyordu.

Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı ve Çeşme Belediye Başkanı, bu projeye doğrudan destek oluyorlardı. Hatta Çeşme Belediye Başkanı bununla da yetinmiyor, “Buna karşı çıkmak vatan hainliğidir” demecini veriyor, bölgede özel mülkü olanları da, arazileriniz beş on kat değer kazanacak diye tahrik ediyordu.

Hem Tunç Soyer hem de Ekrem Oran, büyük bir hayranlıkla, Turizm Bakanına partnerlik yapıyorlardı.

Bunun üzerine o dönem faaliyet gösteren, İzmir Düşünce Topluluğu üyelerinden birkaç kişi ile birlikte Tunç Soyer’den görüşme talep ettik. Tarihi Asansör tesisinde kahvaltıda ben, şimdi DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın ve Coşkun Üsterci bu konu üzerine konuştuk.

Karşı çıkınca, hemen “istemezükçü” konuma düşüyoruz, nasıl olsa su sorununu çözemezler dedim diye başladı konuşmaya. Ama dedi, “ters ozmos” ile yani deniz suyunu arıtarak bunu çözeceğiz deyince, bir şey diyemedim diye devam etti.

Anladık ki, bu konuda Soyer tarafını seçmişti. Bunun üzerine bir komisyon kurup harekete geçmeye karar verdik. Çeşme’de bir panel ile olayı kamuoyu ile paylaşmak istedik. Ama benim moderatör ve konuşmacı olmamı bahane ederek, Ekrem Oran, “Salon vermem” dedi. İbrahim Akın, “Gidip meydanda yapalım” dedi öfkeyle.

Sonra toplantıyı Urla’ya aldık. Ben, Av. Senih Özay, şimdiki Karabağlar Belediye Başkanı ve dönemin Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Helil İnay Kınay, Şehir Plancıları Odasından Zafer Mutluer konuşmacılardık. Toplantı sonunda bir de basın bildirisi açıkladık.

Bir süre sonra da bu mücadeleyi, Baro ve Odalar ile koordineli bir şekilde sürdürmeye karar verdik ve toplantılarımıza İzmir Barosu’nda devam ettik. Davayı da bu organizasyon ile açtık. Ama yanımızda ne İzmir Büyükşehir Belediyesi ne de Çeşme Belediyesi vardı.

Mahkeme Bilirkişi Heyeti Çeşme’ye geldiğinde gün boyunca onlara eşlik ettik. Yine söz konusu belediye başkanları yanımızda yoktu. Eski Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yanımızdaydı. Daha önce hazırladıkları Yarımada Planının bozulmaması gerektiğini açıklıyor ve Çeşme Projesi’ne karşı çıkıyordu.

Dağ tepe, köy ve koyları Mahkeme ve Bilirkişi ekibi ile gezdik. Baro ve Odalardan arkadaşlarımız ile birlikte, proje ekibinin iddialarına hep karşı çıktık.

Biz Baro’da toplanıyorduk, Çeşme Projesi’ni savunanların merkezi ise İzmir Ticaret Odası idi. Tunç Soyer ve Ekrem Oran da Ticaret Odası’nda yer alıyordu. Derken bir gün dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da Ticaret Odası’nda toplantıya davet etmişlerdi. Toplantı bitince Kılıçdaroğlu, “Çok betonlaşma olmayacaksa, Çeşme Projesi’ne destek veririz” diye açıklama yapıverdi. Böylece CHP parti düzeyinde destek açıklamış oldu. Turizmi inşaatla bir gören, inşaat olmayan alanları da boş arazi olarak algılayan bu barbar kalkınma anlayışında Saray ile CHP partner konuma gelmişti.

Çeşme Projesi’ne ilk tepki, dönemin Genel Başkan Yardımcılarından Orhan Sarıbal verdi: “Hazine arazileri Sarayın değil, halkın malıdır.”

ÇED Gerekli Değildir kararını iptale uygun Bilirkişi Raporu mahkemeye sunuldu. Bu rapor basına açıklanmadan sanırım bir gün önce, bu defa da İzmir Milletvekili Murat Bakan, Çeşme Projesi’ne karşı görüş bildirdi. İki yıl aradan sonra, mahkemenin seyri anlaşılınca CHP’li politikacılar da, eğreti de olsa, “Karşıyız…” demeye başladı.

Bilimsel görüşler ve hukuki olarak haklılığımız ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu aşamadan sonra Tunç Soyer bazı arkadaşlarına talimat verip, miting düzenletti. O da “istemezükçü” olmaya karar vermişti. “Ters ozmos”u da unutuvermişti.

Buna Siyaset biliminde “oportünizm” deniyor… Türkçesini biliyorsunuz…