Bir süredir ilgiyle izliyorum İzmir Büyükşehir Belediyespor'u...
Bunun çeşitli nedenleri var...
Birincisi yönetimsel anlamda neler olduğu...
İkincil olarak da, var olandan yitirilenler; yönetimin yarattığı etkiler.’¶
Sürekli izlediğim için İzmir Büyükşehir Belediyespor'un, futbol dışında profesyonel anlamda yer aldığını söyleyebileceğim hentboldaki başarılarının yanında, hemen tüm amatör olarak adlandırdığımız dallarda gerek ulusal, gerekse de amatör branşlarda ülke sporuna kazandırdıkları yadsınamaz.
Bu kazanımlar kimi bireysel, kimileri takım başarılarıdır. Bundan da hem kendileri kulüp olarak, hem sporcuları bireysel olarak, öyle-böyle değil, uluslararası başarılarda büyük parasal değerler kazanmışlardır.
Bu gerçeği de kimse yadsımamalıdır...
Gelin görün ki, geçtiğimiz günlerde bir tekvando haberi gündeme, "Büyükşehir sporcularına sahip çıkmıyor", hemen ardından da, "sporcular sokakta kaldı" gibi başlıklarla düşünce, ister istemez "Neler oluyor?" sorusu uslara takıldı...
İBB Spor tekvandocuları aldıkları 400-700 TL arasında değişen aylıkları protesto etmişler, ardından ’‘sıfır’’ bonservis bedeliyle kapı önüne konulmuşlardı.
’‘Bu nasıl bir iştir, kimin bilgisi dahilindedir, kim bilgi verebilir’’, diye araştırdığımızda bir sorumlu bulamadım. Ama işin perde arkasını araştırdığımızda ilginç boyutlara ulaştığımızı vurgulamakta yarar var.
Sözü geçen 3 tekvandocunun aylıklarına zam isteğini ulaştıran antrenörün, "Bu çocuklar gidecek, ya zam ya da son", "Büyük teklif var sizin verdiğiniz devede kulak" gibi uyarı niteliğindeki sözleri içeriye nasıl yansıdı bilemem ama, bu çocuklar aylık alacakları 3 bin TL'ye anlaştıkları söylenen bir kulübün yolunu tuttular. İşin garip tarafı, onlar için İzmir'de bir başka kulüpte kalmaları yolunda öneride bulunanlar da vardı; Çünkü bir Dünya ve Avrupa Şampiyonu olmak salt sporcuya değil, kulübüne ve antrenörüne de büyük kazanç getiriyordu. Bu da göz ardı edilemezdi!..
Böylesi gerçekler göz ardı edildi... Haklı ya da haksız, giden gitti. Kimsenin deyim yerindeyse "gıkı" çıkmadı!
Bunlar bir yana, İzmir Büyükşehir Belediyespor Kulübü son genel kurulunun ardından durulmuyor...
Dalgalanmanın ana nedenlerinden başlıcası, işin ustalarının görev başında olmaması olarak değerlendiriliyor.
Bugün baktığımızda İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pervin Şenel Genç, spor kulübünün başkanı; kulübün muhasebe sorumlusu Adnan Özkaranfil ise onun kulüp içerisindeki uygulayıcı yardımcısı olarak görülüyor.
Yani, İBB Spor Koordinatörü ve Spor Okulları Araştırma Geliştirme Sorumlusu Hüsnü Oral saf dışı...
O bir yana, İBB Spor Kulübü Genel Koordinatörü Murat Öztamur, sekreteri de alınarak bir anlamda görev dışı bırakılmış ve yalnızlaştırılmış! Hani bir anlamda, "Masan var, otur, sesini çıkarma" denilmiş...
Söylentiler o ki, Adnan Özkaranfil, soruşturmalar ve geniş teftişten geçmiş! Hatta İBB Sayın Aziz Kocaoğlu halen bu görevde olduğunu da bilmiyor muş?
Yine kulüpte önemli bir isim Süleyman Karabulut, sessiz sedasız pasifize edilmiş!
Kime sorsan, "Ben bilmem" ya da "Ben konuşmam, başkan konuşur" diyor... Kimileri de, "Buranın bir sistemi var" görüşünde...
İyi de, spor da bir sistem işi değil mi?
Dün amatör kulüplere malzeme yardımında gülümseyen yüzünü gördüğümüz İBB Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun, olup bitenlerden ne denli haberi vardır bilemem...
Bildiğim tek şey, spor kulüplerinin bilimsel ve ehil ellerde olması gerektiğidir...
Belediyenin herhangi bir idari yönetimine bıraktığınızda; idarenin kendi açısından sporu yönetmesine izin verdiğinizde ve sporu bilmeyenlerin eline bıraktığınızda, o spor birimi çöker...
Ama nasıl çöker?
Onu siz düşüneceksiniz!..