GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
6 Mayıs 2021 Perşembe

Büyük Menderes'in korkutan sessizliği!

Çocukluğumun Büyük Menderes Nehri'ni hatırlıyorum da...

Nazilli Ovası'na, Hamzallı Ovası'na, denize döküldüğü yere kadar 2 milyon dönüm araziye can verirdi.

Ne bereketli akardı köyümüzün kıyısından...

Haftanın her günü, her saati oradan su çekilir, toprakla buluşturuldu.

Pamuk bayram ederdi, narenciye bahçelerindeki ağaçlar coşardı.

Bilimsel kaynaklara göre 250 bin yıldır akıyordu o muhteşem nehir...

***

Deniz yüzü görmeyenlerin yüzmeyi öğrendiği bir yerdi Büyük Menderes...

Bayıltıcı sıcakta çalışmaktan yorulanlar, nehrin kıyısındaki salkım saçak söğüt ağaçlarının altına kaçar, dinlenir, serinlerdi.

Balık tutulurdu mesela, o debisi yüksek akarsudan...

Köyümün insanlarının hayatlarında yedikleri ilk balık, Büyük Menderes'in hediyesi olurdu eskiden....

Genelde sakin sakin akardı.

Fakat öyle bir zaman gelirdi ki, yatağına sığmaz, taşardı.

Bereketi, felakete dönüşürdü.

Korku salardı çiftçiye...

Hamzallı ile Pirlibey köylerini buluşturan köprüden dakikalarda suyun akışını seyreder, adeta terapi olurdum.

Bugün itibariyle öyle bir şansım olmadığını biliyorum.

Çünkü...

Bir zamanlar yüzülen, balık tutulan, ovalara can veren Büyük Menderes Nehri kurudu.

Bir zamanlar yüzülen nehirde bugün yürünüyor.

Ne kadar acı değil mi?

***

Doğduğum toprakların çiftçileri, Büyük Menderes'ten su gelmeyince, acaba ne yapıyor?

Pamuğuna, narenciye ağaçlarına, diğer ürünlerine suyu nasıl sağlıyor?

Suya hasret ne zaman bitecek?

Bundan sonra nehrin kıyısındaki ovalarda nasıl bir tarım yapılacak?

Kafamda deli sorularla, Nazilli Ziraat Odası Başkanı, hemşehrim Necdet İzgü'yü aradım.

Bugünkü Büyük Menderes Nehri'nin fotoğrafını anlattı.

Necdet Başkan, Dinar'dan doğan, Söke Dipburnu'ndan denize dökülen 584 kilometrelik nehrin, Çivril ve Adıgüzel barajlarından beslendiğini hatırlattı.

Barajlarda da su kalmadığından, nehre su verilmediğine vurgu yaptı.

Bu yaz, sadece iki kez su salınacakmış, Büyük Menderes'e...

İlki, haziran ayında olacakmış.

***

Ayrıntıları, Necdet İzgü'den dinleyelim:

"Derelerden gelen sular, Büyük Menderes'i ne kadar besleyebilir ki...

Dipte azıcık su akıyor. Sadece Nazilli Ovası'nda 350 bin dönüm araziyi suluyor nehir. Toplamda bu rakam 2 milyon dönüm civarı...

O azıcık su, hangi ovanın derdine derman olacak ki...

DSİ, sondaj kuyusu açmak istediğimizde sorun çıkarırdı.

Bugün itibariyle hoşgörülü. Herkes, kuyu açarak, oradan sağladığı suyla tarlasını suluyor."

***

Peki, bundan sonra hangi ürün ekilip dikilecek?

Necdet İzgü, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Daha az suyla üretilen ayçiçeği gibi ürünler tavsiye edildi.

Ayçiçeği tarlaları, eskiye göre daha genişliyor.

Sonuçta, eldeki su rezervlerini çok iyi değerlendirmek zorundayız.

Büyük Menderes'in gürül gürül aktığı günleri özledik.

O günleri bir daha görür müyüz, bilemiyorum."

CHP Aydın İl Başkanı Ali Çankır da partisinin Aydın milletvekilleriyle birlikte bu derde çare arıyor, yana yakıla...

Eskiden sulama birlikleri vardı, bölgede...

Sulama birliği başkanlarını, çiftçiler seçerdi.

Şimdi o işin başında üç yıldır kayyumların olduğunu hatırlattı Ali Çankır...

Bölgedeki su sıkıntısını bir de Ali Çankır'dan dinleyelim:

"Pamukta sulama sıklığı, dönemsel 4 sulamanın altında olamaz.

Susuz kalınca, üreticiler, başlarının çaresine bakmaya başladılar.

Herkes, maliyeti  40 - 50 bin lirayı bulan sondaj kuyuları açtırmaya başladı.

Bu büyük maliyeti üreticiye yüklemek, büyük haksızlık.

Destek sağlanması lazım ama üreticinin çığlıklarını duyan yok.

Kayyumlar, ne tarımın gerçeklerinden haberdar, ne de bu konuda en küçük bir donanımları var.

Üç yıldır kayyumlar, sondaj meselesine el atmadılar.

Çiftçi, borç harç sondaj kuyusu açtıracak, kuyuyu açacak ekibi de buluyor, ama sondaj ekibinin sokağa çıkmasına izin verilmiyor.

Sulama kanalları üç yıldır temizlenmiyor. Dolayısıyla oralarda çok önemli su kayıpları oluyor.

Ovalarımız, üreticilerimiz sahipsiz değil. Milletvekillerimizle birlikte bu konuyu takip ediyoruz. DSİ'yi, bakanlığı uyardık ama kimse kılını kıpırdatmıyor.

Bugüne dek üreticilerin beklentisi olan olumlu herhangi bir sonuca ulaşamadık.

Tamam; kuraklık bir gerçek ama bugünkü susuzluğa da bir çözüm bulmak lazım."

***

Evet, ortada "Kuzuların Sessizliği" gibi, Büyük Menderes'in sessizliği var.

Bu sessizlik, acaba ne kadar sürecek?

Bilen yok.

***

Bu konuyu irdelerken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in "Başka Tarım Mümkün" başlıklı tarım çalışmasının önemini bir kere daha anladım.

Soyer'in bu tarım politikasının temelinde, suyu idareli kullanma yatıyor.

Vahşi su tüketen tarımsal faaliyetlerden vazgeçip, daha az suyla üretilen ürünlere geçmek yatıyor.

Denizli, Uşak, Nazilli ve Söke ovalarında yaşanan su sıkıntısı bu durumdaysa...

"Başka Tarım Mümkün" başlıklı tarım politikasına daha çok itibar etmek, uygulamak zorundayız.

Gelecekte su, çok daha kıymetli olacak.

Suyun kıymetini, şimdiden bilmemiz lazım.

Yok başka bir çare!