GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
18 Mayıs 2021 Salı

Bundan sonra yeriniz kalbimiz!

42 yıllık meslek hayatımda o kadar çok insan tanıdım ki...

Geriye dönüp baktığımda "İyi ki tanımışım" dediğim dostlarım arasında ilk 10'a girecek iki arkadaşımı yitirdim, üç gün içinde...

Birisi, dünya iyisi Sedat Sözer kardeşim.

Diğeri de Kuşadası'nın büyük değeri Zafer Hacısalihoğlu...

İki kardeşime de Allah'tan rahmet, yakınlarına, sevenlerine sabırlar diliyorum.

***

Sevgili Sedat Sözer... Namı diğer Sarı Sedat!

Bir insan bu kadar mı düzgün, bu kadar mı sağlam karakterli ve naif olur!

Sohbetine dostluğuna doyum olmazdı.

Eşi Serpil, kızları Sıla ve Yaren, Sedat'ın her şeyiydi.

Hastanede yatarken yaptığım ziyaretlerin birinde, yanında Sıla kalıyordu.

Baba kız arasındaki o sevgi bağını en yakından o zaman görmüştüm.

"İyiyim ben Muhittin abi, merak edilecek bir şey yok" diyordu Sedat, beni teselli ediyordu.

Sıla da, "Tabii ki babacığım, sen her zorluğun üstesinden geldin. Bunun da üstesinden geleceksin" sözleriyle destek veriyordu.

Ne acıdır ki, çok genç yaşta zamansız aramızdan ayrıldı.

***

Sedat ile çıktığımız bir Balkan gezisinde ne çok eğlenmiştik.

Bir Balkan göçmeni olmanın verdiği birikim ve rahatlıkla o da rehberliğimizi yapıyordu.

Öyle ki Balkan dünyasının değerlerini, özelliklerini çok iyi bilen biriydi.

Bir gecemizi Karabağ'da geçirecektik.

Otobüsümüz Karabağ'a girdikten bir süre sonra, rehberden mikrofonu aldı, bu küçük ülkenin insanlarıyla ilgili bir hikaye anlattı:

"Karabağlıların yatak odalarında çok konforlu, yataklarından bile konforlu, insanı rahat hissettiren, dinlendiren muhteşem koltukları vardır.

Bu koltuklar niçin yatak odasında bulunur, biliyor musunuz?"

Tabii ki hepimiz "Bilmiyoruz. Nedenmiş?" diye sorduk, koro halinde..

Sedat devam etmişti:

"Karabağ insanı çok tembeldir. İşine zamanında giden varsa da pek çoğu uyanamaz, işine geç gider.

O kadar tembellerdir ki, sabah uyandıklarında lavaboya gidip ellerini yüzlerini yıkamak yerine, o koltuklara çökerler...

Offf... Uyumaktan ne çok yoruldum, şu koltukta biraz oturayım da dinleneyim, derlermiş!"

Onun mimiklerinde hafif tebessüm aynen kalmıştı ama hepimiz kahkahayı basmıştık.

***

Sedat Sözer, gazetecilik mesleğinin yüzakıydı.

Karşıyaka Belediyesi, bu emekçi kardeşimizin adını, anılarını eminim yaşatacaktır.

***

Dün de sevgili Zafer Hacısalihoğlu'nun vefat haberi geldi.

Bir yürek acısı daha yaşadık.

Karadeniz uşağı Zafer, Of'luydu ama Kuşadası sevdalısıydı.

1990'da, dönemin Belediye Başkanı Lütfi Suyolcu'nun, "Bana zıpkın gibi bir basın danışmanı lazım" dediği, gazetecilik mesleğinin efsane ismi rahmetli Çetin Emeç'in mesleğimize armağanıydı Zafer Hacısalihoğlu...

Hem Suyolcu'nun basın danışmanlığını yapıyor, hem de özgürce gazetecilik mesleğini icra ediyor, her yere Kuşadası haberlerini yetiştiriyordu.

Öyle bir gazeteciydi ki, Kuşadası'nda uçan kuştan haberi olurdu.

Sevgili meslek büyüğüm Mehmet Karabel kendisine "Kuşadası'nın Valisi" lakabını takmıştı.

Cep telefonunda  Kuşadası Valisi diye kayıtlı, vallahi billahi...

Zafer, sapına kadar gazeteciydi.

Spor muhabirliğini de en üst seviyeden başarıyla yapardı, siyaset ve yerelde de o denli başarılıydı.

Onun ulaşamayacağı, yazamayacağı haber yoktu.

***

Bülent Ersoy, Kuşadası'nda tatildeyken Zafer Hacısalihoğlu'na saldırmış, darp etmiş, fotoğraf makinesini kırmıştı.

Bülent Ersoy hakkında şikayetçi oldu.

Cesur gazeteci Zafer, araya giren onca insana rağmen şikayetini geri almadı.

Bülent Ersoy, ilk kez hapse girdi, Söke Cezaevi'nde kadınlar koğuşunda yattı.

***

Lütfi Suyolcu'dan sonraki belediye başkanları Engin Berberoğlu ve Esat Altungün'ün de basın danışmanlıklarını yaptı.

Lütfi Suyolcu, 16 Mayıs 1995'te silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti.

Birlikte çalışmaktan onur duyduğu Suyolcu'nun katillerinin bulunması için sayısız haber yaptı.

Konuyu hep gündemde tuttu Zafer ve faillerin bulunmasında önemli rol oynadı.

FETÖ kumpasına düşürülmek istendi, ama yılmadı, kendi de aklandı, yaptığı haberlerle de hep haklı çıktı.

***

Sevgili Zafer, ölümüne gazeteciydi.

Nitekim, son nefesini verinceye kadar gazetecilik yaptı.

Dedik ya, memleketi Of'tu ama Kuşadası sevdalısıydı.

O kadar seviyordu ki Kuşadası'nı...

Vefatından bir gün önce...

Yani 16 Mayıs günü...

Yani, çok büyük sevgi saygı beslediği Lütfi Suyolcu'nun ölüm yıldönümünde...

"Beni Kuşadası'nda toprağa verin. Ben buraya aitim" vasiyetinde bulunacak kadar çok seviyordu Kuşadası'nı...

Ve hayatının 31 yılını geçirdiği Kuşadası'nda toprağa verildi.

Kuşadası halkı ve okurların, Kuşadası Valisi olarak senin ilçeye katkılarını hiçbir zaman unutmayacak.

Sevgili kardeşlerim Sedat ve Zafer...

Bundan sonra yeriniz, kalbimiz!

Orada yaşayacaksınız.