GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
13 Aralık 2010 Pazartesi

Bu yasa Meclis’’ten asla çıkmamalı!

İnsanların birbirine karşı giderek daha tahammülsüz/hoşgörüsüz olduğunun,
yolda yürürken yanlışlıkla size çarpan bir insandan ’‘özür’’ değil de ’‘ne bakıyorsun dik dik’’ diklenmesiyle karşılaşmanın olağanlaştığının,
Trafikte kurallara uygun davranmayanlara karşı en ufak bir tepkinizde el/kol hareketleriyle başlayıp yol kesmelere/saldırılara kadar varan olayların ne kadar sıklıkla yaşandığının konuşulduğu bir toplumda, şiddetin/kabalığın sıradanlaşmasını kaygıyla izlerken’…
Bir süredir konuşulan bir yasa tasarısı, TBMM Silah Alt Komisyonu’’nda, ’‘silah lobilerinin isteği’’ doğrultusunda kabul gördü.
Silah bulundurma yaşı 18’’e indirildi, isteyenin 2’’sini yanında taşıma şartıyla beş silah ruhsatı alabileceği onaylandı. Üstüne’… Silah raporu için ’“nörolojik’”, ’“psikolojik’” ve ’“fiziki’” rahatsızlığı olup olmadığına dair tam teşekküllü bir hastaneden almaları gereken altı kişilik heyet raporuna gerek olmadığı, eski sabıkalıların da silah ruhsatı alabileceği da eklendi.
Nasıl? Şahane, tek eksiğimiz de zaten buydu değil mi?
Pompalı tüfek taşıma yaşının 18’’e indirilmesinin, o yaşta kanı sahiden ’‘deli’’ akan gençlerin eline silah verilmesinin silah satıcıları dışında kime ne yararı olacağına dair hiçbir fikrimiz olmasa da’… Kimliklerini henüz öğrenemediğimiz komisyon üyesi bu saygıdeğer milletvekilleri, muhtemelen bu akşam görevlerini yapmış olmanın rahatlığı içinde başlarını huzurla yastığa koyup deliksiz bir uykuya dalacaklardır.
Her koyunun kendi bacağından asıldığı, her şeye tek başımıza sahip olmamız gerektiğini bize ezberleten ekonomik sisteme, bize sürekli rekabeti hatırlatıp bencilliğe övgüler düzen, ’‘en yakın arkadaşın bile rakibindir’’ diyen toplumsal öğretileri taçlandıracak tasarıya yaptıkları katkılarından ötürü, kutluyoruz kendilerini şimdiden.
’“Beni aldatıyordu vurdum’”, ’“küfür etti dayanamadım’”, ’“el kol çekti, gerisini hatırlamıyorum’” gibi yüzlercesi yazılabilecek mazeretlere, ’‘ruhsatlı dayanak’’ sağlama girişimleri içinse, kutlamak az geliyor, gözlerinden öpüyoruz’…
İnternette serbest bırakılacağını müjdeledikleri silah reklamlarını da hasretle tez zamanda bekliyoruz!
*
 
Torununun çok genç yaşta silahla hayatını kaybetmesinden sonra ömrünü ’‘silahsız bir toplum’’a adayan Umut Vakfı Başkanı Nazire Dedeman, ’“Bu kadar genç yaşta tüfekle tanışmak topluma ne gibi yarar sağlayacak? Silah şiddetin en uç noktadaki göstergesi. Şiddet göstergelerini çoğaltıp uzlaşmayı nasıl arttırırsınız?’” diye hayret ve dehşetle soruyor görüşünü almak isteyen gazetecilere haklı olarak.
Ve diyor ki, ’“Bu tasarı yasallaşırsa, durum çok ama çok kötü olur. Şöyle bir anlayış var; Suçların büyük bölümü ruhsatsız silahlar ile işleniyor. Yani sanki ruhsatlı olursa işlenmeyecek. Kanunlar suçu önlemek üzere yapılmalıdır. Suç işlendikten sonra takibini kolaylaştırmak için değil. Bizim yaptırdığımız araştırmalar planlı olayların sadece yüzde 10 olduğunu gösteriyor. Olayların yüzde 85’’i de ruhsatsız silahlar ile işleniyor. Yani anlık öfke ile silaha sarılmak gibi, önce yapıp sonra pişman olmak gibi bir toplumsal hastalığımız var. Bu hastalıkta da ruhsatlı veya ruhsatsız silah fark etmiyor çünkü planlayarak, ruhsatsız silah bularak işlenen suç oranları çok düşük. Ruhsatsız silahların bu kadar çok olmasının da yasalar ile ilgisi var. Öncelikle caydırıcı değil. Sonra kontroller yeterli değil. Ama çözüm ruhsat almayı kolaylaştırmak kesinlikle değil. Bu tasarıyı masum göstermek isteyenler bizim kadar Türkiye’’yi ve şiddeti bilmiyorlar. Şiddet besleniyor. Bizde olmaz dediğimiz olaylar gerçekleşmeye başladı. Acaba vurabilir miyiz diye nişan alıp yoldan geçen insanları vuruyorlar! O olayın üzerinden on beş gün geçmedi ki bu rapor yayınlandı.’”
Umut Vakfı’’nın 2009 rakamları da Dedeman’’ın endişelerinin haklılığını gösteriyor. Derlenebilen rakamlara göre, Türkiye’’de yılda dört bine yakın kişi ateşli silahlarla ölüyor, 700 kişi de yaralanıyor.
Cinayetlerin yüzde 60’’ında ateşli silah kullanılıyor.
Her 10 kişiden birinde ve her üç evden birinde ateşli silah mevcut.
Silaha kolay ulaşılabilir olması cinayet, intihar gibi olayların en önemli nedeni.
Evde silah bulunması ev halkından birinin cinayet, intihar, kaza gibi nedenlerle ölmesi riskini yüzde 41 artırıyor.
Tartışma, kıskançlık, namus gibi önceden tasarlanmamış olaylarda silah kullanımı yüzde 90 gibi yüksek bir orana sahip.
*
Tasarı ’‘şimdilik’’ alt komisyondan geçti. Yasalaşması için birkaç işlem daha gerekiyor. Yani henüz ’‘zamanımız’’ var.
Mecliste grubu olan veya olmayan muhalefet partileri, içinde ’‘vicdan ve sorumluluk’’ taşıdığını bildiğimiz AKP’’liler, Barolar, sivil toplum örgütleri, ’‘silah reklamından gelecek bir kuruşu bile istemiyoruz’’ diyecek medya grupları/mensupları; top yekün bu tasarının yasalaştırılmasına karşı durmamız gerekiyor.
Uluslar arası silah tüccarlarına ve onların yerli işbirlikçilerinden başka hiç kimseye kazanç getirmeyecek, tersine en küçük bir tartışmada ’‘kan’’ akmasına, ’‘canlar yanmasına’’ yol açacak bireysel silahlanmaya karşı, hançerelerimiz yırtılıncaya kadar ’‘hayır’’ demekten başka yol yok.
Geleceğimiz bu kadar büyük tehdit altındayken, toplumsal cinnetin ön hazırlığı olan, her birimizi ’‘Amok koşucusu’’na dönüştürecek bu yasaya karşı çıkmaktan daha önemli başka bir gündem maddesi yok. Olamaz da’…