GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
6 Ekim 2024 Pazar

Bu da geçer

Derin hisli bir teselli sözüdür ‘bu da geçer.’!

‘Ne Ağlarsın’ türküsünün ana teması…

Bir dörtlüğünün son iki dizesi şöyle :

  • Ne de olsa kışın sonu bahardır
  • Bu da gelir bu da geçer ağlama

Sezen Aksu... bu duygulu türkünün, güzel bir söyleyicisidir. Sözü ve bestesi, Erzincanlı hemşehrim Aşık Daimi’nindir.

***

Ece Temelkuran’ın kitaplarından... Raflarda yeni “ bu da geçer” i görünce hemen almış okumuştum. Kitabın adı bu türküden esinli mi ? Bilemem ama, konularına uyarlı bir seçimdi…

Yazar İzmirli. Ankara Hukuktan. Babası da arkadaşlarımızdan Avukat Erol Temelkuran. Amcası Doç. Dr. Birol Temelkuran sınıf arkadaşımız. 12 Eylül’ün 1402’liklerinden. CHP delegelerinden!

Hani bir zamanların moda bir slogan vardı ya, ‘bütün dünya işçileri birleşiniz.’ İşte ona benzer bir şeydi... Dünyanın bunca ‘gürültüsü’ içinde, kadınlara bir olmayı öğütleyen kitabın, bir “Bilin ki..." bölümü;

Burada, “Korkmayın. Kadınlar varsa korku yoktur“ diyordu ki... Doğru söylüyordu;

93 Harbi Kahramanı Nene Hatun. Kurtuluş Savaşı Kahramanları; Şerife Bacı, Halide Onbaşı (Halide Edip Adıvar), Nezahat Onbaşı, Halime Çavuş, Erzurumlu Kara Fatma, Çete Emir Ayşe, Gördesli Makbule ve,

Dünya korkusuzlarından;

Jeanne d’ Arc, “Komünistlerin kara koyunu’ denilen Rosa Luxemburg, Dominik diktatörü Trujillo’ya direnen Mirabal kardeşler (Kelebekler), pervasız bir Mata Hari gibi...

Kitap bölümüne yaklaşığıyla ve devamla;

‘Kadınlar, erkek egemen dünyayı ürkütmeye başladılar... Çünkü, müdanasızlar : yani iktidarlara iyi görünmeye ve yaranmaya çalışmıyorlar… Güçleri de buradan geliyor. Yanaşmanın bir işe yaramadığını, üç bin yıldan beri sınayıp öğrendiler.

Her öldürülen, dövülen, tecavüz edilen kadınla birlikte, insanlığımızdan bir parça daha gidiyor. Sanki avlanıyoruz!

Dünya artık bizi istiyor. Bizim doğa ve insanın bir bütün olduğunu söylememizi istiyor.

Gelecek kadınların… Fakat bu demek değil ki, Sıra bizde. Bu seferde biz erkekleri ezeceğiz. İktidarlarını kesip atacağız.’

Erkeklerin yüreğine su serpmekten de, yine geri kalmıyor ; ‘Biz size zulüm olmayan dünyayı kuracağız… Ve siz erkekler o dünyada daha mutlu olacaksınız. Mutluluktan, neşeden ve daha iyi insanlar olmaktan korkuyorsanız,

Gidin evinizde 'korkun’ diyor!

***

Evde korku yaşamak niye ki? Eğer;

Kadını ve erkeği, aynı toprağı paylaşan, Birbirine yer açan ağaçlar gibi görüyorsak,

Cinsiyet eşitsizliğini ilkellik buluyorsak,

Cinsiyet eşitliğini uygarlık biliyorsak,

Kadın haklarını insan hakları, sayıyorsak!

Ama ne varki, şu zamanlarda o yönde gelişmiyor olaylar… Halen de kadınlar tacize, tecavüze uğruyor, işkence görüyor, vahşice öldürülüyor. Kişilik hakları insafsızca saldırıya uğruyor, rencide ediliyor…

8 yaşındaki Narin’in gözlerinin görmesinden başka ne suçu olabilirdi ki! İstanbul’da daha 19 yaşlarında iken hayattan koparılan Ayşenur Halil ile İkbal Uzuner’in ne suçu vardı ki?

Siyasette avantaj sağlamak uğruna bir kadın belediye başkanının hayatını alt üst etmeğe çalışmak, hangi insafa sığardı ki…

Bir Lideri aynı düzlemin bir parçası olarak göstermeye ve bu şekilde alt etmeye yeltenmek, hangi centilmenliğe sığardı ki…

Kurultay hazımsızlıkları giderek sert ve eylemli muhalefete dönüşenler… Partililerinin bu olaylara bulaştırılması çabalarına ne derler ki?

Ama bizim diyeceğimiz zaten başlıkta :

Bu da gelir bu da geçer!

İyi Pazarlar…