GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
22 Ocak 2019 Salı

Beni yak, kendini yak; her şeyi yak!

İnanılacak gibi değil, ama gerçek!

CHP’de sanki herkes “Neron” oldu…

Ya, seçime doğru bi’şileri “yakmaya” çalışıyorlar…

Ya da kendilerini!

Bakın mesela…

Çok değil, 41 gün önce…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu ne dedi?

“Kararımız (Başkanlığı bırakma konusu…) kesindir… Geriye dönüşüm söz konusu değil… İzmir için yak kendini kardeşim derlerse de yakarım... 71 yaşındayım… Sık sık cenaze namazına gidiyorum… Allah geçinden versin. Ama her şeyin bir sonu var… Umarız genel aday belirlemede merkez hata yapmaz…”

Peki, bir gün önce Asansör’de ne dedi?

“Partimin en fazla oy aldığı ilinde Büyükşehir’i belki alabiliriz ama ilçelerde büyük sıkıntı yaşayacağımız atmosferi gördüğümüz için aday adayı olma kararı aldım… Bu kentte herhangi bir başarısızlık olursa bunun faturası bana çıkacaktır… (Sen 5 yıl daha aday olsaydın böyle olmayacaktı, sen taşın altına elini koysaydın böyle olmayacaktı) diyecekler… Bu söylemin ağırlığı altında ezileceğimi hissettim... 71 yaşından sonra bu kenti terk etmek gibi bir niyetim olmadığına göre elimi, taşın altına koymam gerektiğini düşündüm… Bütün mesele budur…”

“Kendimi yakarım!” sonra geldiğimiz nokta budur!

İzmir’i terk etmek zorunda kalmak…

***

Bu kendini yakma fantezisinin mazisi çok eski…

Mesela…

2 bin yıl önce Roma İmparatoru Neron psikopatmış!

Kendini yakmamış ama Roma’yı yaktırmış!

Bununla da kalmamış, en yüksek tepeye çıkıp…

Hem yanan kenti seyretmiş hem de keman çalmış…

***

Bi’de Ceylan Kolat’ın şarkısındaki gibi…

“İhaneti gördüm, kendime gelemem…

Kırdılar kalbimi, geriye dönemem…

Yakarım kendimi…”

Sözleri ile bütünleşen CHP vakaları var…

Mesela…

Bir yıl önce…

CHP tarafından dolandırıldığını iddia eden bir heykeltıraş…

Genel Merkez önünde kendini yakmaya kalktı, zor yetiştiler!

Yine mesela…

20 gün önce…

CHP’li Ataşehir Belediyesi’nden parasını alamayan bir işçi…

Belediye Başkan Yardımcılarından birine…

“Paramı almak için kendimi mi yakayım?” dedi…

O başkan yardımcısı da…

“Yakarsan yak…” demez mi?

İşçi üzerine benzin döküp ateşe verdi…

Ağır yaralı kurtardılar!

***

Sonra bi’de baktık ki…

“Kendini yakma olayı” boyut değiştirivermiş…

CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır…

Sonsöz TV’nin canlı yayınında…

“Seçim kaybedilirse İzmir’de yaşayamam!” diyen Aziz Bey’e şöyle seslendi:

“Bence de yaşamasın, assın kendini… Bu kentte olumsuz bir tablo yaşanırsa assın kendini, çünkü sorumlusu kendisidir… Bu insanlar CHP’den başka partiyi tercih ederlerse önce ben yapışırım boynuna... Bu kentte belediye başkanı üç dönem görev yaptıysa oylar yukarıya çıkması lazım...”

İnsanın yüreği “buz” kesiyor!

Bi’adaylık mevzusu, “ironik” de olsa…

Bu boyutlara taşınmalı mı?

***

Kendini yakma olayı, bi’nevi “intihar”dır!

Şakası bile soğukluğu ile “bırrrr…” ettirir insanın içini…

İntihar…

Bir insanın…

Yaşamını tehlikeye sokacak bir davranış ya da eylemdir…

Tanrı’nın verdiği canı, Tanrı alır…

Alt tarafı…

Bir “büyükşehir koltuğu”dur…

“Terk ederim İzmir’i...” demek…

“Yakarım kendimi…” demek…

“As o zaman kendini…” demek…

Toplumsal rahatsızlığı körükler…

Gün gelir “bu tip garip niyetler”in sonucunda o koltuklar…

Yine size nasip olabilir ama…

Her şey unutulsa da…

Dudaktan dökülen…

“Ölürüm, yanarım, biterim…” sözcüklerini tarih yazar!

Bi’de Allah korusun…

O koltuk uğruna üstüne benzin döküp, çakmağı çakanlara…

Bi’su döküvereyim diyen de çıkmaz…

***

Bi’vakitler…

TBMM’deki odasında asılı Atatürk fotoğrafını…

“Yeni şeyler söylemek lazım…” diyerek çöpe atan…

CHP’li bi’vekilin skandalı alıp, yürümüştü…

CHP ceza vermekte ağırkanlı davrandı…

İşte, o günlerde tepesi atan meslektaşım Yılmaz Özdil…

Bir vatan evladının “ne zaman kendini yakması(!)” hususunda…

Nokta atışı yapmıştı…

Unutamıyorum o satırlarını:

“Açık söyleyeyim… Her Kemal’in değil… Mustafa Kemal’in askeriyiz... İşimizi, mesleğimizi, kariyerimizi yakarız... Gerekirse kendimizi yakarız... Gene de halının altına süpürtmeyiz... Haberiniz olsun…”

Bak, bi’de böylesi var…

***

Ha’ni Aziz Kocaoğlu…

“Yakarım kendimi, terk ederim İzmir’i…” filan diyor ya…

Bunun meali şu:

“15 yılın sonucunda aday olmamaya, bayrağı başka bir arkadaşın alıp ileriye götürmesine inandığım için 1 Ekim’de veda ettim… Altı ay önce partim pozisyon alsın, İzmirli değerlendirsin diye o açıklamayı yaptım… 71 yaşını sürüyorum... Üç buçuk ayda öğrendiğimi 70 senede öğrenmediğimin farkına vardım…”

Çok haklı…

CHP’yi anlamak cidden zor!

 

***

 

İçine Azrail’in bile monte edildiği…

Şu CHP İzmir “Koca Koltuk” muhabbetinden kurtulalım…

Kiminle?

Merhum Can Yücel’in unutulmaz bir şiirinden…

Tırıkladığım birkaç dize ile:

Can Yücel…

CHP İzmir’deki “yakarım, ipe giderim, yaşayamam” muhabbetini…

Sanki bi’vakitler hissetmiş gibi yazmış:

“Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü…
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki…

Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…”

***

Bitiriyoruz…

O zaman bi’tane de benim sevdalım…

“Minik Serçe”den gelsin CHP’ye…

İzmir için ufak yollu bi’nazire:

“Sevgisizlik ayrılıktan daha zor…

Yokluğun da varlığın da yetmiyor…

Allah’ım, Allah’ım…

Ateşlerde yürüyorum…

Beni yak, kendini yak, her şeyi yak…

Bir kıvılcım yeter, ben hazırım bak…”

Nokta!

Sonsöz: “Sen uzattığın eli tutmayan ele mi dargınsın, yoksa onu tutmayacak birine uzattığın için kendine mi kızgınsın? / Hz. Mevlana…”