GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
10 Haziran 2018 Pazar

Ben sadece evlenmek için evlenmek istemiyorum

Bugün Pazar…

Seçim’e ara verelim; 95 yıl önceye dönelim…

Sonu ayrılıkla bitse de…

Bir büyük aşkın kıvılcımlarının başladığı günlere dönelim…

Yıl; 1923… Ocak ayının dördüncü Cuma gecesi…

Yer; Ankara’daki Azerbaycan Sefareti...

Milli Mücadele Ankarası’nın unutulmaz simalarından…

Sefir İbrahim Abilof’un daveti var…

Gazi Mustafa Kemal de onur konuğu…

Diplomatlar var, gazeteciler var, mebuslar var…

Eyvah! Fena haber…

Çankaya’da mühim işler görüşüldüğü için Gazi gelemeyecekmiş…

Beklenmemesi için haber göndermiş…

Herkesin canı sıkkın…

Aradan iki saat geçiyor…

Birdenbire ferahlatan haber:

“Gazi geliyor… Gazi geliyor…”

O gelir gelmez sesler kesiliyor…

Herkes heyecanlı…

Gözler Gazi’ye dikili, kulaklar O’na doğru açılmış…

Verdiği haber hakikaten bir sürpriz:

“Evleniyorum…”

Herkes hayret içinde:

“Ciddi mi Paşam?”

Cevap net:

“Ciddi efendim; ciddi, kati ve mukarrer (kararı verilmiş) … Evleniyorum…”

Davetlilerden biri soruyor:

“İzmir Fatihi’nin kalbini fetheden bu bahtiyar kim?”

Gazi, sorudan memnun kalmış bir tavırla cevap veriyor:

“İzmirli bir kız!”

İlk defa o gece bu evlenme işini uzun uzun anlatıyor…

İzmir’e muzafferen girdikten sonra otelde kendisini ziyarete bir kız gelmiş… Alacağı kadında maddi güzellikten ziyade manevi kıymete önem verdiğini gösteren bir eda ile:

“Pek öyle, ahım şahım değil… Fakat öyle zeki ve samimi konuşuyor ki… Ailece ahdetmişler, eğer ben İzmir’i alırsam mutlaka kendi köşklerinde misafir edilecekmişim…”

Misafirliğini kabul ettiğini, kızın nasıl piyano çaldığını, dört-beş dil bildiğini, açık bir samimiyetle daha çok özelliklerini anlattıktan sonra devam ediyor:

“Kızın en büyük meziyeti insanın kafasından geçen şeyi bile keşfedecek kadar feraseti (sezme kabiliyeti) oluşudur… Mesela biz onların köşküne yerleştikten sonra bir gün İsmet Paşa’yı özlüyordum… Bulunduğu yer bize epeyce uzak… Haber de göndersem gene epey zaman geçecek... Halbuki o anda onunla konuşmayı ne kadar özlüyordum…”

Birdenbire kapı vuruluyor:

“Giriniz…” dedim…

“Ooo, İsmet Paşa…”

“Aman ne iyi ettin de geldin, ben de seni özleyip duruyordum…”

İsmet Paşa şaşırır:

“Fakat ben gelsin diye telefonla emrinizi bildirdiler de geldim…”

“Kim telefon etmiş?”

Kız içeri giriyor…

“İsmet Paşa’nın gelmesinden memnun kalacağınızı düşündüğüm için ben telefon ettim…”

“Görüyor musunuz, insanın kafasından geçeni biliyor…”

Gazi, evlenme hikayesini anlatırken bir aralık şöyle diyor:

“Ben sadece evlenmek için evlenmek istemiyorum… Vatanımda yeni bir aile hayatı yaratmak için önce kendim örnek olmalıyım… Kadın böyle umacı gibi kalır mı?”

***

Atatürk, dediğini yaptı…

Bu davetten birkaç gün sonra…

Latife Hanım’la evlendi…

Bu evlilik tam 1000 gün sürdü!

O kadar çok tartışmaya başlamışlardı ki…

Mustafa Kemal Paşa…

O, yere göğe konduramadığı İzmirli kıza…

Evi terk edip, İzmir’de ailesinin yanına gitmesini istedi…

Atatürk, Latife Hanım’a gerçekten aşık mıydı?

Sanmıyorum…

Bana göre…

Gerçek aşklar bitmiyor / bitmez!

Sonsöz: “Çünkü aşk, yaralıyken asla bulamayacağınız garip bir kan grubudur…”