GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
30 Kasım 2011 Çarşamba

Başbakan, ‘tam gün’ü anlamıştır umarım…

Malumunuz mudur, yolunuz bu aralar devlet ya da üniversite hastanelerine düşmekte midir bilemediğim için, konuya özetin de özetiyle giriş yapıyorum, bilesiniz.
Her biriniz turp gibi olsanız da medya aracılığıyla yansıyan bilgilerle, en azından hükümetin Ağustos ayı sonunda ‘Tam Gün Yasası’ ile ilgili kanun hükmünde kararname yayınladığını; kamu yani devlet hastanelerinde çalışan doktorlara muayenehane açma ve özel sektörde çalışma yasağı getirdiğini,
Yine aynı kararname ile üniversitede çalışan ve muayenehanesi olan öğretim üyelerine de üniversitede hasta bakmanın ve ameliyat yapmanın yasaklandığını biliyorsunuzdur sanırım…
Turp gibi sağlıklıysanız ya da bir yakın rahatsızlığı nedeniyle hastanelere düşmediyseniz diye yazarsak…
Bu yasaklar nedeniyle hem kamu hastanelerinden, hem de üniversitelerin tıp fakültelerinden kaçış başladı. Deneyimli, alanlarında uzman doktorlar ya özele geçti ya da ücretsiz izne ayrıldı. Hem kamuda, hem de üniversite hastanelerinde ciddi sıkıntılar ve sorunlar yaşanmaya başlandı.
Ayrılan hocalar küskün/üzgün; kalanlar ayrılanların da yükünü omuzladıkları için mutsuz/yorgun oldu ama en büyük zararı, yine biz hasta milleti gördü.
Bir önceki sistemde hastanede muayene olurken 90-120/ lira, istediği hocaya ameliyat olmak için ise 1200-2000 lira katılım payı ödeyen hastalar, özele geçen hocalara muayenehanelerinde 200-300 lira muayene parası, dışarıda olacak ameliyatlara ise 5-30 bin TL arasında ücretler ödemek zorunda kaldı; hala da kalıyor.
 
Tabip Odaları, sağlık meslek kuruluşları defalarca açıklama yaptı, kimi üniversite hastanelerinde iş bırakma eylemleri düzenlendi, Sağlık Bakanlığı’na önerilerde bulunuldu; lakin Bakan Recep Akdağ’ı ikna etmek/inadını kırmak mümkün olmadı.
Mesela, serbest çalışma hakkını savunan İzmir Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Erdener Özer, özel muayenehanelerin kapatılmasının çözüm olmadığını, sağlıktaki sorunların daha da artarak büyüdüğünü belirten isimlerden biriydi.  
"Kamu hastanelerinde 25 yıllık emek harcayan doktora 'yarın gelemezsin' deniyor. Bunlar hırsız mı dolandırıcı mı? Türkiye'de tüm hekimler 2011 yılının şubat ayından itibaren tam gün çalışıyor. Biz sadece serbest çalışma hakkımızı savunuyoruz. Bu bir özel kurumda çalışma, muayenehanede olabilir" diyordu ama dinleyen olmadı.
 
Ege Üniversitesi’nde yasal düzenleme kapsamına 104 doktor girdiğini söyleyen E.Ü Başhekimi Prof. Dr. Necil Kütükçüler, üniversiteden ayrılan öğretim üyesi sayısının şu anda 4-5 civarında olduğunu, ama 50’ye yakın profesörün daha ayrılmasını beklediklerini belirtti.. Yine Kütükçüler’in verdiği bilgilere göre, Ege Üniversitesi’nde yasanın yayınlandığı günden bu yana hasta yatış oranı yaklaşık yüzde 25-30 oranında azaldı. Prof. Kütükçüler, hastalardan her gün yüzlerce şikayet aldıklarını, hastaların, alışkın oldukları doktorlarını bulamayınca feryat ettiklerini de dile getirdi.
Sıkıntının had safhaya ulaştığı Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Hastanesi’nde de durum farklı değil. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tülay Canda, profesör kadrosunda 240 öğretim üyeleri olduğunu belirtirken, ayrılan, izin alan ve yeni gelenlerle birlikte artık sayıyı takip etmekte zorlandıklarını anlattı..
Dokuz Eylül Hastanesi, Tam Gün yasasından etkilenen doktor sayısını İl Sağlık Müdürlüğü’ne 54 olarak belirtirken, şimdilik 10 profesörün hastaneden ayrıldığını, emekliliği gelenlerin ayrılma kararında olduğunu, bir kısım hocanın da maaşsız izin aldığını belirten Prof. Canda, asistan eğitiminin de aksadığını açıkladı.
Ancak daha vahimi ameliyatların aksamasıydı.  
Önemli ameliyatların da yavaşladığını, sıkıntının gittikçe arttığını söyleyen Canda’nın üzerinde durduğu diğer bir önemli konu yasadan etkilenen öğretim üyelerinin niteliğiydi. Ayrılan hekimlerin üniversite hastaneleri için hiç kolay yetişmeyen hekimler olduğu gerçeği...
Özetin özeti dedim ama sanırım uzattım.
Şimdi sadede geliyorum.
 Biliyorsunuz, Başbakanımız (biz yeni duyduk gerçi ama) hafta başında ameliyat oldu.
Sır gibi saklanan ameliyatın Marmara Tıp Fakültesi’nin uygulama hastanesi olan Pendik Araştırma ve Eğitim Hastanesi’nde gerçekleştirildiğini öğrendi basın, zar zor.
Peki ameliyatı kim gerçekleştirmiş?
Prof. Dr. Dursun Buğra.
Buğra Marmara Tıp Fakültesi doktoru mu?
Hayır. Özel Amerikan Hastanesi doktoru.
E niye Marmara Tıp Fakültesi doktorlarından biri değil de Özel Amerikan Hastanesi’nin doktoru?
Çünkü ünlü bir cerrah olan, uzmanlık alanları “Gastrointestinal, sistem cerrahisi, mide, kolon-rektum, anal bölge, safra taşları, kolit, hemoroid, fissür ve fistül” olan Prof. Dr. Dursun Buğra İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesiydi. Ancak ‘Tam Gün Yasası’ ile ilgili yapılan son düzenlemelerden sonra emekliliğini isteyerek kurumdan ayrılmak zorunda kalmıştı.
Yani, ‘tam gün mağduru’ doktorlardan biriydi.
Başbakan’ın yakın çevresi belli ki yaptıkları araştırmada, kamu ve özel hastanelerde bu alanda güvenebilecekleri doktor olmadığını saptayıp ‘tam gün’ yasası nedeniyle emekliliğini isteyip özel’e geçmiş Prof. Buğra’yı seçmişti.
 
Tam gün yasası ile hem hastaların mağdur olması, hem de üniversitelerde eğitimin aksaması/doktor adaylarının iyi yetişmesinin engellenmesinin önüne geçilecekse…
Tam gün yasasında ‘hastalar ve doktorlar lehine’ değişiklik yapılacaksa eğer…
Bunun tek nedeni olacaktır: Başbakan Erdoğan’ın bizzat yaşayıp gördüğü sağlık gerçeği.
 
Şer’den hayır çıkacak mı, ‘sağlıkta herkes için adalet’ sağlanabilecek mi, göreceğiz bakalım…