GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
12 Ekim 2018 Cuma

Aziz Kocaoğlu düşüncesini ifade özgürlüğünü kullandı

Sayın Kocaoğlu’nun son yaptığı açıklamalar, CHP’liler tarafından genellikle şaşkınlık ve/veya öfkeyle karşılanırken, iktidar çevrelerinde gülümsemeye yol açtı.

CHP’nin Türkiye’yi nasıl yöneteceğine ve sorunları nasıl aşacağına dair bir yol haritası olmadığından ve plansız hareket edildiğinden yakınan Aziz Kocaoğlu, CHP’nin topluma dokunamadığına dikkat çekerek; “Bunu ben de vatandaş da anlamıyor.” dedi.

“Bu partinin politika üreteceği mutfağı yok. Bilene sormadan, halka gitmeden çözüm üretemezsiniz.” diyen Aziz Kocaoğlu, gemileri yakmış gibiydi...

Sayın Başkan nihayetinde düşüncesini ifade etmiş. Sosyal demokratlar düşünce özgürlüğüne saygılıdır; partililer, söyledikleri üzerine mutlaka düşünecek, konuşacak, tartışacaktır.

Kendilerinin yaptıkları açıklamaların aklıma getirdiklerini yazmam da umarım “kendini ifade etme özgürlüğü” bağlamında kabul görür.

 

Öncelikle söylemek lazım; Aziz Kocaoğlu’nun yaptığı açıklamaları hafife almak mümkün değil. CHP’nin, kimilerine göre ideolojik bulanıklık, kimilerine göre beceriksizlik veya yetersizlik olarak nitelendirilen yapısal sorunları var. Bu nedenle, CHP’de siyasal temsil sorunludur.

%25’in biraz altında veya biraz üstünde zikzak çizen CHP oyu, bu dar alana umutsuzca hapsolmuştur.

 

Gelin görün ki doğruları ağır basan bu açıklamanın içinde üç tane yanlış var; Yanlış zaman. Yanlış yer. Yanlış insan. Gerisi büyük ölçüde doğru…

CHP’de sorun var. Bu kimsenin meçhulü değil. Ama sorunu dile getirmek için 15 yıl beklemek, izahı çok güç bir durum. Keşke giderken değil de gelirken söyleyebilseydi, bunları…

Sosyal demokrat partilerde kanatlar vardır. Ve bu kanatların yarattığı fikir zenginliğidir partiyi güçlü kılan. Zamanında, gerek Baykal gerek Kılıçdaroğlu, farklı sesleri tasfiye etmek yerine, kanatların oluşmasına destek verebilselerdi; bugün, herşey farklı olurdu.  

Mesela, Aziz Kocaoğlu, muhtemelen sağ kanadın önde gelen siyasetçilerinden biri olarak, bu görüşünü yıllardır dile getirmenin rahatlığı içinde konuşacaktı.

Evet, CHP’de sorun var. Ancak sorunu tamamen CHP yönetiminin tutumuna bağlamak da doğru değil.

Dünya sisteminin içinden geçtiği krizin ve toplumsal değişimin gerektirdiği yeni bakış açısının inşasında yaşanan belirsizlik bir gerçek lakin sosyalistler ve sosyal demokratlar açısından, çok zor olmakla birlikte, yeni şeyler söylemek bir zarurettir.

Sosyal demokrat partilerin sınıf mücadelesi ve sınıflar arası uzlaşmaya dair geçen yüzyılda söyledikleri ve izledikleri siyasetin, bu yüzyılda, yeni sosyolojide karşılığı yok.

İşçi sınıfı artık kendisi için sınıf değil. Yatay topluma doğru evrilen hiyerarşik yapı, bildiklerimizi geçersiz kılıyor. Yapay zekânın üretim teknolojilerinde insan emeğini devre dışı bırakması, sosyolojide ve siyasette çok şeyi yeniden söylemeyi gerektiriyor.

Ve sadece Türkiye’de değil, diğer ülkelerde de benzer sorunlar yaşanıyor. Küreselleşen Dünya düzeninde, sanayi toplumu sonrasına geçiş süreci, toplumları demokrasilerden uzaklaştırırken, otoriter yönetimleri ve milliyetçiliği özendiriyor.

Öte yanda, siyasette, yönetimde, üretimde yerelleşmenin öne çıkması, globalleşen Dünya karşısında dengeleyici rol oynadığı gerçeğinden hareketle, siyasal yaşama yeni boyut kazandırdı. Bu yeni durumu algılayamayan tek boyutlu siyaset yetersiz kalıyor.

Sonuç olarak, CHP’de bu meseleler ikibinli yıllar boyunca tartışılıyor olmalıydı; Doğru zamanda konuşulmadığı için yol da alınamadı. Siyaset, iktidardakilere verilen tepkilerle sınırlı kaldı; Sol adına kazanımlardan söz etmek çok zor.

CHP’de gruplar arası itişmenin ötesine geçemeyen kısır siyasetten, CHP Genel Merkezi kadar, İzmir’de siyasete yön veren, örgütleri belirleyen Aziz Kocaoğlu ve ekibi de sorumludur.

Dolayısıyla, salt yılların ihmaliyle büyüyen sorunlar üzerinden yapılan suçlamalar çok satıhta kalıyor.