GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mahmut YILMAZ
YAZARLAR
12 Nisan 2014 Cumartesi

Askeri casuslukta umutların tırpanı...

En son itiraz mahkemesinin tahliye ettiği sanıklardan sonra 15 sanık kalmıştı tutsak. Ben hep tutsak dedim onlara. Tutuklu demedim diyemedim. Savunmalarımda da tutsak dedim yazılarımda da.
 
Tutuklu hukukun az biraz işlediği davalarda kullanılabilir. Diğer siyasi davalarda olduğu gibi bu davada da (ki dava değil operasyon olduğunu düşünüyorum) hukukun olmadığını söyledik söyleyerek geldik.
 
Özel mahkeme döneminde bir şatlanmışlık, hedefe kilitlenmişlik görüyorduk. Konuşuyorduk ama sanki karşımızda duvarlar vardı. İki üye ve savcılar kararlarını vermiş formalitelerin yerine gelmesini bekler havadaydılar.
 
Bir savunmada demiştim ki: Rodin’e sormuşlar heykeli nasıl yapıyorsun diye; O’da taşın fazlalıklarını atıyorum geriye heykel kalıyor demiş. Bu davada ileri sürülen yegane deliller bulanların koyduğu dijital meteryaller, tapeler ve google dan alınan belgelerdir. Bunları çıkardığınızda geriye delil kalmıyor.
 
Yeni savcı mütalaasında dijital materyallerin tek başına delil olmadığını söyledi. Bu görüş davanın temelinin çöktüğü anlamına gelmektedir. Bu dava da artık dikiş tutmaz.
 
Elbette ki mahkemeler savcılardan bağımsızdır. Savcının görüşüne katılmak zorunda değiller. Ancak asgari müşterekler vardır hukukta. Buda onlardan birisidir. Bu davanın temeli yoktu, savcını mütalaasıyla ilk defa devlette, yani kamu hukuku da bunu kabul etmiş oldu.
 
Savcının davayı tersine çeviren mütalaasına ve tüm tutsakların tahliyesini talep etmesine karşın mahkemenin 5 kişiyi tahliye edip 10 kişi ile ilgili talepleri reddetmesini doğrusu hukuki bulamadım.
 
Bir mantığı yok gerçekten. Hukuki bir dayanağı yok. Hepsinin reddedilmesi veya hepsinin kabul edilmesi bir mantık taşıyabilirdi. Kanaatimce mahkeme kendisini yürütmenin güdümünde göstermek istemedi.
 
Özel mahkemelere paralel dendi ya, bak yeni mahkeme geldi hepsini tahliye etti görüntüsü yaratılmak istenmedi. Yani bu mahkemede siyasi davrandı.
 
Buna rağmen kalan tutsaklar için itiraz yoluyla tahliye ihtimali vardır. Yetkin meslektaşlarım bu hakkı kullanacaklardır.
 
Netice itibariyle özel mahkemeler siyasi mahkemelerdi. Muhaliflerin diskalifiye edilmesi için kullanılmakta idiler. Kaldırıldılar.
 
Adalet için hukukun üstünlüğü için kaldırılmadığını biliyoruz.
 
Her Ağır Ceza Mahkemesinin bir Özel Mahkemesi, zulüm mahkemesi olup olmadığını yakında göreceğiz. Çok yakında.
 
Dilerim yanılırız…..
 
Madem adalet dedik adalet şiirimizi okuyalım
 
 
ADALET
Adalet güzel kızdır takıp takıştırmalı
Gözünde ki bandajı sağlam sıkıştırmalı
 
Ki görüp de birini ola ki taraf tuta
Ola ki vicdanına yerleşmesin bir hata
 
Elinde ki terazi dengededir… niyedir
Hakkı ölçsün de versin eşit olsun diyedir
 
Adalet mülke temel, mülkü devlet bilmeli
Budur birliğin kastı, budur devlet temeli
 
Hâkim hükmü verirken danışır vicdanına
Elbet yasaları da alacaktır yanına
Lakin haksızsa eğer uygulanan yasalar
Yok sayıp ta atmalı kalemini kırsalar
 
Hüküm vicdanda doğar, vicdan ne yaman yüktür
O yasadan üstündür yargıdan da büyüktür
 
Gerçek kıvranıyorken… bir tarafın masalı
Rağbet görürse eğer nerde kalır kutsalı
 
Adalet akmak gerek bazen yokuş yukarı
Haklıya bakmak gerek budur hakkın çıkarı
 
Sözü yere düşmeye sözüne söz kesile
Sözünü söyledi mi bütün sözler kesile…