GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Serdar DEĞİRMENCİ
YAZARLAR
20 Ekim 2016 Perşembe

Aldırma gönül aldırma

Kimin kiminle, nerede,nasıl şaaptığını biliyor ama, Sabahattin Ali’den haberi yok…

Muhafazakar iktidarın yandaş televizyonunda her sabah, “Aramızda Kalmasın” adlı programda boy gösteriyor…

Magazin adı altında,dedikodu yapıp,rezalet sunuyor, kepazelik anlatıyor…

Bu programı sunanlar; oyuncu Beren Saat’in, Sabahattin Ali’nin “ Kürk Mantolu Madonna” adlı kitabının uyarlaması olan filmde alacağı rolü, sanatsal açıdan öyle bir tartışıyorlar ki aklınız dursun…

Programın dedikoducularından Funda Özkalyoncu Hanım, romandaki Madonna ismini, ünlü şarkıcı Madonna sanarak, derin bilgisiyle (!) yorum üstüne yorum yapıyor. “ Madonna’nın hayatı, aşkları bizim için enteresan olabilir”diyor…

Reji, bu romanı 1943 yılında Sabahattin Ali yazmış diye uyarıyor ama anlayan yok…

Hanımefendi gayet pişkince bir tavırla; “ Ben bu kitabı 40 yıl önce okudum ama şimdi hatırlamıyorum” deme cüretini bile gösterebiliyor…

Diğer sunucu Sena Kaleli; “Aaaa o zaman Modonna var mıydı”  diyerek,ne kadar kültürlü (!) olduğunu  gözler önüne seriyor…

Reji bıraksa; bunlar kürk mantoyu, Madonna’ya kim hediye etti diye tartışıp:

Sabahattin Ali’yle, Madonna’nın arasında ilişki var mı ya kadar götürürlerdi işi kuşkusuz…

                                                                    ***

Diyeceksiniz ki ülkede bu kadar önemli sorunlar varken, üç tane cahilin yaptığı gafı bu kadar büyütmeye gerek var mı?

Var…

Çünkü bu cahiller her yerde.

 İş hayatında,Politikada,devletin çeşitli makamlarında,gazetelerde, televizyonlarda, üniversitelerde,toplumun her alanında çöreklenmiş durumdalar…

Eğitim yok, bilgi yok, birikim yok, araştırma yok ama bu tipler hep köşe başlarında,hep yönetici, hep bilirkişi..

Milyonların karşısına çıkıyorlar, konuştukları konudan haberleri yok. “ Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi” olup, ahkam kesiyorlar.

Ağzı olan konuşuyor…

Cehaletin, seviyesizliğin,arsızlığın tavan yaptığı bir dönemden geçiyoruz.

Adamın ünvanı Prof. Dr. üstelikte rektör yardımcısı  ama; “ En tehlikeli kesim, okumuş kesim, bize cehalet lazım.Ben okumamış, cahil, hiç tahsil yapmamış halkın ferasetine güveniyorum.Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor.” diyebiliyor.

Burdur mili eğitim il Müdür vekili; “Bir kadın evinden süslenip çıkıp, evine dönene kadar, kaç erkeğin şehvetini tahrik etmişse, o kadar zina yapmış gibidir.”diyor.Görevden alınması beklenirken , asaleten atanması yapılıyor…

Liyakat hak getire.Tek ölçü, tek kriter, yandaş olmak…

“10 Kasım saat 09,05 de kenefe gidin.”

“Keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı, ne şeriat kaldırılırdı, ne medreseler lağvedilirdi, ne de hocalar asılırdı.” diyen sözde tarihçi, cumhurbaşkanlığı makamında ağırlanıyor…

Bu örnekleri isimlendirip çoğaltmak mümkün.Hayatın her alanında,her meslek dalında, bürokrasinin her makamında bunlardan bolca var. Ülkemizin bu hale gelmesine, üzülmemek, dertlenmemek mümkün değil…

Ne demişti “Hapishane Şarkısı ” şiirinde Sabahattin Ali:

“Başın öne eğilmesin

Aldırma gönül aldırma

Ağladığın duyulmasın

Aldırma gönül aldırma

………………………………..

Dertlerin kalkınca şaha

Bir sitem yolla Allah’a

Görecek günler var daha

Aldırma gönül aldırma”