GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mahmut YILMAZ
YAZARLAR
29 Mart 2017 Çarşamba

Ağır hasar

Takvimlere bakınca yazmayalı uzun zamanın geçtiğini anladım.

Yazmış gibi yapmak mizacıma ters… Yazmak istediklerimi yazmaksa sadece benim elimde değil.

Memleketin anlı şanlı yazarı çizeri yazmış gibi yapıyorken ben garibin sözcüklere seçici kurul muamelesi yapması doğrusu ağırıma gidiyor.

Ama yazmamak yazamamak ağır bir yük... Susmak ise zalim bir işkence...

Yazalım dedik yazalım. Yazalım da neresinden başlamalı onu bilemiyorum.

İyisi mi Anayasadan başlayalım mesela... Hani şu değişmemiş Anayasadan…

Bu Anayasa muhataplarına devleti, Cumhuriyeti yıkmak dışında her türlü yetkiyi sorumluluğu veriyor. Yani bu Anayasa ile sadece rejimi yıkamazsınız. Geri kalan her şeyi yaparsınız.

Hani diyorlar ya neyi istiyorsunuz da bu Anayasa engel oluyor.

Özetle bu Anayasa yapmak için her türlü yetkiyi vermiştir. Oysa istenen yıkma yetkisidir.

Umuyorum ve diliyorum ki bu yetki verilmeyecektir.

Sorun Erdoğan meselesi değildir. Korkunun Cumhurbaşkanı Erdoğan üstüne kurulması da yanlış…

Değişikliklerden sonra sistem öyle bir hal alır ki Erdoğan da hakim olamaz.

Bir bakarsınız meymenetsiz bir yardımcı hakimiyet oluşturmuş.

Temizle temizleyebilirsen.

Eğer evet çıkarsa muhtemeldir ki olağanüstü hal yönetimleri hep devam edecektir. Kişilerin yaşam biçimi gibi devletlerinde yaşam biçimi vardır. İşte bu biçime rejim denir.

Olağanüstü hal kararnamelerine yargı yolunu açmadan bu yetkiyi bir kişiye vermek halkın güvenliğini tehlikeye sokar.

Bu değişiklikler 2019’da yürürlüğe girecektir. 2019’da Erdoğan’ın seçilme garantisi var mı? Şimdilerde yüzde 50 yi alıp alamayacağı belli olmayan Erdoğan’ın 2019 garantisi olamaz. Değişiklik denen bu elbisenin kumaşı Erdoğan’ın ölçüleri dikkate alınarak kesilmiş.

Ya başkası giyerse, giyecek olan daha boyluysa, daha kısaysa, daha şişmansa kuşkusuz elbise olmayacaktır. Ya olmadık yerde cart diye bir yerlerinden yırtılacak ya da emanet düğün elbisesi gibi yerlerde sürünecek. Ama her halükarda sırıtacak.

Görünen o ki bu iş olmayacak. Evet çıkmayacak. Çıksa bile bir iki puanla çıkacak ki bu oranla ben her şeyi yaparım yetkisi kullanılamaz. Bu parlamento çoğunluğu hikayesi değil, bu hükümete güven oyu meselesi değil. Bu rejim meselesi…

Bunun için diyorum ki hala vakit var. Vazgeçin bu sevdadan. Ülkeyi germeyin. Sorunlarımız var.

Bir çoğu referandum sonrası hortlayacak ekonomik sorunlarımız var. Aspirinle tümörü yok edemezsiniz.

Hayır daha şirin gözüküyor şu aralar.

Hasarın ağır olup olmadığını 17 Nisan'da göreceğiz.

Oysa hasar olmaması mümkün…

TCK 299
Referandumda eğer evet çıkarsa Cumhurbaşkanı aynı zamanda parti başkanı olacak.

HSK’nın üyelerinin doğrudan veya dolaylı olarak Cumhurbaşkanınca seçileceğini, dolayısı ile hakimlerin savcıların siyasi baskı altında olacakları, tarafsız olamayacakları gerçeklerini bir kenara bırakalım.  Diyelim ki yargımız bağımsız.

Böyle olsa bile Parti başkanı olan Cumhurbaşkanını eleştirirken dozun biraz kaçırılması halinde dozu kaçıran TCK 299. Maddesi ile yargılanacak. Cezası ise 1-4 yıl. Diğer parti başkanlarını eleştirirken dozun kaçırılması halinde ise dozu kaçıran 125. Maddeden yargılanacak ve cezası 3 ay ile 2 yıl arasında hapis cezasıdır.

İşte adalet.

FETHİ SEKİN CADDESİ
İzmir Adliyesinde meydana gelen o menfur saldırının hemen ertesi günkü yazımda, şehit düşen polis memuru Fethi Sekin’in isminin o caddeye verilmesini teklif etmiştim.

Kuşkusuz benim yazımla ilgisi yoktur. Ancak demek ki genel arzu bu imiş ki caddeye “Fethi Sekin Caddesi” ismi verilmiş. Gördüm memnun oldum.

Düşünenlere teşekkür ediyoruz.