GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Melek ERYAZICI
YAZARLAR
22 Nisan 2021 Perşembe

Zoon logon echon

Latince ‘innovatus’ sözcüğünden türemiş ve dilimizde ‘yenileşme’ manasına gelen ‘inovasyon’ kelimesi daha çok üretim ve teknolojik gelişimle özdeşleşen bir terim olarak bilinegelse de, pandeminin seyriyle birlikte toplum, kültür ve sosyal alanlarda da sıklıkla duymaya başladığımız bir kavram.

Bu kelimeyi pandemiyle birlikte dönüşen ve hatta başkalaşan yaşamlarımızla ilişkilendirmek istedim bu hafta.

Zira, bir yılı aşkın süredir, haneyle kısıtlılık hissinin yeni ve yaratıcı becerilerimizi farklı şekillerde uyardığı ve içimizdeki saklı cevherlerin, yoksunluk duygusundan yenileşmeye doğru uzayan bir sürece ışık tuttuğu aşikar.

Bardağın dolu tarafından bakmamız gerektiğine inanıyorum. Aksini düşündükçe, uzayıp giden çaresizlik duygusunun sürdürülebilir bir yaşama olanak vermediği net.

Kimimiz kendini mutfağa vererek, hem el becerilerinde hem de tartıda zirveyi gördü.

Tartı konusu evrensel sıkıntı. Dünyanın her yerinde, kısıtlı hareketliliğin zihnimizdeki ve bedenimizdeki tahribatı, süreç içerisinde sağlıkla ilgili daha büyük sorunlar yaşayacağımızın göstergesi. Bu nedenle, yaşamsal inovasyonun sağlıklı yaşamın sürdürülebilirliği açısından çok önemli olduğunu vurgulamakta fayda var. Ne yediğimiz kadar, bu konudaki irademizi nasıl kullandığımız ya da kullanamadığımız durumlarda oluşabilecek sorunları öngörüp göremediğimiz de yenileşim ajandamızın öncelikli konularından.

Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filmi, Türk toplumunun buz gibi acılara kendine has üslupla çözüm arayışını ve sanatın toplumsal ayna işlevinin yenileşim boyutundaki önemine dikkat çeker. Aynı zamanda 2001 Cannes ödüllü film, yaşamın gerçeklik karşısındaki kırılganlığını ve dönüşümünü hatırlatır. Kalıp yargıların baskın geldiği toplumsal çerçevede, zihnin sonsuz fakat en ‘dar alanımız’ olduğunu var sayarsak, dil, düşünce ve akıl ekseninde temsil edilen bakış açısının yenileşimi anlamlı bir ihtiyaç değil midir? Söylemin aklın ürünü olduğu varsayımı toplumsal çerçeveyi de belirleyen önemli bir unsur değil midir?

O halde aklın inovasyonu kaçınılmaz bir gereksinimdir. Günümüzde, yaşam pandemi öncesi ve sonrası olarak milat bulduğundan, tıpkı yönetmen Serdar Akar’ın filminde konu edildiği gibi, amatör lig mücadelesiyle betimlenen toplumların, zihinsel yenilenmeyle, her anlamda miracını hedefleyen inovasyon girişimi, kolektif gelişim açısından da önem kazanıyor. Arada kalan dönemse, arafta, sancıyan ve aydınlanmayı hedefleyen toplumsal bir yolculuk olarak nitelendirilebilir.

Bir Aristoteles tanımı olan zoon logon echon, düşünceye ve insanın düşünce becerisine ışık tutar. İçinde bulunduğumuz çağın, bilgi çağı olarak adlandırılmasına rağmen yeterince farkındalıklı ve boyutlu düşünemediğimizi, pozitif düşünceye odaklanmaktan ısrarla geri durduğumuzu gözlemliyorum. Kolektif bulaşıcılığı da yadsınamaz üstelik. Bu durum toplum bazında varoluşun fotoğrafı olmakla beraber, düşüncesizliğin temelinde yatan bilgisizliğe de ayna tutar. Zira, pandemi sürecinde virüsün uydurma olduğu gerekçesiyle belirlenen tedbirlere riayet etmemek, maske sorunsalı ve bilhassa yetkililerin toplu etkinlikler düzenlemek ve yapılmaması noktasındaki çağrılarına rağmen mevcut vaka sayısının vehametini görmezden gelmek zoon logon echon önermesinin bu coğrafyada fonksiyonel olmadığının bariz bir kanıtı.

Başkalaşan hayat dinamiklerinden söz etmiştim yazımın başında.

Belki de bu çağın vebası umutsuz ve inatçı bir beyhudelik döngüsünde başkalaşmak. Erkan Can’ın Torba Suat’ı canlandırdığı unutulmaz repliği; “kapalı dükkana kira ödeme çaresizliği” gibi.

Duyarsızlaşma hayatın düşünsel kara deliği belki de.

Ya değersizleştirme? benmerkezcilik?

Bağnazlık? tekelcilik?

Bardağın boş tarafını size yenileşme imkanı verecek ve zihninizi olumlu evirecek düşüncelerle doldurmanız dileğiyle,

Sevgi ve sağlıkla kalın.