GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
10 Aralık 2020 Perşembe

Yavrusunu iki kere doğuran kadın

Dokuz milyon engelli vatandaşımızın yaşadığı, engelsiz her bir kişinin engelli adayı olduğu ülkemizde 1992 yılından bu yana Dünya Engelliler Günü olarak idrak edilen bir 3 Aralık gününü daha geride bıraktık...  

Engelli kelimesinin yerine büyük bir incelikle kullanıldığına şahit olduğum “Özel gereksinimli bireyler” cümlesi beni pek çok etkilemiştir. 

Bu  nazik cümlenin içine gizlenmiş “itina” kelimesinin vücut bulmuş halidir; Cem Vardarcı…

Ege Serbest Bölgesinin Güz Buluşması etkinliği...

Spontane bir şekilde ve büyük bir vakarla sahnede bateri başına geçerek orkestraya eşlik edişindeki kararlılık ve tüm zorlukları göğüsleyerek, onu bugünlere taşıyan annesinin gözlerindeki gurur...

Hani; belleğinize kadim dostlar diyerek kaydettiğiniz, size bir şeyler öğreterek hayatınıza anlam katan isimler vardır... Onlardan biridir benim için Gülçin Vardarcı... 

Yani;  dinmeyen doğum sancısı ile yavrusunu iki kere doğuran kadın.

***

Geçtiğimiz sene, bir güzel haber daha  aldım sevgili dostumdan... 

“Cem, 29 Ekim balosunda hocası değerli soprano Aytül Büyüksaraç ile birlikte sahne alacak” diyordu, büyük bir sevinç ve heyecanla...

Harika çocuk Cem, artık müziğin ustalarına eşlik ediyorsa; bu senin eserindir koca yürekli kadın dedim... 

Güçlü yorumu ile hocası ve ona kemanı ile eşlik eden Cem aynı sahnede...

“Geçmedim bu emelden…” diyerek anlatıyorlardı bu zorlu yolculuk hikayesini. 

***

“Dünyada var olan her şey zıddı ile kaimdir…” derdi büyüklerimiz... 

Her zorluğun içinde bir kolaylık, her darlığın içinde bir ferahlık ya da her karanlığın içinde bir aydınlık vardır.

Görebilene ve de bulabilene ne mutlu...

O, karanlığın içindeki bir ışık huzmesini takip ederek, aydınlığa çıkan yolu bulabilmiş örnek bir annedir.

Ona ve onun gibi annelere en yakışan sıfat ise azimdir.

***

“Benim gözlerimle duyduğumu, siz kulaklarınızda göreceksiniz…” der, ünlü besteci Beethoven.

(Zamanla hiç duymaz hale gelen kulaklarının yerine, gözlerinin gücü ile yaptığı son bestesi 9. senfoniyi tamamladığında... )

***

Türkiye’de bir milyon üzerindeki otizm teşhisi konmuş bireyler içerisinde bir ilki gerçekleştirerek, sınavla üniversiteye girebilen ve mezuniyet konserinde hocaları ile sahne alabilen şanslı ve azimli çocuklardan biridir Cem...

Özellikleri içindeki yetenekleri keşfedilerek özel gereksinimlerine cevap bulabilmiş, önüne çıkan tüm engelleri büyük bir azimle aşabilmiş güçlü bir kişilik... 

Karşılaştığım ortamlarda özgüveni ve kuvvetli sosyal ilişkileri ile dikkatimi çeken, farklılığı ile fark yaratan, müstesna yetenekleri ile son derece centilmen bir o kadar da yakışıklı bir delikanlı...

Ümran Baradan Güzel Sanatlar Lisesi’nin müzik bölümüne giriş, sonra “Ben burada okuyacağım” diyerek hayalini kurduğu, Yaşar Üniversitesi Müzik Bölümü’nden  üçüncülükle mezuniyet…

Keman, piyano, ud ve perküsyon gibi dokuz enstrüman çalabilen ve de aynı sahnede dört enstrüman hakimiyeti ile bir dinleti sunabilen Cem;  şimdi Yaşar Üniversitesi’nde kurulan Engelsiz Müzik Okulu’nda eğitmenlik yapabilecek bilgi ve donanımı ile bir azim örneği...

Geçtiğimiz yıllarda, Girişimciler ve Liderler Derneği Türkiye Şubesi’nce düzenlenen ve dünyanın en saygın ödülleri arasında gösterilen “Ten Outstanding Young Persons of the World” programının Türkiye finalistlerinin belirlendiği “Türkiye’nin En Başarılı 10 Genci” programında, “Kültürel Başarı” alanında aldığı birincilik ödülü... 

Ve de otizm farkındalığı yaratma projesi dahilinde UNESCO’ya örnek gösterilmesi…

Annesinin ve ablasının duyarlılığı ile; yani kadın sezgileri ile müzik yeteneği keşfedilmiş, müziğin iyileştirici gücü ile engelinin önüne adeta bir set çekilerek İzmir’e kazandırılmış kıymetli bir müzik adamı.

“Müzik bir eğlence değil; güzellik, iyilik ve eğitim oluşumunun birincil yoludur” der, ünlü düşünür Eflatun.

Edindiği müzik disiplininin kazandırdığı özgüven ile, aile şirketlerinde üçüncü kuşak temsilci olarak görev almak bilincinin gelişmesine kadar uzanan bir başarı hikayesi… 

“Duyularının arasında iletişim sorunu yaşadığı” tanısı ile dört yaşında otizm teşhisi konan; kalem tutmayı öğrenmekle başlayan mücadele yolculuğunda “arşe” tutan mahir ellere sahip olan bir genç adam…

Şimdi; Cem’in bastığı her bir nota; bir dua, bir dilek, bir şükür gibi göklere yükseliyor.

Ve o, şimdi en güzel dinletilerini ailesine sunuyor büyük bir gururla... 

Ana yüreğinden dökülen nağmelerle aydınlanan ve güzelleşen yolun daima başarılarla dolu olsun sevgili Cem Vardarcı

***

Tüm engelli bireylerimiz ve SMA hastalığı ile mücadele içindeki çocuklarımız için; toplumsal bilincin geliştiği, sosyal devlet anlayışı ile tüm engellerin aşılabildiği bir gelecek oluşturabilmek ümidi ile... 

Yüreğindeki engelleri kaldırabilenlere selam olsun…