GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Filiz SEZER
YAZARLAR
2 Eylül 2022 Cuma

Yakılan eserler, NFT’ler ve DamienHirst

İçimden bir ses içinde NFT, Metaverse, blockchain, kripto para gibi sözcükler geçen cümleleri duyduğunda mide bulantısıyla karışık bir bıkkınlık hisseden tek kişinin ben olmadığımı söylüyor. Yine de daha ilk cümleden okuyucuyu kaçırma riskini dahi göze alarak dünyanın en zengin sanatçılarından olan DamienHirst’inartık son safhasına gelmiş NFT projesine ilgisiz kalamıyor, sanat eseri ve ederi arasındaki ilişkiyi her seferinde şaşkınlıkla izlemekten de geri duramıyorum.

1965 doğumlu İngiliz sanatçı DamienHirstyaşayan en zengin ressamlardan biri. 1990’larda içinde bulunduğu Genç Britanyalı Sanatçılar grubuyla oldukça ses getiren Hirst özellikle bu yıllarda ünlü Saatchi Galerisinin desteğini aldı. 2012 yılındaki Tate Modern’deki geniş kapsamlı retrospektif sergisi ve bu sergiye gösterilen ilgi onun birçok müze ve galeri tarafından nasıl desteklendiğine dair örneklerden sadece biri olabilir. Zengin olduğu kadar ünü ve gösterişi de seven sanatçının bilinen en ikonik eserleridondurulmuş hayvanlarla yaptığı çalışmalar. Ölüm temasını ilk yıllarından beri sıklıkla kullanan Hirst hayvanseverler tarafından protesto edilse de uzun zaman boyunca formaldehit içine farklı hayvanları yerleştirmeye devam etti.

Sanatçının 1986-2012 yılları arasında yaptığı ve dünyanın farklı bölgelerindeki Gagosian galerilerinde sergilenen Noktalı eserleri ise ölü hayvanların aksine oldukça neşeli olarak tanımlanıyor. Her birinin kendi içinde bir ritmi olan bu eserlerde çaplarına eşit mesafede yerleştirilen noktalar farklı renklerle boyanıyor. 1000’den fazla sayıdaki eserin pek azının Hirst’in kendisinin yaptığını söylemekte fayda var, çalışmaların çoğu sanatçının yardımcıları tarafından yapılmış. Kendisi yerine asistanlarını çalıştıran tek ressam Hirst değil kuşkusuz. Ancak eserlerin maddi değerleri göz önüne alındığında bir sanat eserinin ederi nasıl belirlenir sorusunu da tekrar kurcalamadan durmak mümkün olmuyor.

Sadece biz değil Hirst’ün kendisi de sanat eseri-para ilişkisini sorguluyor. “Currency” (para veya paranın dolaşımı olarak çevirebiliriz) adını verdiği son deneysel çalışması için 2016 yılında yapılan 10.000 adet noktalı tablonun her biri NFT ile eşleştirildi. Nihayetinde zengin sanat yatırımcılarının pek sevdiği sanatçının NFT dünyasından fazla uzak durması da beklenemezdi. Her biri 2.000 dolara satılan bu NFT’leri özel kılan ise sahiplerinin ellerindeki kâğıt üzerine yağlıboya olan fiziksel eser ya da NFT arasında bir seçim yapmaya zorlanmasıydı. Fiziksel eseri elinde bulunduran NFT’den vazgeçmeli, NFT’yi seçenler ise orijinal eseri geri göndermeliydi. 5820 kişi NFT’den yana tercihte bulunurken 4180 kişi ise fiziksel eseri ellerinde tutmayı seçti. Sanatçı bu deneysel çalışmasında sanat ve paranın sınırlarını yokladığını, sanatın paraya ve paranın sanata dönüşmesini irdelediğini söylerken bunun şu ana kadar yaptığı en heyecan verici iş olduğunu da ekliyor.

5820 kişinin ellerindeki NFT -burada daha öne de anlattığımız şekilde- sadece dijital bir varlığın orijinalliğini gösteren bir şifreden ibaret, NFT sahiplerinin yasal olarak eser üzerinde bir hakları yok. Bu durumda neden yine de çoğunluğun NFT seçtiğini anlamak ben de dahil olmak üzere pek çoğumuz için biraz güç olabilir. Fiziksel kalitesi temin edilmiş, her biri ayrı ve tekrar edilmeyen renge boyanan bir eseri duvarıma asamıyorsam bir sanat eserine neden para vermiş olabilirim? 9.999 tane daha benzeri olsa da ve hatta elimdekinin çok büyük bir olasılıklaHirst’inkendisi değil asistanlarından biri tarafından yapıldığına emin olsam da dijital bir tapu uğruna çağdaş soyut sanatın bu en bilinen serilerinden bir örneğin kendisinden niçin vazgeçerim? Evet, çoğunluğun sönmekte olan NFT balonuna aldırış etmeden DamienHirst imzalı bir NFT’nin Sıkılmış Maymun kadar olmasa da bir miktar kargetireceğini umduklarını ve yumurtaları NFT sepetine attıklarını görüyoruz. Ellerindeki benzer NFT’ler dolayısıyla kendilerini bir topluluk gibi hisseden grubun bir üyesi olmak, NFT aileleri içinde kendisine bir vitrin de yaratmak da diğer artılar olsa gerek.

Bu deneyi bir enstalasyon çalışması gibi görebiliriz ki gerçekten de Hirst de bununla ilgili olarak “sadece nesnelerle değil, nesnelerin hareketiyle de ilgili olan küresel bir enstalasyon” tanımını kullanıyor. Küresel çünkü dünyanın farklı yerlerinden 10.000 kişinin parçası olduğu bir proje bu.

Bu deneysel çalışma yapılan bu seçimle de kalmıyor ve şov devam ediyor. Geri gönderilen 5.820 fiziksel eserden her gün belli bir miktarı 9 Eylül’den itibaren Newport Street Galeride kamuya açık bir şekilde yakılacak. Sanatçıların kendi eserlerini yakması ya da yıkımın kendisinin sanatsal bir eylem biçimi olması yeni değil. Ancak burada projenin sonuna yakıştırılan bu görkemli şovun eserlerin bilinirliğine katkı sağlayacağını söylemek yanlış olmaz. Bakalım dijital veya fiziksel bir örnek olarak geride kalan eserler Anka kuşları gibi bu küllerin içinden daha “değerli” bir şekilde çıkabilecek mi?