GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
3 Haziran 2021 Perşembe

Velinimet

Geçen haftaki “Ağız tadı” başlıklı yazımı,  

“Umutla, bu ülkeye bahşedilmiş olan tüm değerlere sahip çıkacağız...” diyerek noktalamıştım...

Bu yazımı hazırlamaya çalışırken de...

Ülkemizi geleceğe taşıyacak olan...

Göğsümüzü kabartan gençlerimizden söz etmek istedim... 

Yıllardır; 

Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı görkemli bir şekilde kutlayamasak da... 

O güzel bayramın ruhuna uygun bir şekilde...

Uluslararası müsabakalarda elde ettikleri şampiyonluklarla bizleri gururlandıran gençlerimizden övgü ile söz etmek...

Ayşe Begüm Onbaşı’nın, Sümeyye Boyacı’nın, Sevilay Öztürk’ün, Ayşegül Çakın’ın ve diğer evlatlarımızın alınlarından öpmek...


Euroleague şampiyonu olan Anadolu Efes’in, Süper Lig’e yükselen Altay’ın başarılarını alkışlamak istedim…

Futboldan karateye, halterden yüzmeye, aerobik jimnastiğe kadar...

Birçok spor dalında...

Ülkemize kazandırdıkları dereceler ile şanlı bayrağımızı göklere yükselten

Ve gurur gözyaşları içinde söyledikleri İstiklal marşımızı tüm dünyaya dinleten... 

“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözünü düstur edinmiş Atatürk gençliğinin…

Ruhlara ferahlık veren, yüreklere su serpen ne büyük bir umut olduklarını dile getirmek istedim... 

***
Yine...

“5 Haziran Dünya Çevre Günü” nedeni ile, 

İklim değişikliği ve küresel ısınmaya karşı,

Atmosfere yayılan karbondioksit gazı ile dünyaya verdikleri zararın mesuliyetini derinden hisseden... 

Karbon ayak izlerini hesap ettirerek, çevreye verdiği zararı telafi etme kaygısına düşen…

“Kaç ağaç fidanı bağışlarsam yarattığım sera gazı etkisini azaltabilirim” hesabı yapan... 

Bilinç düzeyi yüksek gençlerimizin varlığından bahsetmek istedim... 

Rant hesaplarına tahvil edilmiş çevre katliamına dur diyemediğimiz bu ülkede...

Böyle gençlerimiz oldukça... 

Geleceğin aydınlık yarınlarına inanmalıyız...

***

Yakalamaya çalıştığımız umutların peşinden koşmalıyız derken...  

Yaratılan yeni bir polemik...

Ağzımızın tadını iyice kaçırdı… 

Yine yüreğimizden yaralandık... 

Canevimizden vurulduk...

Atatürk Türkiyesi’nin bir din görevlisi...

Ayasofya Camii’nde, Cumhurbaşkanının ve de Yüce Meclis’in başkanının önünde yaptığı konuşmada... 

Türkiye Cumhuriyetinin banisi, ulu önder M. Kemâl Atatürk’e atıfta bulunarak... 

‘Kafirlik ve zalimlik’ tanımlamaları ile alenen hakaret ediyordu... 

Yaklaşık bir yıl  önce...

Aynı caminin ibadete açılış töreninde,

Diyanet İşleri Başkanın, benzer ifadeler ile yaptığı konuşması...

Henüz hafızalardan silinmemişken... 

Toplumumuzda çeşitli kesimlerden kişileri hedef alan...

Kimin / kimlerin cenazesi camiye girmeli girmemeli... 

Kimin cenaze namazı kılınmalı / kılınmamalı, gibi...

Haddi aşan ifadelere karşı şaşkınlığımız halâ  sürerken..

Hadsizliğin doz aşımı,  Cumhuriyetimizin kurucusuna kadar gelmişti…

Ülkenin şah damarına yönelik yapılan bu saldırı, çeşitli kurum ve kuruluşlarca kınanmakta olsun...

İlgili ve yetkili makamlarca, gereğinin yapılacağına tüm kalbimle inanırken... 

“Kendin için ne diliyorsan başkası için de onu dile…” diyen güzel dinimizin temsilcilerini...

Toplumu ayrıştırmaktan imtina eden, birleştirici olma özellikleri ile hatırlamaya çalışıyorum...

Ve çocukluğum geliyor aklıma... 

Uykudan önceki dualarımda... 

Ufacık ellerimi açarken yaradanıma...

Bizleri hürriyete kavuşturan, Atatürk’tür…

Mekanı cennet olsun... diye belleten büyüklerime... 

Cumhuriyet Türkiyesi’ni bizlere armağan eden şanlı ecdadımızı... 

Veli nimetimiz, sebebi devletimiz olarak öğretenlere... 

Binlerce kez şükrediyorum…

M. Kemâl Atatürk’ün, dünya tarihindeki saygınlığının...

Ve…

Kalplerimizdeki yerinin özenle muhafaza edilmesi gerektiğinin inancı ile...