GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Haziran 2018 Perşembe

Umut oldukça, her yaş yeni bir başlangıçtır

Oldum olası merak etmişimdir…

Yaş günü pastası üstündeki mumların sayısı…

Neden yaşlandıkça azalır?

“Bir mumdur, iki mumdur, üç mumdur…” derken…

Neden?

Girdiğiniz yeni yaş sayısı kadar mum yok artık pastaların üstünde?

Ekonomik açıdan pastalar küçüldüğü için mi?

Yoksa…

Bi’çırpıda, ben dahil…

65 mumu söndürmek zor olduğu için mi?

Ben 65 mum’lu pasta istiyorum arkadaş!

***

Eskisin günler, aylar, saatler…

Ne gam?

Bugün benim doğum günüm…

İzmir, Alsancak Birinci Kordon’daki “Sıhhat Evi”nde…

28 Haziran 1953 Pazar günü…

Sezaryen’le…

Saat 10:30’da dünyaya gözlerimi açmışım…

O tarihin…

Yani; 28 Haziran’ın…

64 yıldır “Hayat Yolu”nda aldığım virajlarda izi var…

Basın Kartı Beyannamesi’ne imza attığım gün…

1972’nin 28 Haziranı’ydı…

Fakültedeki kız arkadaşıma…

İlk kez “Seni seviyorum…” diye fısıldadığım tarih 28 Haziran’dı…

Cahide Sultan ile Kemeraltı’ndaki kuyumcuda…

Yüzük taktığımız gün, 28 Haziran’dı…

İlk gazetecilik ödülümü 28 Haziran’da aldım…

…Ve; bu meslekte “Son Durağım” dediğim…

“Ege’de SonSöz”de göreve başladığım tarih…

Yine bir “28 Haziran”dı…

Başka 28 Haziran’lara girmiyorum…

Anlarsınız, artık…

***

Neden sonra…

Galiba 40’lı yaşlardan itibaren…

Fark ettim ki…

Umut oldukça, her yeni bir yaş…

Yeni bir başlangıç oluyordu benim için…

Belki de…

“Tazelenme”nin formülüydü bu…

Kimbilir?

***

“Ege’de SonSöz”deki…

28 Haziran 2017 tarihli yazımı…

Bugün gibi hatırlıyorum:

“Yengeç Burcu’ndan niye lider çıkmıyor?”

Hani, biz “Yengeç”ler az-buçuk…

Sulu gözlü, alıngan, harbi aşık, çalışkan ve düzenliyizdir ya…

Bilin diye yazıyorum…

Tam 365 gündür…

Hiç aksatmadan bu köşeyi doldurmaya çalışıyorum…

“Altın Kalem Hanzadem”in nokta atışıyla…

Bilemeyiz tabii, “o tarih” ne zaman ama…

Elimde kalemimle bu dünyaya veda edeceğim!

***

Kimseler bilmez aslında…

Ara sıra şiir denemelerim olduğunu…

Bugün vakti, saati geldi…

O zaman…

Kişiye özel bu yazıya…

Bendenizin bir “karalaması” ile nokta koyalım…

 

YENİ BİR YAŞIN EŞİĞİNDE SENSİZ…

Ne tatlar aldım bu dünyadan bilemezsin…

Bi’tek çocukluğumu yaşayamadım kana kana…

Bil bakalım, neye yanarım?

Hiç koca bir çınarın altında gölgelenemedim…

Bu dünyadan koparcasına…

Balık da avlayamadım…

Minicik istavrit avucumda ölmesin diye belki…

Lunapark’ta…

Dönme dolaba bindiren de olmadı hiç…

Düşerim, müşerim diye…

Tek kalbe iki kişiyi sığdırmayı…

Seninle başardım…

Şimdi gidersem eğer…

Bi’yerlere ansızın…

Üstelik…

Yeni bir yaşın eşiğinde ve de sensiz…

Yahya Kemal Beyatlı’nın dediği gibi…

Ya şevk içinde harap ol, ya aşk içinde gönül!

Ya lale açmalıdır göğsümüzde ya da gül…

 

Sonsöz: “Umutla yolculuk etmek, gidilecek yere varmaktan daha zevklidir… / Robert Louis Stevenson…”