Yeni bir dil kurmak ve hayatı yeniden söylemek…
Yeni bir çağın şafağında, Tunç Soyer tam olarak bunu yapıyor.
Kapitalist sistem tarihsel ömrünü tamamladı, sürekli erör veriyor. Kentler, sanayi toplumunun getirdiği sorunları artık taşıyamıyor. Yeni sosyoloji, kentleri değişime zorluyor.
Ve Tunç Soyer diyor ki…
“Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Dünya Teşkilatı UCLG’nin iki yılda bir düzenlenen Kültür Zirvesi’ne geçtiğimiz yıl İzmir’de ev sahipliği yaptık. Kültür Zirvesi’nin sonuç bildirisi olan İzmir Deklarasyonu” dünyadaki tüm yerel yönetimler için yeni bir kavram ortaya koydu; Döngüsel Kültür. Geleceğin döngüsel şehirlerini kurmada bir yol gösterici olan Döngüsel Kültür kavramı dört temel ilke üzerinde yükseliyor; doğamızla uyum, birbirimizle uyum, geçmişimizle uyum ve gelecekle, yani değişimle uyum. Bu yaklaşımın özünde “uyum” sözcüğü var. İzmir’de uyum içinde ve adaletli bir kent yaşamı kurmak temel önceliğimiz. Biz İzmir’i, doğanın döngülerinden koparılmış bir beton yığını değil, ekosistemin bir parçası olarak büyütüyoruz. Yeşil koridorlarla doğanın kente, kentlinin de doğaya nüfuz edebildiği, afetlere karşı dirençli, atık yönetimi planlanmış kent için çalışıyoruz.”
Yavaşlamak artık bir zaruret. Kapitalizmin hız çağı son buluyor.
Yeni metropol kent kimliği, sanayi toplumunun getirdiklerini yadsıyor.
Akıllı kentler, değişen kent sosyolojisinin ihtiyaçlarına karşılık geliyor.
Ve bu dönüşümü başaracak akıl ve irade, Tunç Soyer ve ekibinde var.
Uzlaşma dilini iyi bilen Tunç Soyer, değişimi doğru okuyor ve toplumsal mutabakatın önünü açmak için mücadele ediyor. Dahası bu mücadele, toplumun bütün katmanlarında karşılık buluyor.
Demem o ki artık Tunç Soyer’in siyasal yaşamda önlenemez yükselişi bir gerçek.
Ancak Başkan Tunç Soyer’in gördüğü ilgi ve destek, iktidar çevrelerinde rahatsızlık yaratıyor. Ve sırf bu nedenle, bir süredir iktidarın haksız, amacını aşan eleştirileriyle karşı karşıya… Öylesine verilen soruşturma izinlerine hiç girmiyorum.
Gerçek yürüyor, İzmir, Akdeniz’de yeni metropol modeli olarak ortaya çıkmaya aday.
Ve bu süreci doğru yöneten Tunç Soyer’in kullandığı yeni siyaset diline İzmir sahip çıkıyor.
Çünkü İzmirli biliyor ki o dil, çatışmanın değil, değişimin, dönüşümün, birlik ve beraberliğin dili.
Bu mücadelede ideolojiler çok anlamlı değil. Yeni sosyoloji o bildiğimiz sınıfları da dönüştürüyor.
Sonucunda, İzmir, ülkede ve bölgede, dijital devrimin yeni metropol modelini kurmak için Tunç Soyer öncülüğünde yeni bir yola girdi.
Görmek gerekir, Başkan’ın tarihle bir alıp veremediği yok. Bütün derdi, değişimin önünü açmak. Yani, geçmişe değil geleceğe bakıyor.
Zorlarına giden de bu olmalı.