Bakınız Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'in Ulusaal Takım'daki geçmişine...
Hemen her maç öncesi...
Bir gerilim...
Karşılıklı çekişme-didişme görürsünüz!..
Ya gazete manşetleriyle!..
Ya spor yazarlarıyla!..
Ya da kendisini eleştiren kim varsa!..
Mutlak bir tavır; olur-olmaz yanıt karmaşası!..
Ne ararsanız bulursunuz!..
Sanki bir hesaplaşma zorunluluğu varmış gibi...
Eleştirel bakışa "tahammülsüzlük" söz konusudur...
Böyle şey olur mu?
X
Söz konusu Fatih Terim'se oluyor!..
Her nedense!..
X
Çok eskilere gitmeden...
Salt son Avrupa Şampiyonası ve sonrasına bakmanız bile yeterlidir...
Orada Türkiye Futbol Direktörü Terim'in yaşananlar karşısında önceki-sonraki tavırları her şeyi açıklıkla önünüze serer...
Önce "koruyucu", sonra "eleştiren", daha sonraları ise tüm söylediklerini unutturan, oyuncularını toplumun önüne atıp "alın siz sorun
hesabı" tavrı yetmez mi?
X
Oysa...
Fransa'da söylediği, "Türkiye'ye dönünce yaşadıklarımızın bir değerlendirmesini yapıp, alacağımız kararlarla da ilgili açıklama yapacağız" sözlerini anımsayıp...
Döner dönmez dinlenceye çekilmek yerine, yaşananları bir anlatabilseydi Terim...
Ve o açıklamaya alacağı önlemleri ve yapacaklarını da sığdırsaydı...
Bugün ne Türk toplumu, ne futbol kamuoyu, ne gazeteciler hala bir sorgulama peşinde olmayacak...
Yapılan açıklamalarda satır aralarındaki "gizil cümlelerden" anlam çıkarmaya çalışmayacak...
Kafasındaki "neler oluyor" sorusunu silecekti...
Ama olmadı...
Terim, dinlendi ve çok sonra çıktı ortaya...
Türkiye Futbol Federasyonu ise, "hiç bir şey olmamış" ve "hiç bir sorun yaşanmamış" tavrını sürdürmeyi yeğledi...
E yakışır yani!..
X
Konya'da Ukrayna maçı öncesi ve sonrası yaşananlar ile yapılan açıklamaların öncekilerden farksız olduğunu bir kez daha gördünüz...
Bu ülkenin futbol kamuoyu artık Terim'in, "Bu çocuklar maç öncesi yaşananlardan oldukça etkilendi. Olmaması için elimizden geleni yaptık ama olmadı" açıklamalarının yabancısı değil...
Aynı sözleri, aynı egolu tavırları bir kez daha izlerken televizyon ekranlarından neler düşündüğünüzü hissedebiliyorum...
Bu satırları yazarken bile!..
X
Hürriyet'te Uğur Meleke'nin maç sonrası eleştirisinde,"Çok iyi bir antrenör olan, teknik-taktik bilgisi tartışılamayacak olan Terim'in, her milli takım döneminde nefretten enerji üretme yöntemi tutmuyor artık. Pekala sevgiden de üretilebilir o enerji. Bu takım Terimspor değil, ulusal takım. Kişisel husumetler değil, milli menfaatler konulmalı ön plana. 63 yaşındaki bir hocanın 20'lik çocuklarla problemi olamaz, olmamalıydı" sözleri, yaşadıklarımızın kısa ve net dökümü aslında...
X
Ulusal Takım bu anlayış ve düşünce ile İzlan'da karşısına çıkacak şimdi...
Dünya Kupası elemelerinde Ukrayna ile eşitliğe karşın, puan sıralamasına bakıldığında büyük kayıp görünmüyor...
Ama takımın başka bir enerjiyle...
Sevgiden beslenen bir motivasyonla donanımı çok mu zor?
Terim, bireysel egolarını bir yana bırakıp, bir kez olsun o çocuklara, eleştirel bakışın her zaman olacağını, yaşadıklarının kişiselliğini anlatamaz mı?
Görelim bakalım!..