GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
31 Ocak 2021 Pazar

Tel tel

Tel tel dökülmek, bir sözcük dilimizde.

Tel tel dökülerek... dağılıp gitmek gibi.

Köşelisi de... çok başarısız olmak gibi.

İktidar Partisinin bir sözcüsü ;

Bu sözcüğü doğrulatmak çabası içinde olmalı ki, ‘İstifalar buzdağının görünen kısmı.’ Daha ‘Bunlar CHP’nin iyi günleri’ demek istiyordu...

Oysa belki de bilmiyor ki, CHP bunları çok gördü, çok da yaşadı...Türkiyenin 100 yıllık Ana partisi. Arkasındaki en yakın parti, yaşının yarısında bile olmayan... bir parti.

Ayrılan... Demokrat Parti,

Ayrılan... Güven Partisi,

Ayrılan... Cumhuriyetçi Parti,

Ayrılan... Demokratik Sol Parti,

Ayrılan... SHP

Ayrılan... Anadolu Partisi,

Ayrılan... Yenilik Partisi,

Ayrılan... Değişim Partisi.

CHP hep hancı. Ayrılanlar hep yolcu...

Siyasi yaşam, yeniden yeniden aldanmak gibi bir şey... Onlar için CHP de olan kalıcılık ve sosyolojik taban... yok ki !

CHP... Atatürk İlkelerinin çağdaşlığından beslenen... Laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinin ve Üniter Devlet yapısının güvencesi... bir Granit Partidir.

Onun ayrılıkçıları drama yaşamış,

Siyasi hayattan da... silinip gitmiştir.

***

Aşağıda yıldızlı’lılarda yaklaşığıyla

diyor ki... istifa edenlerden biri ;

*Yabancılardan demokrasi dilenen,

CHP’ye geldik.

*Atatürk demekten imtina eden, CHP’ye

geldik.

*HDP’nin dizinin dibinde iktidar arayan,

CHP’ye geldik...

O zaman sormazlar mı söyleyene ;

Eğer iddianız gibiyse, bu partiye niye geldiniz ki, şimdiye kadar niye kaldınız ki?

İnsaf sınırlarını aşan iddialar için mücadele etmek yerine, köprüyü... geçmek için mi,

Şu meşhur ayı-dayı atasözü var ya hani !

*Silivri’de teslim olmadım, şimdi de teslim olmuyorum...

Parti yaşamında teslim... olunmaz da,

Parti toplumundur... teslim de alınmaz.

Eğer kırmızı dipli mumla... davet yoksa !

*Yanlışı görüp susabilirdim, bunu size yapamam. Bunu kendime yapamam...

Niye şimdiye kadar susuldu ki,

Godot’yu... beklemek için mi !

*Sönerek yok olmayacağım,

Yanıyorum... öyleyse varım !

Descartes’in o ünlü sözünü çağrıştırıyor: “Düşünüyorum, o halde varım“ demişti de.

O, yanmamıştı ki... Düşünmüştü !

*Hakkınızı helal edin.

Hani derler ya : bir insanın ederi ya yolda, ya da rakı masasında... anlaşılırmış.

Masayı pek bilmeyiz... yolu iyi biliriz de !

***

Kimler geldi, kimler geçti bu partiden...

Ballı mı ballı... emekli bir Müftü vardı. Karşıyaka Çarşı’da yeryüzü sofrasında, güzel konuşmuş, dualar da okumuştu.

İş bitmişti ki... O da gitmişti !

Bir gazeteci, Silivri’deki bir gazeteci için, sanki tur düzenlerdi cezaevine... sık sık.

Mektuplarını okurdu toplantılarda şık şık.

Elbetteki üzülürdük... Neyse ki ikisi de

Milletvekili oldular da sonunda, sevindik.

İlk Kurultayda da... Başında olması sanki farzmış gibi, CHP’ye Genel Başkan adayı olmuştu... Erken derken !

***

Haa...

Yönetimin hiç mi kusuru yok... derseniz ;

Tam bir güçbirliği içinde... Dıştan ve içten, lime lime edilmek istenen CHP’ye ve

Genel Başkana sahip çıkmak varken...

En iyisi mi... Biz bu yazıyı bitirelim !

Daimi’nin ’Ne Ağlarsın’ın iki dizesiyle :

*Ne de olsa, kışın sonu bahardır...

*Bu da gelir bu da geçer...ağlama !

İyi Pazarlar...