GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
2 Haziran 2022 Perşembe

Tahammül ediyoruz ama…

Partiler arası siyasal mücadelenin toplum üzerindeki negatif etkisi git gide tahammül ötesi bir hal alıyor. Siyasetçilerin yetersizliği, vasatlığı ha keza tahammülleri zorluyor.

Önce, tahammül ötesine bir göz atalım…

Bilindiği gibi 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül darbesi Türkiye’de bir milat olup globalizasyon ile gelen neo liberaldüzenin inşasının başlangıcıdır.

Kırk yıldır neo liberal düzen hükmünü sürüyor. İlk yirmi yılda çok fazla gel-git yaşandı. Seksen öncesi siyasetçilerinin muhalefeti söz konusuydu. İkinci yirmi yılda, iktidarıyla muhalefetiyle taşlar yerine oturdu, sistem tam da istendiği gibi çalıştı.

Ve nihayet, kapitalist sistemde ortaya çıkan büyük bunalım sonucu, kapitalizmin metropollerinden başlayarak kamucu ekonomi öne çıkmaya başladı.

Yaşanan bunalımın ülkede iktidar-muhalefet ilişkilerine yansıması ise ne yazık ki elan ifadesini denge politikalarında buluyor.

Yeryüzünde bir çağ kapanıyor. Endüstri devriminin getirdiği değerler sistemi çöküyor. Dijital devrim, yapay zekâ marifetiyle yeni bir çağın kapılarını aralıyor.

Ülkemizde ise, “düş peşime hayatını yaşa” kafasında liderler, şark zihniyetinin kurnazlığıyla hemhal siyaset yapıyor.

Altılı masa kurulunca umutlanır gibi olduk. Bir araya gelerek çıkış arayan ülkenin durumunu konuşacaklardı. Ortak bir program bekliyorduk. Ne yazık ki, her biri bir köşede, “asıl ben iyi yönetirim” mesajları verip duruyor.

Kurulmakta olan yeni Dünya düzeni sanki bu ülkeye uğramayacak…

Ana muhalefet, on yıldır, eline verilen istihbarat dosyalarını sallayıp duruyor.Tamam, muhalefetin iktidarı denetlemesi gerekiyor; ama toplumun ana muhalefetten beklediği, ülkeyi yeni çağa taşıyacak yeni aklın inşasıdır.

Kaldı ki söz konusu muktedirlerin işlediği iddia edilen uluslararası suçlar öyle böyle değil; altın, kokain, petrol, silah, savaş suçu…Ne ararsanız var ve bunlar on yıldır sokakta konuşuluyor.

Ancak İslamcıların indinde, kutsal dava için işlenebilecek böylesi “haklı suçları” konuşmak bile ihanettir.

Paradigma çökmesi sonucu yitip giden değerlerden elan medet uman muhalefet, “yeni şeyler söylemek” gerektiğini biliyor fakat söylemiyor.

Türkiye bu kaostan elbet de çıkacaktır. Yeter ki yeni siyaset, yeni siyasi kadrolar ve yeni bir akıl devreye girsin.

Toplumun sabrını ve tahammülünü daha fazla zorlamamak lazım.