GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
25 Eylül 2018 Salı

Şu bizim Kıbrıs

Türkiye dünyanın en netameli (en tehlikeli) üç bölgesinin tam ortasında bulunmaktadır.

Kafkaslar…

Ortadoğu…

Ve Balkanlar…

Böyle olunca dış politika asla yaz-boz tahtasına dönmemelidir. İstikrar esastır ve gelenksel tutumlar zaman ve zemine göre yapılacak ufak tefek değişikliklerin dışında bir erozyona tabii tutulmamalıdır.

Hal böyle olması gerekirken son 16 yıl içinde izlenen dış siyasete bir göz atalım:

AB ile ilişkiler ne oldu? Hatırlayalım üç beş sene öncesini… Kızılay’da güpegündüz havai fişeklerin atıldığı günleri… Papa heykelinin önünde imzalanan antlaşmaları… “Girdik / giriyoruz…” ve “Zengin olacağız…”  teranelerini. Bu uğurda yapılan ve temel yasalarımızı kökten değiştiren yasal düzenlemeleri… İşi “kokoreç” bile yenmeyecek noktasına getiren söylemleri. Atatürkümüz’ün dahi isminin ve resimlerinin bir çok yerden kaldırılması gerektiğine dair adeta talimat şeklindeki istemleri. Bütün bunlara sayfalarca eklentiler yapılabilir.

ABD ile olan ilişkiler ise evlere şenlik. Dost mu? Müttfek mi? Stratejik Müttefik mi? Düşman mı? Belli değil… “Eyyyy…”lerle sürüp giden bir tutum ve tavır. Ama ne NATO’da ne ikili anlaşmalarda ve ne de ülkemizde bulunan üslerde en küçük bir değişiklik yok.

Komşularımıza gelince:

Artık komşularımız yok. Ya ne var?

İllegal örgütler.

Suriye konusu ise anlamak mümkün değil.

“Esad”dan “Eset”e gelinen bir süreç.

El ele kol koladan Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılınmak istenmesine gelinen bir seyir.

Şimdilerde ne haldeyiz bilen yok.

Her bir bölge ve ülke için gelinen nokta ilginçtir… Katar dışında ne yazık ki, tek kelimeyle “vahim”...

Gelemim Kıbrıs’a.

Yaşı müsait olanlar hatırlayacak; bizim ilk sloganımız ki; 60’lı yılların hemen öncesi:

“Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır”

Yunanistan’ın tezi ise:

Enosis…

Sonra:

Bizim tezimiz:

“Ya taksim ya ölüm”

Yunanistan’ın tezi yine Enosis…

Daha sonra:

“İki toplumlu iki ayrı yönetimli bir Kıbrıs”

Yunanistan’ın tezi yine Enosis.

Daha sonra:

Bizim tezimiz:

“Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”...

Yunanistan’ın tezi yine Enosis.

Neyi anlatmak istiyorum:

Yazının başında ifade etmeye çalıştığım gibi dış politikada “istikrar” esastır.

Gelelim günümüze:

1960 yılında çok önemli bir antlaşma yapıldı.

Türkiye’ye iki önemli hak sağlandı.

Garantörlük (Anayasal düzeni koruma)

İttifak (Adada asker bulundurma)

Şimdi:

Uzun zamandır, işte bu iki çok çok önemli yetkinin kaldırılması için her çareye başvuruluyor… Çünkü Rumlar ve Yunanistan ve tümüyle Batı biliyor ki, bu “yetkiler” ortadan kaldırıldığında eskiye dönülecek, iç çatışmalar başlayacak ve Ada’da bir zaman içinde “Enosis” gerçekleşecek.

Bu yolun açılmaması için en büyük engel büyük dava ve devlet adamı merhum Denktaş’ı etkisiz kılmak gerekiyordu ve ne yazık ki, bu yapıldı.

Şimdilerde ise dava da Ada da tamamen sahipsiz.

Daldan dala atlayan bir dış politika.

Ne yazık ki, Ada’nın önemini ne Ada’daki yönetim ve ne de Türkiye’deki yönetim kavrayabilmiş değil.

Bilinsin ki, Kıbrıs sadece bir “toprak” ve “soydaş” meselesi değildir.

Kıbrıs Türkiye için bir “mukavemet” testidir.

Kaybedildiğinde “mukavemetin bittiğinin” ilanı olacak ki, arkası çorap söküğü gibi gelecektir.

Buna asla imkan ve fırsat verilmemelidir…