GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
21 Mayıs 2022 Cumartesi

Sözün başladığı yer...

Bir önceki yazımın ana fikri; kurucu değerlere gösterilmesi şart olan kadirşinas duyguları hatırlatan satırlarla başlayıp…

Ulu önderimiz M. Kemâl Atatürk’ün… Bandırma vapuru ile Samsuna çıkışı ile…

İşgal altındaki bir ülkenin, emperyalizme karşı başlattığı… Kurtuluş mücadelesinin 103. yılında…

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızın…

Atatürk ilke ve inkılaplarının ışığında nice yıllarda kutlanması dileklerimle bitiyordu… 

***

Her geçen yıl artan bir özlemle anarak…

Yeni yetişmekte olan nesillere… Adeta  bir masal anlatır gibi anlattığımız…

On yıl öncesine kadar görkemli kutlamalarla karşılayıp uğurladığımız… 

Milli şuuru ve coşkuyu her yıl tazeleyen milli bayramlarımız…

2012 yılında… 19 Mayıs tarihinde ön görülen memleketin hava şartlarından dolayı…

Gençler üşümesin saiki ile… Şehir statlarında yapılan coşkulu kutlamalar iptal edilirken…

Gençlik yıllarımızda yaşanan ve anılarımızdaki yeri unutulmaz olan…

Şehir stadyumlarında devlet erkanının gururla izlediği… O coşkulu 19 Mayıs törenleri…

Hava sıcaklığı, mevsim normallerinin üstünde ya da altında seyrediyor olsa dahi… 

Hiçbir milli bayramımızın coşkulu kutlamalarının iptali… Mevzubahis dahi edilmezdi…   

Zira…  O çok bilinen söz ile… Söz konusu vatansa gerisi teferruattı… 

***

Bu yıl da öyle oldu…

Söz konusu vatansa gerisi teferruattır… Diyebilme şuuru ile yaşayan Türk halkı… 

Tüm yurtta gerçekleşen coşkulu bayram kutlamalarında…

Belediyelerin düzenlediği; kortej yürüyüşleri ile, fener alayları ve konserlerle…

Sokaklarda meydanlarda ellerinde ay yıldızlı bayrakları ile…

Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kendilerine armağan eden Ata’sını canı yürekten anarak…

Yurdun dört bir yanından… Her yaştan… Binlerce Türk Genci…

Anıtkabir ziyaretleri ile şükran duyguları içinde dualarını Atasının ruhuna gönderiyor … 

Ve… 1919 yılında Samsun’dan bir güneş gibi doğan 19 Mayıs ruhunun…

103 yıldır Türk milletinin sinesinde aynı canlılıkta yaşadığını… Büyük bir coşku ile ilan ediyordu…

***

Yıllar… Önüne kattıklarını sürükleyerek akıp giderken…

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını… Gençlerimize emanet edeceğimiz şu zor zamanlarda

Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemâl Atatürk’ü, devlet ve millet olarak anmak için…

Milli mücadele yıllarını ve 19 Mayıs ruhunu… Atatürk ilke ve inkılaplarını…

Daha bir derinden anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için…

M. Kemâl Atatürk’ün aylar süren titiz çalışmaları ile bizzat kaleme aldığı…

Türk milletine bırakılmış en değerli miras olan… NUTUK adlı o muhteşem eseri…

Her daim hafızalarda taze ve canlı tutmak…

Yazılı basın ve görsel medya jeneriklerinde yer vermek…

Okullarda müfredata alınarak, mecburi ders olarak okutmak ve belletmek…

Başucu kitabı olarak okumak ve bellemek mecburiyetinde olduğumuz zamanlardayız.  

***

Sözün başladığı yer” diye vurgu yapar Mustafa Kemâl Paşa… 19 Mayıs 1919 gününe…

Ve… O kutlu, milli mücadele yolculuğu olan Samsun’a çıkışla başlar…

Toplam dokuz yüz sayfayı bulan , NUTUK adlı bu büyük eserin ilk sözüne. 

Türk edebiyatının en  güçlü hitabesi olarak bilinen…

Dünyanın birçok diline çevrilerek büyük bir itibar görmüş…

T.C Devletinin yol haritası kıymetindeki… NUTUK adlı eser.

1919 ile 1927 yılları arasındaki milli mücadelenin…

Yaşanılan o zorlu, o sıkıntılı dönemi unutturmamak üzere…

Belgeleri ile birlikte, en ince ayrıntılarına kadar yazı ile… Kayıt altına aldığı bu büyük eseri 20 Ekim 1927 tarihinde… Yabancı basın mensuplarının da katıldığı…

Cumhuriyet Halk Partisi ikinci büyük kongresinde…

Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi) genel başkanı olarak M. Kemâl Atatürk… 

Otuz altı saatten fazla süre kürsüden okur… Büyük bir gurur ve heyecan içinde…

Bir milletin kurtuluş mücadelesinden çıkarılacak derslerle…

Gelecekteki tehlikeleri önceden kestirebilmenin önemine vurgu yaptığı …

Türk milletinin ileriki yıllarda karşılaşabilme ihtimali olan…

Tüm kötülüklere ve kötü emellere karşı bir nasihat , bir yol haritası niteliğinde… 

Büyük bir öngörü ile yazılan bu büyük eserin muhtevasında yer alan…

Her bir bölümünde… Sınır güvenliğimizden, ülkelerarası ilişkilere…

Siyasal zaferlerden, ekonomik zaferlere…

Hukukun üstünlüğünden, sosyal adalete kadar..

Memleketin huzurunu ve güvenliğini kapsayan bir çok konuda… En ince ayrıntıları ile…

Bugün yaşamakta olduğumuz tüm sıkıntılarımızın reçetesini bulmayı mümkün kılan…

Siyaset bilimine örnek teşkil eden… Bu büyük eserin…

Gençliğe Hitabe ile sona eren, son bölümünün son satırlarında ise…

Kutsal bir emaneti teslim ettiği Türk gençliğine duyduğu o büyük güveni yansıtan…

Türk gençliğinin benliğine sirayet etmesini istediği “özgüven” duygularını aşılayan…

O müthiş övgü ve motivasyon içeren cümleleri ile…

103 yıldan bu yana… Bu topraklarda doğup büyümüş …

Cumhuriyet kazanımları ile; iş, meslek, makam ve  mevki sahibi olmuş…

Bu vatanı …Kutsal bir emanet olarak teslim alarak…

Gelecek nesillere kutsal bir emanet olarak teslim etmek mecburiyetindeki…

Her devrin gençliğine hitap ettiği… Ve son satırlarını nemli gözlerle tamamladığı…

Gençliğe seslenişini… Bugün yaşadığımız ülke şartlarında…

Satır satır okuyarak ve taşıdığı manaların üzerinde kere kere düşünerek…

Büyük bir gururla köşeme aktarıyor…

Ve…

Bu toprakları bizlere vatan yapan büyük önder M. Kemâl Atatürk  ve silah arkadaşlarını…

Hiç bitmeyecek minnet duygularımla yad ediyorum…

***

Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.

Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. 

İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. 

Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. 

İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. 

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. 

Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. 

Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Gazi M. Kemâl Atatürk