GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
3 Ocak 2023 Salı

Seyretmek mi, harekete geçmek mi?

Her yeni yılla birlikte yeni kararlar almak gibi bir gelenek var. Yeni başlayan yıl içerisinde, gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz planlarınızı, nasıl gerçekleştireceğinizi tasarlarsınız. Geçmiş yıllarda gerçekleştiremediklerinizi çoktan unutmuş olursunuz. Önünüzde upuzun bir yıl daha belirince, yeni hayallere doğru yelken açmak, eskilerin üzerinde ısrar etmekten daha kolay erişilir görünür. Oysa, zaman denilen kavramın, nesnenin hareketi, hızı ve bulunduğu mekan ile sınırlı olduğunu bir kavrayabilsek, geçmişteki hayallerimize neden kavuşamadığımızı da anlamış oluruz. Kısacası, kurguladığımız her bir tasarımı gerçek kılmak için, elimizde sadece üç belirleyici olan hareket, hız ve mekan faktörlerini unutmayıp, bir an önce harekete geçmekte fayda var... Formül basit; mekanda ilerleyebilmek için hızla harekete geç!

Dünyanın, dijital devrim veya dördüncü büyük devrim de denilen bir değişim/dönüşüm sürecinden geçtiğini göz önüne almayanların ve ıskalayanların 21. yüzyıl kültür evrimi de güdük kalacak. Üstelik, yaratıcılığın ivmesi, bu alanda, kollektif zihniyet dünyasının gelişim döngülerinden bağımsız değil. Toplumsal ekonomik refah durumu çok ileri düzeyde olsa dahi, bilişsel yetkinliklerini, dijital devrimin bütüncül düşünme ve ar-ge sistemlerine uyarlayamayan topluluklar, bu yüzyılı da geriden takip edecekler ki bu bir yeni yıl kehaneti değil! Kültürel evrimin güdük kalması deyince, toplumsal alanda yaşanan değişim süreçlerinin, bireylerin yaşantılarını daha iyi ve mutlu yönde geliştirmede, yetersiz kalmalarından bahsediyorum. Sonuç olarak, tıpkı biyolojik evrim yasasının ilkeleri doğrultusunda, kültürel evrimi güdük kalan topluluklar da zamanla yok olmaya mahkum kalırlar.

“Artık teorik düzeyde bilgi birikiminin bir nesilden diğerine, başarılı bir şekilde aktarılması yetmiyor”. Bu cümle sizi hayal kırıklığına uğratmasın veya motivasyonunuzu eksiltmesin. Tam tersi! Her türden buyurgan retorik üzerinden, beyinlerinizin istismar edilmesine karşı durun. Yaşama dair ihtiyaç ve isteklerinizde, karar verici otoritelere karşı, direnç gösterin ve daima fazlasını, hatta imkansızı talep edin diye söylüyorum. Zira, dijital devrimin en uzun soluklu olacağı öngörülen, afacan çocuğu yapay zekanın, gezegenimizi sürüklediği rotayı izleyebilmek için, ultra ötesi dinamiklere ihtiyacımız var. Bizim yerimize düşünecek, bizim yerimize tepki gösterecek ve bizim yerimize karar verecek makinalarla yarışmayı ya öğreneceğiz ya da bu makinaların kumandalarını ellerinde tutanlara teslim olacağız. Durum yalın biçimde sadece bundan ibaret olsa ne ala! Ne yazık ki durum bundan daha vahim! Bir gün, makinaların kumandalarını ellerinde tutanların dahi makinalar üzerinde bir hükmü kalmayabilir ve dünyanın yönetimi tamamen makinaların eline geçebilir. İşin gerçeği, bu pekala mümkün ve dijital devrimin yaratıcıları, efendileri ve uygulayıcıları bu konuda, epeydir beyin fırtınası yapıyorlar.,

Peki, siz, dijital devrim çağının neresindesiniz? Hala parmak hesabı yaparak, çarşı ya da pazarda, elinizdeki parayla kaç poşet dolduracağınızı mı hesaplıyorsunuz? Üniversiteyi bitirince nasıl iş bulacağınızı mı düşünüyorsunuz? Neredeki bir temiz çevrede sağlıklı yaşayabileceğinizi mi seçmeye çalışıyorsunuz? Hala, bu türden sorunlara cevap üreten algoritmalara ihtiyacınız var ise, en başta izah ettiğim formülü hatırlamanızı tavsiye ederim; zaman kavramı, nesnenin hareketi, hızı ve mekan ile sınırlıdır. Öyleyse; hareke geçme zamanı. Hızla ve bu sayede, mekanda ilerleyerek. 2023 yılı, oturup seyretmeden, aktif bir biçimde, isteklerimizi gerçekleştirebileceğimiz, devingen bir yıl olsun dilerim.