Akıcı şakacılığa da sahip ve bağışlama gücü geniş bazı sayfalarda, bir gezinti yapalım istedik. İşte rastladıklarımızdan bazı kesitler…
***
Nail Yavuz… Tariş Sigorta da Müdürdü.
Daha sonra da, Başkan Aziz Kocaoğlu döneminde, İzmir Büyükşehir Belediyesinde Başkanlık Danışmanı, Genel Müdürlük ve Şirketler Koordinatörlüğü yaptı…
68’liler kuşağının aktivistlerindendi. Büyük
bir Atatürkçü’ydü… İnsancıl ve kaprissizdi.
Ne yazıkki, geçen Ocakta kaybettik O’nu…
Nail Beyin Facebook’ta, bir “Espiri Sayfası” vardı, hala da var… Hem güldürür, hem de düşündürür. Sayfasına şöyle bir baktığımızda, neler yok ki… Çoğu da Gönül Şenkul’dan ;
*Koca, bir kolunun altında kadın, bir kolunun altında beyin, kapıdaki içeri giriyor…
Kadın : Ay ay ay! beynime kan indi.
Koca : Hayda! kapıdan girerken taşıyorum ya işte?
Kadın : Taşıyorsun ama kucağında değil,
Seyit Onbaşı’nın top mermisini taşıdığı gibi!
*Allah’ım, çok paranın beni değiştirip
değiştirmediğini anlamam için, bana
bir şans ver!
*Yaşlı koca, karşısına geçmiş tv.izliyor pür
dikkat. Bağırıyor : haydaa… yine mi yemek programı? Bıktırıyorlar!!!
Karısı… Mikrodalgayı izliyorsun yine!
*İki yetişkin masada baş başa bir şeyler
içiyorlar.
Kız : Burcun ne?
Oğlan : Normalda Koç. Sana bakınca Kuzu!
*Karı - Koca yürüyüşte… sokak röportajcısı
birden kocaya mikrofonu uzatıp soruyor :
Sizce özgür bir iradeye sahip miyiz?
Koca : Hanım sahip miyiz ne diyim?
Kadın: Çekil… ben derim!
*Bir gençle bir büyük, bankta sohbet ediyorlar.
Genç : Mahir Abi sen küfür ediyor musun?
Mahir : Derdimi anlatabilecek kadar işte!
*Galile elleri kalın zincirli… yargılanıyor ;
Hakim : Ya sen hayırdır Galile… Dünya
‘dönüyor’ diye tivit atmışsın?
Galile : Ben ‘donuyor’ yazdım, telefon
otomatik düzeltmiş Hakim Bey!
Devam edip gidiyor da… Karikatür de çizmek ne kelime, ancak çöp adam çizebiliyorum ki, Gönül Hanım bağışlasın…
***
Bizim Karşıyaka’dan, Akademisyen, Ressam, Şair, Yazar… bir Fügen Gülgör var ki ;
Espri sayfası değil de… sayfası espri dolu!
*Hayatımdan bir gün daha yitirdim. Gram
akıllandıysam Allah belamı versin!..
*Düstur…
“Susmak, cümlenin istirahat halidir.
İstirahat bitince çıkan cümle dinç olur.
Çok konuşup cümleyi yorma.
Yoksa cümle alem yorulur…”
Mevlana.
*Aydee… (Türkçesi : Haydii…)
Toplanın, Kuzey Kutbuna gidiyoruz. Sıcak
yok, siyaset yok, kavga yok. Belki bi iki
tane kutup ayısı denk gelir… O kadar idare
edecez!
*Bu hafta şunu anladım ki, 68 yaşında bir
kadını, haftada 5 gün aktivite içinde olmak
çok yoruyor…Ne gerek, otur evinde annen gibi
Hint dizisi izle… hiç!
*Alim ile taş taşı. Cahil ile bal yeme…
Anlayana Darb-ı Mesell!
*Hayattan çok şey istemeyin…
Çünkü tanıdığım en cimri şeydir hayat.
Küçücük bir mutluluk isteyin.
Bir de çay.
Devam edip gidiyor da…
Bir de çizgi balık çizebiliyorum ki, Fügen Hanım da bağışlasın.
***
Prof.Dr. Viktor E. Frankl… logoterapinin kurucusu olan Avusturyalı bir psikiyatr. “Yaşamı Karşılamak” adlı otobiyografisinde,
yaklaşığıyla şunları da yazıyor ki…
*Bir gün bir SS subayı trende bir yahudinin karşısına oturur… Yahudi, yemek kutusundaki balığı çıkarıp iştahla yer. Kafasını ise paketleyip cebine koyar…
Subay : bunu niye böyle yaptınız?
Yahudi : kafanın içinde beyin var, onu çocuklarıma yediriyorum, daha zeki oluyorlar!
SS subayının isteği üzerine, kafayı 1 marka
ona satar… Subay alır onu bir güzel yer. Bir süre sonra öfkeden deliye döner. “ Domuz herif koca balığı 10 fenik’e aldığın halde… kellesini bana 1 mark’a sattın haa…” diye bağırır.
Yahudi sakin: “Bakın şimdiden etkisini göstermeye… başladı bile”!
Daha devam edip gidiyor da… Frankl :
Esprili yorumlar, kelime şakalarına ve oyunlarına zemin hazırlayabiliyor diyor!
İyi Pazarlar…