GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
14 Haziran 2010 Pazartesi

Sabrımızın sonu nasıl bir selamet?

Bugüne kadar İzmir trafiği için yaka silktiyseniz,
Hatta kimi günler, ’‘araba kullanırsam ekmek çarpsın’’ diye büyük konuştuysanız,’¶
Her sabah işe gitmek üzere yola koyulurken; bir sahil kasabasına yerleşip sadece yürüdüğünüzü ve bisiklete bindiğinizi hayal ettiyseniz’…
İzmir trafiğinin İstanbul’’dan bile daha karmaşık hale geldiğinden yakındıysanız,
Bu karmaşa nedeniyle sabahları evden çıkarken ayaklarınız geri geri gittiyse,
Sırf trafik işkencesine maruz kalmamak için, kimi zaman davete/konsere gitmekten caydıysanız’…
Unutun gitsin.
Çünkü, İzmir’’de 21 Haziran Pazartesi gününden itibaren başlayacak yeni trafik düzeni, size bütün bu bildiklerinizi/çektiklerinizi unutturacak.
Ve bu yeni trafik düzeni, cümlemize ’“ne güzel günlermiş o günler, nesi varmış ki trafiğin? Biz aslında neden şikayet ediyormuşuz ki’” gibi yeni cümleler kurdurtacak.
Çünkü yeni trafik düzeni, en siniri alınmışımızı bile, en azından başlangıçta, kudurtacak!
 
Bunu görmek için kahin olmaya falan gerek yok.
Zaten Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da bunun için İzmir’’deki basın mensuplarını belediyede toplayıp kenti 8 aylık zorlu bir süreç beklediğini gayet net ifade etti. Hem halkın bilgilendirilmesi, hem de yaşanacak kargaşanın niçin yaşanılacağının iyi anlaşılması açısından, bu süreçte destek verilmesini istedi...
Nedir o süreç?
Üçyol-Üçkuyular Metro hattı kapsamındaki istasyon kazı çalışmaları nedeniyle, İnönü Caddesi’’nin bir bölümünün, 20 Haziran Pazar günü gece yarısından itibaren trafiğe kapatılması’…
Hangi güzergahların kapatılacağı, hangi yollarda trafik akışının nasıl olacağı, toplu ulaşım araçlarındaki yeni düzenlemeler gibi pek çok önemli ayrıntı hakkında, egedesonsöz’’de de geniş bir haber var.
Özellikle her gün sabah/akşam kapatılan güzergahı kullananlar, bu bilgileri döne döne okumak zorundalar.
Ama’… Ne kadar okusalar da yeni güzergahı asıl olarak ’“yaşayarak’” öğrenecekler ve anlaşılacağı gibi, bu süreç de bir hayli sıkıntılı/cebelleşerek geçecek’…
’“Yapılmasın/bana ne’” deme gibi bir lüksümüz olmadığına, apırsak da köpürsek de metro tamamlanacağına/tamamlanmak zorunda olduğuna göre; İzmirliler olarak üzerimize düşen, bu süre boyunca yaşanacaklara karşı sabır göstermek. Bu arada düzeltilmesi olası aksilikleri/tuhaflıkları da belediyeye bildirmek’…
 
Basın bilgilendirme toplantısını ’“Tünelin sonunda ışık varsa, 8 ay buna katlanacağız. Yüzdük yüzdük, kuyruğuna geldik. Bu projeyi tamamlayarak halkın hizmetine sunacağız’” cümleleriyle bitiren Aziz Başkan’’a naçizane önerim; tünelin sonundaki ışığın nasıl bir ışık olduğunu, 8 ay bu kahrı çekecek biz İzmirlilere göstermesi olacak.
Yani’…
Metro yapımı nedeniyle kapatılacak güzergah, metromuz tıkır tıkır işlemeye başladığında nasıl bir yer olacak?
Aylardır bitip tükenmez inşaatla savaşan esnaf, dükkanını nasıl bir yerde işletecek?
Evlerine seke seke/çamura bata çıka ulaşan vatandaş, hangi kaldırımlarda yürüyecek? Ağaçlandırma, yeşillendirme, ışıklandırma, o caddede nasıl olacak?
Özetle’… Hayat, o güzergahta 8 ay sonra nasıl akacak?
Bilgilendirme toplantısında Aziz Başkan ve ekibi illüstrasyonla, hatta ve hatta 3 boyutlu görsel bir sunumla, 8 ay sonra kavuşacağımız tünelin sonunu bizlere gösterseydi, o hayalin çizimini bizler de internetten, gazetelerden, tv’’lerden halka yansıtabilseydik, sabrın sonunun nasıl bir selamet olacağını paylaşabilseydik; daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
İletişimin bu kadar güçlü olduğu bir dönemde, yapılacak olanı görsel dille anlatabilecek bu kadar geniş enstrümanlara sahipken, bunların kullanılmamasını, doğrusu çok yadırgıyorum. Yadırgadım da’…
 
Yine de önümüzde daha 8 kocaman ay var.
Bu canlandırma yapılmalı, bizi neyin beklediği, bizlerin hayal gücüne bırakılmamalı.
Gözümüzde canlandırılırsa’… Bu 8 ayın zorluklarına katlanmak belki kolaylaşır diye noktalayalım yazıyı’…