GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
2 Eylül 2021 Perşembe

Rezil kadın

İsmail Saymaz: Bu utanmaz, rezil, edepsiz kadın… Bu devlet devlet olsa bu çocuğu senden alması, koruması lazım…

Bu pervasız hoşgörüsüzlük, hakaret ve saldırganlık kültürünü şaşkınlıkla izliyorum. İnanamıyorum. Anlamadım mı diye tekrar tekrar izliyorum. Yok, doğru. Gerçekten böyle diyor bu gazeteci. Biz toplum olarak ne zaman bu kadar saldırgan olduk? Nereye gidiyoruz? Kim dur diyecek? Gazeteci, siyasetçi diye ekranlarda gözükenler böyle mi örnek olacak topluma? Neden sürekli saldırganlık, kavga körükleniyor? 

Bir kişi başka bir kişiye (Yaşlı veya genç) “Çocuğuma dokunma” derse, çocuğun annesinden alınması mı gerek… Nasıl bir acımasız söylem bu ve nasıl tahakküm edici. “Yürü yürü” diyen kadın da İsmail Saymaz’dan daha çok mu nazik? Al birini, vur öbürüne. Siyaset uğruna bu kadar mı ayrışılır? Kadın Covid ortamında, eğer Covid nedeniyle “Dokunma” dediyse, bunu “Yürü yürü” diye kaba bir şekilde değil, “Pardon, Covid var, lütfen mesafe” gibi bir nezaket içinde belirtemez mi? Belki eğitimi buna müsait değil ama çocuğu ondan almak mı, bu kadını eğitmek, doğru örnek olmak mı çözüm? Bu iki kişi arasında hiçbir fark yok…

Kadın cahil olabilir, saldırganlığı cehaletinden olabilir ama eğitimli, “aydın” sayılan bir gazetecinin bu söylemleri kabul edilemez. Benzer şeyleri nazik bir ifade içinde söylemek onun görevidir. Biz aydınların görevidir, cahillere doğru örnek olmak, o seviyeye inmemek… İsmail Saymaz “Rezil, utanmaz kadın” demek yerine “Bu hanım ne kadar kaba bir ifade kullandı, ayıp etti” deseydi, aynı mesajı alırdım ve Saymaz gözümde düşmez, yükselirdi…

Kadınla aynı seviyeye indi. Hatta o kadar ileri gitti ki çocuk anneden ayrılmalı dedi ki bu çok saygısız, insan haklarına aykırı, faşizan bir tümce. Örneğin, şunu söyleyebilir “Anne cahil, çocuğunu iyi eğitemeyecek, yaşlılara saygıyı öğretemeyecek, biz bu annelere de ulaşmalıyız, eğitim vermeliyiz”… Kadın koyu AKP’li olabilir, siyasetle hiç ilgilenmiyor olabilir, bilmiyorum. Önemli de değil. Benim odak noktam “aydın”ım diyen kişilerin bu pervasız saldırganlığı, topluma kötü örnek olmaları…

Maalesef gördüğüm, toplumumuz ortadan ikiye ayrılıyor siyaset yüzünden. Ekranlarda izlediğimiz çeşitli partilerin temsilcileri, bazıları gazeteci, bazıları araştırmacı, bazıları direkt siyasetçi her gün bağır, çağır, kavga, hakaret içinde topluma çok kötü örnek oluyorlar. Yaşamımın yarısını Birleşik Krallık’ta geçiriyorum. Oradaki siyasetçilerde ve basın mensuplarında bu tür saldırgan ve hoşgörüsüz, çirkin sınırsız bir tutum yok. Toplumsal nezaket, hoşgörü ve birliktelik, bütünlük tüm siyasetçiler için “kazanma”nın önünde tutuluyor. Ülkede birlik beraberlik var.

Cumhuriyetimizin 100. Yılına geldiğimiz bu günlerde bu ülkeden çeşitli partiler, siyasetçiler geçti. Bazı partiler kapandı, artık yok. Birçok siyasetçi, gazeteci hayatta bile değil. Herşey gelip geçiyor ama toplumsal kültürümüz, birbirimize sevgimiz, birlik bütünlüğümüz nezaketimiz kalıcı. Değer mi siyaset için bu çirkinlikleri yaratmaya? Daha cahil kesime böyle örnek olup böyle eğitim vermeye?

Bu açıdan bir eğitimci olarak ben İsmail Saymaz’ı bu ağır, hoşgörüsüz sözleri nedeniyle kınıyorum ve umuyorum ki ileride bizim de her partiden siyasetçilerimiz ve çeşitli siyasi görüşü olan basın mensuplarımız hoşgörü, eğitim, kardeşlik, birlik ve bütünlüğü (bölücülük yerine) saldırganlığın, nezaketsizliğin önüne koysunlar, nezaketsiz olanlara nezaketi teşkil ettikleri örnekle öğretsinler…