GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
3 Mart 2018 Cumartesi

“Önseçim kalkar mı?''

CHP’nin şu sıralar önemli bir gündem maddesi var.

O da tüzük değişikliği!

Çünkü 36. Olağan Kurultay’ın ardından Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu “tüzük kurultayı” kararı almıştı. Önümüzdeki günlerde yani 9-10 Mart tarihinde, delegeler tüzüğü 19.kez değiştirmiş olacak.

Bir siyasi partinin “anayasası” olan tüzüğün bu kurultayda onlarca maddesi değiştiriliyor. İllerden, ilçelerden öneriler alan genel merkez “yaşanmışlıkları ve deneyimleri” de göz önünde bulundurarak son şeklini kısa sürede verecek. Kılıçdaroğlu’nun onayının ardından delegelerin takdirine sunulacak.

Tüzükte tabi ki önemli değişiklikler ve yakın süreci ilgilendiren birçok madde var. Bunların en başında yaklaşan seçimlerin de getirdiği atmosferde “önseçim” konusunun ne kadar uygulanacağı.

Eğer erken seçim olmazsa ilk olarak 2019 Mart’ında yerel seçim yapılacak. Belediye başkanları ve seçilen meclis üyelerinin görev süresinin dolmasına bir yıl kadar süre kaldı. Parti, meclis üyeliklerinde kadın ve gençlik kotalarını da uygulayarak önseçime sadık kalan listelerle meclisi belirliyordu. Büyük il ve ilçelerde tabi ki uyulmayan istisnalar da oldu.

Peki, önseçim konusunun yoğun bir şekilde tartışıldığı partide belediye başkan adayları nasıl belirlenecek?

Tabi ki genel merkez kararıyla!

Parti, son yerel seçimde anket-genel merkez yoklaması-beşli komisyon ziyaretleri gibi çeşitli argümanları kullanarak adayları belirledi. Ve hiçbir yerde önseçim yapıp başkanlar için sandık koymadı.

Yine aynısını yapacak!

Belediye başkanları partide genel merkez kararı, büyükşehirlerde başkanların etkisi gibi nedenlerle belirlenirken yine bu çerçevede seçime girecek. Kararı da Kılıçdaroğlu’nun bizzat kendisi verecek.

Gelelim tüzük kurultayı öncesinde tartışılan önseçim eksenli diğer konuya. O da milletvekillerinin belirlenmesi meselesi.

Mevcut tüzükte yer alan,  “merkez yoklaması yöntemi uygulanarak belirlenecek adayların toplam sayısı, partinin gösterdiği milletvekili adaylarının yüzde 15'inden fazla olamaz" ifadesine, "partinin en fazla 1 milletvekili çıkardığı yerlerden gösterilen toplam milletvekili aday sayısı bu orana göre hesaplanan milletvekili aday sayısına dahil değildir" maddesi ekleniyor.

Peki bu ne demek?

Önseçim konusunun tartışılması, sayıların azaltılması, genel merkez kontenjanının arttırılması demek.  Çünkü CHP Kasım 2015’teki genel seçimlerde 37 ilde milletvekili çıkartamamıştı. Sadece bir milletvekilin olduğu büyük şehirler ve kentler var.  Uygulanacak yüzde 15 kontenjanın partinin güçlü olduğu yerlere yönelecek olması önseçimden çıkarak gelenlerin listelere yerleştirilmesini azaltacak.

Yani Kılıçdaroğlu aradan geçen seçim sürecinde gördü ki daha önce “sorunlu ve hastalıklı” diyerek nitelendirdiği üye/delege yapısının sandığı gitmesiyle çıkan milletvekilleri sıralaması kimseyi tatmin etmedi. Milletvekilleri arasında halen daha “önseçimle gelen/genel merkez tarafından atanan” ayrımı devam ediyor. Özgüven patlaması yaşayan birçok isimle liderin çatışma yaşadığı zaten biliniyor.

Kılıçdaroğlu’nun tüzük değişikliğiyle yetkilerin büyük bölümünü ve iradeyi kendi elinde toplamasına tepki yok da değil. Birçok kişi “önseçimin” partide daraltılması ve önünün kesilmesinin ileriye gidiş değil geriye dönüş olduğunu söylüyor.

Kılıçdaroğlu’nun da bu konuda kendisini eleştirenlere tabi ki cevabı net:

Bu konuya, “Lafa gelince hepiniz konuşuyorsunuz işe gelince aynı tavrı göstermiyorsunuz. Hepinizin karnesi elimde. Belediye başkanlarının da milletvekillerinin de performansını tutuyorum. Kim kendisine verilen görevi yapıyor, kim meclis çalışmalarına aksatmadan katılıyor biliyorum, izliyorum” yanıtını veriyor.

Gelinen noktada tüzük değişikliği konusunun yaklaşan seçimler de değerlendirildiğinde partide ciddi hareketliliğe neden olacağı kesin.

Kısaca Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun uyguladığı yöntem,  daha fazla demokrasi, daha fazla sınırsız özgürlük değil kontrollü ve denetimli bir yapı oluşturmak.