GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cumhur BULUT
YAZARLAR
13 Ocak 2015 Salı

Önce delilerimiz terk etti bizi

Yoklar artık... Ya da sayıları çok azaldı.
Eskiden her mahallenin veya köyün delisi vardı. Hatta bazıları yaşadıkları şehirde maruf ve meşhurdu...

Bizim mahallede de bir Deli Ahmet vardı mesela... Şemikler, Fikri Altay, Dedebaşı, Örnekköy, Nergiz ve Demirköprü mahallerinin en tanınmış simasıydı Deli Ahmet...

Çocukluğumuz ve ilk gençlik yıllarımızın bu meşhuru yani Deli Ahmet'i tam bir düğün avcısıydı. Nasıl olduğunu hala anlamıyorum, ama hemen her düğüne gelir, bir anda düğünlerin neşesi ve cazibe merkezi olurdu... Gelmediği düğünler eksik kalırdı…

Tarih ve saatleri çakışan düğünleri dahi kaçırmaz hepsine yetişirdi...

Sigarası elinden hiç düşmez, pantolonunun paçaları çoraplarının içinde ve ayağındaki spor ayakkabıları ile hiç gözümün önünden gitmiyor mübarek... 

Oynardı Deli Ahmet, geldiği düğünlere oynamak için gelirdi esassında... Bir de üç beş kuruş bahşiş ve sigara kaptı mı kafiydi, sonra usu usul kaybolurdu...

Bir oynardı ki, anlatamam... Ahmet'in oynayacağı alan boşaltılırdı evvela, davullar çalmaya başlamadan önce penaltı çekecek futbolcu gibi gerilir, davullarla beraber başlardı koşmaya... 
Taklalar, zıplamalar ve değişik figürler... Ahmet böyle oynuyordu işte...

En çok da sünnet düğünlerinin vazgeçilmez hayrı olan lokmayı severdi Deli Ahmet; “Okma var mı okma?” Değişini hiç unutmuyorum…

Muhayyilesinde, yani kendine has dünyasında neler yaşıyordu bilmiyorum ama biz onunla yaşıyorduk... Nerede kalırdı, ailesi nerede otururdu, nasıl bu hale gelmişti o zamanlarda hiç düşünmemiştim. Şimdi keşke düşünseydim diyorum, sorup öğrenseydim. Ama artık çok geç!
Sadece Ahmet değil elbet, başka delilerimiz de vardı, eminim sizlerin de vardır…

Fakat şimdi yoklar!

Sizlerin de dikkatini çekti mi bilmiyorum ama gerçekten yoklar!

Kimileri meczup, kimileri mecnun… Halk tabiriyle “deli”…

Nelerini gördüm; trafiğe, sağlı sollu gelip geçen araçlara aldırmadan ana caddenin ortasından yürüyenlerini mi? Kolundaki bandajla ve kafasındaki şapkayla kendini trafik polisi sanıp trafiğe çekidüzen vermeye çalışanını mı? Kafadan fizik, kimya ve matematik problemlerini ve denklemlerini çözenlerini mi? Neler neler…

Şöyle etrafınıza bakın siz de fark edeceksiniz, “delilerimiz” bizi terk etti.

Bu terk edişin derin bir manası olmalı bence, bizi bırakıp gitmelerinin bir mesajı; bir sebebi…

Bir şeylerimizi mi eksik gördüler, bizi mi eksiltmek istediler bilmiyorum…

Siz biliyorsanız lütfen söyleyin, bizi neden terk ettiler?