GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
21 Haziran 2022 Salı

O sokaktan kimin adını sildiğimizi bir bilseniz?

Kentin değerlerini korumak…

Kalpten gelen coşkuyla eşdeğerdir…

Yaptım, oldu; anlayışı ile yürümek…

Kent belleğine zarar verir…

Hepsinden önemlisi…

Hafıza boşalır…

O kent uğruna neler neler yapanlar…

Bi’çırpıda unutulur…

Tarih’in yüzü kızarmaya başlar…

Böyle mi olsun, istiyoruz?

***

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi…

Kentin “halledilmesi” gereken başka “sıkıntısı” kalmamış gibi…

Durup, dururken…

Kentin kalbi konumundaki Alsancak’ta…

İki sokak adı değiştirmek için kolları sıvadı…

Meclis’te “okey” çekilirse…

Gül Sokak’ın bir kısmına “Kolombiya”

Dr. Mustafa Enver Bey Caddesi’nin devamına ise “Brezilya” adı konacak…

Neden?

Bilen yok…

Ha’ni karşılıklı “sevimlilik” olsun diye…

O iki Güney Amerika ülkesinin her hangi bir kentinde…

Bizim İzmir’in adı var mı?

Var da…

Jest olsun diye mi?

Alsancak’ın göbeğindeki iki güzel sokak adından vazgeçiyoruz?

Diyorlar ki…

“Zaten Gül Sokak adı resmi değil!”

Resmi olmayabilir ama…

O kadar buram buram İzmirli bir sokak adı ki…

Yolla İstanbul’dan bi’mektup…

Sokak numarası da yazma…

Üstünü sadece “İzmir Gül Sokak” diye karala…

Adres şaşmaz…

Merak edilen ve yürek daraltan soru şu?

“50 yıldır Gül Sokak orası… Bundan sonra Kolombiya Sokak dememizin özel bir gerekçesi var mı?”

Cevap yok…

***

Dr. Mustafa Enver Bey Caddesi’ne gelince…

O’nun da bi’kısmına…

“Brezilya” adını vermeye hazırlanıyor İzmir Büyükşehir Meclisi…

Merak edilen şu:

Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet döneminin…

Efsane doktorlarından…

Mustafa Enver Bey’in büstünün arkasından başlayan o güzelim sokak…

Neden?

Bundan böyle “Brezilya Sokağı” diye anılsın?

Biz bunu yaparken…

Brezilya’nın başkenti Brasillia’nın Kent Meclisi…

Bırak meydanı, herhangi sokakçığına “İzmir” adını koyar mı?

***

Yerel motifler…

Hayat iksiri gibidir…

Yaşadığınız sokak size onur verir…

Ya o sokakta doğmuşsunuzdur…

Ya da sokağınızın…

Parmak ısırtan…

Kıskandıran…

Gönül okşayan…

Kıvanç veren bir kimliği vardır…

Şimdi sizlere…

İzmir Talatpaşa Bulvarı üstünde büstü yer alan…

Dr. Mustafa Enver Bey’in adının…

Yıllar, yıllar önce…

Neden o heykelin arkasındaki sokağa verildiğini anlatayım…

***

Çocukluk günlerimden aklımda kalmış…

Neden?

Troleybüsten o durakta iniyoruz babaannemle…

Biletçi, ısrarla “Mustabey…” diyor…

Oysa büstün üstünde Dr. Mustafa Enver Bey yazıyor…

Aradan yıllar geçti, gerçeği öğrendim…

***

Dr. Mustafa Enver

İzmir Memleket Hastanesi’ne büyük emek vermiş bir doktor…

Ödemiş’in Birgi köyünden…

175 yıl önce doğuyor…

Zekâsı sayesinde kimseden yardım görmeden sivriliyor…

Medreseden sonra…

Tıp tahsili için İstanbul’a gidiyor…

Zor koşullarda doktor oluyor…

Balkan harbinde cepheye koşuyor…

Sonra ver elini İzmir…

Ama bir özelliği var Mustafa Enver’in…

İzmir’e atanan ilk Türk doktor olarak tarihe geçiyor…

Hastanenin o günkü adı…

Gureba (Garipler) Hastanesi…

Yıllar sonra Memleket Hastanesi olarak anılıyor…

Dr. Mustafa Enver…

Öylesine özverili ki, İzmir Memleket Hastanesi’ne…

Sadece İzmir’e değil…

Ege’ye de açıyor…

Konya’dan bile İzmir’e gelen hasta var…

En önemli ayrıntı şu…

Mustafa Enver’in dışında tek Türk doktor yok…

Gerisini düşünün artık…

***

Dr. Mustafa Enver’le ilgili…

Öyle bir anı daha var ki, unutulacak gibi değil…

Tarih; 1933 Şubat’ın 4’ü…

Atatürk İzmir’e geliyor, Gülcemal Vapuru ile…

İzmir, enfes bir törenle Cumhurbaşkanı’nı bağrına basıyor…

Çaylar içilirken…

Atatürk…

Vali Kazım Paşa’ya dönerek:

“İzmir’de ne var ne yok Kazım Bey?” diye soruyor…

Vali Bey bi’solukta gurur veren proji dillendiriyor:

“İzmir Devlet Hastanesi’nin kurucusu olan Doktor Mustafa Enver Bey’in vefatı üzerine bir büstünü yaptırarak Alsancak’a diktik… Biliyorsunuz, bu değerli doktorumuz, ömrü boyunca bu vatana hizmet etmiş ve 100 bine yakın ameliyat yaparak milletimize şifa dağıtmıştır…”

Vali Kazım Bey’in son cümlesinden sonra…

Dinleyenler arasında alaycı bir kıpırdanma olur…

Ortada gergin bir hava eser…

Afet Hanım hemen hesap yapar…

“Dr. Mustafa Enver, 22 yaşında operatör olmuş… 56 yıl ameliyat yapmış… Günde en az 10 ameliyata girmiş… Hesap ortada 56 yerine 50 yıl çalıştı diyelim yine de 120 bin ameliyat yapıyor…”

Atatürk, “Dr. Mustafa Enver’i rahmetle analım” diyerek…

Sohbeti noktalar…

***

Dr. Mustafa Enver Bey…

İzmir’in, asırlık simgesidir…

Hekimliğiyle ilgili çok özel bir anıyla…

Noktayı koyalım…

İzmirlilerin hitabıyla…

Dr. Mustabey’in kayıtlarından…

Asırlık unutulmaz bir ameliyat öyküsü:

***

“Bahçede otururken, bir tanıdığımın gönderdiği hasta geldi... Oldukça varlıklı bir aile, eşi ve yanında 9 yaşında bir kız çocuğu, buyur ettim oturdular… Aile, biricik kızlarını birkaç Avrupa ülkesine tedavi için götürdüklerini ama bir türlü kızının hastalığına teşhis konulamadığından yakınıyordu... Kızının bir anda bayılıp yere düştüğünü son çare olarak kendilerine geldiklerini söyledi… Biz bu durumu konuşurken kız yanımızdan hızla koşup bizim bahçedeki gülden bir gül koparıp burnuna yaklaştırdığı çiçeğin kokusunu içine çektiğini fark ettim ve anında kızın hastalığına teşhisi koydum… Kızın beyninde böcek olduğuna kanaat getirdim ve beyin ameliyatı gerektiğini söyledim… Aile kabul etti ameliyatı, ama sorun beyine zarar vermeden böceği bulunduğu yerden nasıl alacaktım? İki şık vardı; ya beyni açtığımda yanımda bir dut yaprağı bulundurup böceği bu yaprak yardımıyla dışarıya çıkarmam ya da dilimle beynin üzerinden almam gerekiyordu… Böceğin dut yaprağına gelmesini beklemek zaman kaybıydı, tercihim dilimle beyne zarar vermeden böceği alıp kapatmaktı ve bunu başarıyla yapıp kız çocuğunu böylece sağlığına kavuşmasını sağladım…”

***

Bitiriyoruz…

Tüm bunlardan sonra…

Dr. Mustafa Enver heykelin arkasındaki sokağın…

70/80 yıllık adını çöpe atıp…

Yerine…

“Brezilya” Sokağı koymaya çalışanların kulakları çınlar inşallah…

Nokta…

Hamiş: Merak ettim… İzmir Tabip Odası, neden bu konuda sessiz? Dr. Mustafa Enver adını sadece büstün altında bırakıp öyle cefakar bir hekimin altın anılarını unutmak / unutturmak; İzmir’e ve kentin değerlerine, doktorlarımıza, Tabip Odası’na vefasızlık olmayacak mı?

Sonsöz: “Her şey, neye layıksa ona dönüşür… / Hz. Mevlana…”