GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
28 Ekim 2021 Perşembe

O gün… Tam da bugündür…

28 Ekim 1923… Doksan sekiz yıl önce… Tam da bugün…

Türkiye Büyük Millet Meclisinden kararlı bir ses yükseliyordu…

“Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz.”

Bu azimli ve kararlı sesleniş…

Bir ulusu karanlıklardan aydınlığa çıkaran ve geleceğine yön veren bir askeri dehanın…

Millî mücadele sürecinde Gazi Mustafa Kemâl Paşa’sına ve şanlı ordusuna yürekten inanan bir milletin…

Emperyalist güçleri dize getirişinin ve küllerinden yeniden doğuşunun ilanı idi…

M. Kemâl Paşa… Cepheden cepheye koştuğu askerlik yıllarında…

Memleketi nura boğacak, o muhteşem aydınlanmanın ilk ışık huzmelerini 1918 yılında tasavvur etmiş…

Yakın arkadaşı Ruşen Eşref Ünaydın’a imzaladığı bir fotoğrafının altına  şu notları düşmüştü…

“Her şeye rağmen, muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.”

Takvimler 29 Ekim 1923 Pazartesi gününü gösterdiğinde ise…

Vatan sevdalısı bu Türk subayının hayalindeki o nurlu ışık, tüm vatana yayılmış…

“Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyet’tir” ilkesi ile Cumhuriyet ilan edilmişti…

Yüce mecliste alkışlarla, memleketin her köşesinde büyük bir sevinçle karşılanan bu mesut günü…

Başkumandan M. Kemâl Paşa…

“Uğursuz antlaşma” diyerek adından söz ettiği ve bir teslimiyet antlaşması olarak addettiği

Vatanın her köşesini işgâl altında bırakan Mondros Mütarekesinin imzalandığı 30 Ekim tarihinden bir gün önce ilan ederek…

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ibaresini tarihe kazıyor…

Ve…

Memleketin aziz topraklarını çiğneyen emperyalist güçlere unutulmaz bir mesaj veriyordu.

Aynı yıl içinde, hiç zaman kaybetmeden… Cumhuriyet’in ilânının verdiği güçle…

Osmanlı’nın Sevr anlaşması ile kaybettiği topraklar, Lozan Barış anlaşması ile tekrar kazanılıyor

Anadolu’nun kaderi yeni baştan yazılıyor ve Cumhuriyet mührü ile mühürleniyordu.

Tüm dünyanın tanıdığı  askeri ve diplomatik bir deha olan Gazi M. Kemâl Paşa…

Ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti… Gerçekleştirdiği bu büyük devrimlerle anılıyor…

Türk milletinin, bu devrimlere sevinç içinde mukabele etmesi ile…

Eğitim, sağlık, ziraat ve iktisadi alanlarında yapılan atılımlarla…

Sosyal ve kültürel hayat yeniden düzenleniyordu.

Çünkü… Gazi M. Kemâl Paşa o muhteşem öngörüsü ile…

Cumhuriyetin ilan edilişinin bir sene öncesinden…

1922 yılında TBMM de yaptığı konuşmasında…

Vatanının geleceğine ve iktisadi kalkınmasına dair tasavvur ettiği düşüncelerini…

Ve uygulamak istediği yol haritasını… Altın değerindeki şu sözlerle açıklıyordu:  

“Efendiler, bugünkü mücadelemizin amacı tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın tam sağlanabilmesi ise, ancak mali bağımsızlıkla ile mümkündür. Bir devletin aslı bağımsızlıktan yoksun olunca o devletin bütün hayati bölümlerinde bağımsızlık sakat durumdadır. Çünkü her devlet organı ancak maliye ile yaşar. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile uygunluğu ve denk olmasıdır. Bundan dolayı devlet yapısını yaşatmak için dış ülkelere başvurmadan ülkeyi gelir kaynakları ile yönetmek çözüm ve önlemelerini bulmak gereklidir ve bulunabilir.”

***

Muhtevası derin bu sözlerin ışığında…

Bugün yaşadığımız sosyoekonomik sorunlarımızın nedenlerini, niçinlerini…

Ya da…

Memleketimizin içine düştüğü bu çıkmazdan, nasıl düzlüğe çıkabileceğimizin yol haritasını bulmak…

Ancak… Onun izinden ayrılmamakla mümkündür.

***

Yine tam da bugün… 1927 yılının 28 Ekim tarihine gelindiğinde ise…

Ulus Devlet hüviyetinde olan Türkiye Cumhuriyetinde yapılan ilk nüfus sayımı ile…

Yıllarca savaşmış savaş yorgunu bu milletin nüfus hareketliliğinin kayıt altına alındığı…

Memleket nüfusunu teşkil eden kadın, erkek, çocuk sayısı ile birlikte…

Konut ve işyerlerinin sayılarının tespit edildiği İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre

Etnik, dini ve demografik yapısı belirlenmiş  bir şekilde…

Yaklaşık 13.5 milyon olarak açıklanan T.C Devleti nüfusunun…

Sadece yüzde on oranındaki okur yazarlığı ile…

Muassır medeniyetler seviyesine ulaşmaya and içmiş bu yürekli milletin…

Kalabalık nüfusu ile… Dünya nüfusu üzerindeki kabul edilmiş mevcudiyetini…

Ve de medeni ülkeler nezdinde …Her alanda artan gücünü ve nüfuzunu kayıt altına alıyordu….

****

Türkiye Cumhuriyet Devletinin kuruluşunun 98. yıldönümünü kutladığımız..

Bugüne geldiğimizde ise…

84 milyonu aşan nüfusunun, yüzde doksan yedisi okur yazar olan ülkemizde…

Ne yazık ki… Adeta bir sorunlar yumağını çözmeye çalıştığımız..

Tüm değerlerimizin alt üst edildiği  zamanları yaşıyor…

Ve sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda çok zor bir imtihandan geçiyoruz…

Bu çetin imtihanın, bu zor sorularının cevabını…

Mutlaka ve mutlaka…

Cumhuriyet ilkelerinin mutlak değerlerinde ve ulu önderimizin sözlerinin ışığında bulacağız…

“Türk ulusu büyüktür. Özgürlüğü ve barışı sever. Canı pahasına da olsa Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacak güçtedir. Ve yaşatacaktır.”

Bu öğreti ile… Türk milleti olarak, umutlarımızı her durumda, her şartta taze tutarak…

Laik Türkiye Cumhuriyetine ve demokrasimize olan inancımızla…

Başta Cumhuriyetimizin kurucusu M.Kemâl Atatürk olmak üzere…

Bu toprakları bizlere vatan kılmış tüm şehitlerimizin aziz hatıralarına sonsuz saygı ile

Cumhuriyet Bayramımız…

Nesiller boyu sürecek coşku içinde, ilelebet kutlu olsun diyerek haykırmak zamanıdır…

Zira… Yaşadığımız süreçte… Bu gün… Tam da o gündür…