GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
22 Ekim 2018 Pazartesi

O, CHP’den sadece iade-i itibar istiyor!

Her zaman söylerim…

Kader bazen ağlarını çok garip örüyor!

Aynen…

Güzelbahçe’nin eski belediye başkanı Ertan Avkıran’da olduğu gibi…

***

Unutuldu, köşesine çekildi sanıyorduk…

Siyaset muhabirimiz Mehmet İşler O’nun kabuğunu kırdı!

Yerel seçimlere çeyrek kala…

Ertan Avkıran’ın kalbinden geçenleri yazdı…

Yılların belediye başkanı…

2019 seçimlerinde Güzelbahçe’den aday olursa…

Müthiş iddiasını şöyle seslendiriyordu:

“Yüzde 75’ten aşağı oy alırsam, eğer kazandığım belediye başkanlığından istifa etmezsem insan değilim… Güzelbahçe’de CHP’ye yüzde 80’in üzerinde oy getirmeyen bu işi yapmasın…”

***

Türk Siyaset sahnesinde görülmemiş bir iddia…

Meali şu:

“Avkıran, Güzelbahçe’yi %70 ile kazansa bile belediye başkanlığından istifa edecek!”

Kim yapar bunu?

“Ben yaparım arkadaş…” diyen Avkıran’ın…

“Kadere bak…” dedirten bir siyasi geçmişi var…

İnatçı ve azimli bir kimliğe sahip…

Ailesi Girit’ten gelme… Babası Hanya’dan, annesi Respo’dan…

Babası İzmir’e geldiğinde daha küçücük…

Güzelbahçe o zamanlar köy…

Yaka’ya yerleşiyorlar…

Seviyor Ertan Avkıran siyaseti…

1966’da CHP’ye üye oluyor…

52 yıldır Altıok’lu rozeti taşıyor…

1977’de Güzelbahçe Belediyesi Meclis üyesi oluyor…

1980 İhtilali ile meclis üyeliği son buluyor…

Sonra Konak Belediyesi Meclis üyeliği…

O da beş yıl…

Ardından bir beş yıl yeniden Güzelbahçe Meclis üyeliği…

Belediye başkanlığı hep kafasında…

“Ben bu işte piştim, hazırım artık…” dediğinde…

1999 yerel seçimleri gelip çatıyor…

Büyük aşkı CHP’den aday oluyor…

Deniz Baykal da O’nu işaret ediyor…

O sırada…

Memlekette DSP rüzgarı esiyor…

İzmir’de “nazarlık” gibi CHP’den seçim kazanan…

İki belediye başkanından biri oluyor…

(Diğeri Çiğli’nin eski reisi Tevfik Alyanak…)

2004 seçimleri geldiğinde yine Güzelbahçe’den aday oluyor…

Yüzde 52 ile seçimi alıyor…

İkinci dönem başkanlığı devam ederken…

Yani, tamı tamına 9 yıl 9 aylık belediye başkanı iken…

Meşhur “Sarmaşık Operasyonu” ile tutuklanıyor…

Dönemin savcısı Ertan Avkıran için…

295 yıl hapis cezası istiyor!

Tam 20 ay cezavinde kalıyor…

Resim yapmayı öğreniyor, 30 kilo zayıflıyor!

Başta Aziz Kocaoğlu olmak üzere…

Dostları O’na cezaevinde moral veriyor…

***

Bu arada 2009 seçimleri yaklaşıyor…

O cezaevindeyken…

Deniz Baykal, Avkıran’ın evlatlarını Ankara’ya çağırıyor…

“Söyleyin babanıza kimi işaret ederse, O’nu başkan yapacağız…” diyor…

Kıdemli Başkan, hiç tereddüt etmeden…

Mustafa İnce’yi işaret ediyor…

Çünkü, İnce Yaka Mahallesi’nden komşusu, dostu…

İnce Başkan seçimi alıyor, CHP bayrağını bir kez daha Güzelbahçe’ye dikiyor…

Avkıran da, cezaevinde meclis üyesi oluyor…

2010’un Ağustos’unda hürriyetine kavuşuyor…

O sırada CHP’nin lider koltuğunda…

Üç aylık Genel Başkan Kılıçdaroğlu var…

***

2014 yerel seçimleri yaklaştığında…

Ankara’ya “Ben hazırım…” diyor…

Ama Avkıran’ı aday göstermiyorlar…

O günleri şöyle anlatıyor:

“Ankara bana (Evet) demişti… Ama aday yapmadılar… Onurum parça parça olmuştu… Bir köşe atılıvermiş gibi hissettim kendimi… Boynum bükük kalmıştı… DSP’ye gitmek zorunda kaldım… Beş bin oy aldım hemşehrilerimden… Bu önemli bir gösterge değil mi? Tabii, seçimden sonra bir burukluk, bir pişmanlık yaşadım… Zaten seçimden 45 gün sonra da DSP’den istifa ettim…”

***

Kendi ifadesi ile şimdi…

Yine, yeni, yeniden “başkanlık yarışı”na hazır!

Kazanmak için azimli ama…

Hepsinden önemlisi…

O, CHP’den bir “iade-i itibar” bekliyor!

Bunun için de CHP İzmir’e önce…

Yeniden “üye olmak” için gidecek…

Sonra da…

Aday adaylık için dosya vereceğini söylüyor…

“Ben güleç bir adamım…” diyor…

CHP İzmir’in de kendisine “gülümsemesini” istiyor…

***

Yaşı çok genç olanlar…

Belki bu “iade-i itibar” sözcüğüne takılmış olabilir…

Tam karşılığı şu:

“Yitirilen saygınlığın yeniden elde edilmesi…”

Dedim ya…

Kader bazen ağlarını öyle karmaşık örüyor ki…

Şaşırmamak elde değil…

Yahya Kemal Beyatlı, “Kader” için…

“Hiç şaşmayan saat gibi işler durur” derken…

Neden hep Shakespeare’in şu sözüne saplanıp kalırız?

“Alın yazımı değiştiremem ama istediğim kadere de boyun eğmem!”

Bakalım, göreceğiz…

Nokta…

Sonsöz: “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın… Öldüm der durur, yeni de yaşarsın… / Hz. Mevlana…"