GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
3 Ocak 2011 Pazartesi

Neymiş?

Hayvanlar bir gün ’“kim daha çok çocuk doğurabilir’” diye çekişmeye başlar.
Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar. ’“Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun’” diye sorarlar aslana.
’“Bir’” diye yanıtlar dişi arslan.
’“Fakat ben aslan doğururum.’”
Neymiş? Nitelik, nicelikten önemliymiş’…
*
’“Neden böyle yan yana yürüyorsun yavrum’” diye sorar anne yengeç çocuğuna. ’“Düzgün yürüsene’” der.
’“Pekala anne’” der çocuk. ’“Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim.’”
Neymiş? Hareketler, sözlerden önce gelirmiş’…
*
Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar. ’“Evet’” diye yanıtlar koyun. Aslan bu yanıta kızar ve koyunu oracıkta parçalar.
Daha sonra kurda seslenip yanına çağırır, ona da aynı soruyu sorar. ’“Hayır’” diye yanıtlar kurt korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz.
Sıra tilkiye gelir; aslan, aynı soruyu tilkiye de sorar. Tilkinin yanıtı şöyle olur:
’“Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor!’”
Neymiş? Akıllı kişi tehlikeli durumlarda konuşmazmış’…
*
Kazlar ve turnalar, bir gün aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler. Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar.
Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar.
Neymiş? Yakalananlar her zaman suçlu olanlar değilmiş’…
*
Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha rahat otlayabilmek için, güzel otlarla dolu bir çalılıkta yaşamaya başlar. Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan, sık sık geyiğin ziyaretine gelir.
Zamanla her gelen hayvan bu güzel otlardan tatmaya başlayınca, kısa süre sonra tüm otlar biter. Geyik hastalıktan kurtulur ama yiyecek hiçbir şeyi kalmadığı için bir süre sonra açlıktan ölür.
Neymiş? ???
*
Bir gün fareler bir araya gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar. Pek çok fikir öne sürülür. Hiçbiri kabul görmez. En sonunda genç bir fare, kedinin boynuna bir çan asmayı önerir.
Böylece kedi kendilerine yaklaşırken farkına varacak ve kaçabileceklerdir. Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır.
Bu arada bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını belirtir.
’“Fakat’” der, ’“Kafamı bir soru kurcalıyor.
Aramızdan kim kedinin boynuna çan asacak?’”
Neymiş? İyi bir plan yapmak ayrı, o planı gerçekleştirmek ayrıymış’…
*
Bir acele, bir telaş, koşuşturma/kıyamet’… Nedense, her yıl aynı manzara’…
Gitmekte olan yılın defterini bir an önce dürüp yeni ve temiz bir sayfa açma isteği midir bu hızın nedeni, yoksa her zamanki gibi yapılacak her şeyi son dakkaya sığdırma geleneğimizden mi kaynaklanıyordur 31 Aralık telaşı, kimbilir artık’…
Çerezcilerin/Tekel bayilerinin/marketlerin/manavların önünde birikmiş kuyruklar, hediyelerini son ana bırakıp deli dana gibi o dükkan senin/bu dükkan benim sekenler, eğlence yerine gideceğiz diye saatlerce giyinmenin/süslenmenin/saç baş yaptırmanın yorgunluğuyla kendini yollara atanlar’…
Hepsi bitti gitti.
Ömrümüzden bir yıl daha eksilse de’…
Yeni bir yıl, yeni umutlar/yeni beklentilerle başladı.
Geçmişi geçmişte bırakıp önümüzdeki günlere/yıllara bakalım da’…
İnsanlar felsefeyi çocukken ’‘masallardan’’, sonra ’‘kitaplardan’’, yaş aldıkça da ’‘arkalarında kalan yaşamlardan’’ öğrenebilirler’… Bunu da unutmayalım.
Geçmişe takılıp kalmadan, aldığınız dersleri yolunuzu aydınlatacak ışık gibi kullanabilmenizi dileyerek tamamlayalım yeni yılın bu ilk yazısını’…