GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
7 Aralık 2018 Cuma

Naylon poşeti paralı yapmakla çevreci olunmaz

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, çevrenin korunması adına çok güzel bir adım attı.

Çevre düşmanı naylon poşetin daha az kullanılmasını sağlamak amacıyla, örnek bir kanun çıkardı.

Buna göre...

1 Ocak'tan itibaren marketlerden naylon poşeti 25 kuruş ödeyerek alabileceğiz.

Poşeti ücretsiz veren işyerlerine, kapalı satış alanının her metrekaresi için 10 lira ceza kesilecek.

İyi de...

Sadece naylon poşeti paralı yapmakla...

Onu kullanmamakla veya az kullanmakla...

Çevreci olunmuyor ki.

Ormanlar birer birer yok edilirken...

İncir bahçelerinin içine yılandan bile zehirli jeotermal santraller sokulurken...

Taşocakları, yaşam alanlarına yakın yerlerde birbiri ardına açılırken...

Pek çok yerde dereler, nehirler rengarenk pislik akıtırken...

Siz naylon poşeti ortadan kaldırsanız ne yazar!

***

İzmir'in önde gelen çevre yazarlarından gazeteci İbrahim Irmak'ı aradım, bu konuda ne düşündüğünü sordum.

İbrahim ağabeyimizin söylediklerini harfiyen aktarıyorum:

"Öncelikle atılan bu güzel adımı alkışlıyorum. Naylon poşete alternatif file ve bez torbaların acilen devreye sokulması lazım.

Sadece naylon poşetleri yasaklamakla bu işler olmuyor.

Tehlikeli atıkları, pilleri, atık yağları, çöpleri vahşi bir depolayan bir milletin insanları olarak, çevre için daha çok yol almamız lazım.

Çevre lafla değil, kültürle korunur.

Çevrecilik, kanunla değil, bilinçle, eğitimle, insanlıkla oluşturulur.

Bu nedenle bizim öncelikle çevre bilincini artırıcı eğitimlere ağırlık vermemiz lazım.

İlkokul çağı bile geç, bu eğitim anaokulunda başlamalı.

30 saniyelik fragmanlarla çevre bilinci oluşturulamaz, adam gibi programlar yapılmalı.

Tüm medyanın, bu konuda seferber olması gerekiyor.

Hepimize düşen en büyük görev; yaşamımızı, yarınları düşünüyorsak, torunlarımıza emanet edeceğimiz toprakların temiz kalmasını istiyorsak, ilk iş olarak yarından itibaren çöpleri evlerden ayrı ayrı toplamaya başlamalıyız.

Avrupa ülkeleri, bırakın çöp poşetini, pet su satışını bile yasakladı.

İnşallah biz de o günleri görürüz."

***

İzmir; her ne kadar iktidar partisi mensupları kabul etmese de çevrecilik konusunda ülkenin lider kentidir.

"Türkiye'nin her yeri İzmir gibi olmalıdır" sözü, laf olsun diye söylenmiş bir söz değildir.

Örneğin İzmir, atıksu arıtma tesisi açısından Türkiye'de birinci.

Ülkenin toplam kapasitesinin yüzde 25'i, İzmir'de oluşturulmuş durumda.

Denize, körfeze akıtılan kirliliğin önüne geçildi.

Toprağın korunması için de mücadele sergiledi İzmir Büyükşehir Belediyesi...

Organik tarıma destek verdi, üreticileri eğitime aldı.

İzmir'in içme suyu arıtma tesisleri, Türkiye'de başka hiçbir kentte yok.

Evimize gelen suyu gönül huzuru içinde içebiliyoruz.

Çamur çürükte kurutma tesisi, ilk kez İzmir'de kuruldu.

Yani, atıkların sürdürülebilirliği konusunda dev bir adım attı İzmir.

Ulaşımda lastik tekerlekliden, raylı sisteme, deniz ulaşımına ağırlık verdi.

Karbon salınımını azaltmak için ulaşımda büyük yatırımlar yapıldı.

Elektrikli otobüs filosunun en büyüğü, İzmir'dedir.

Otobüslerin enerjisi de ESHOT atölyelerinin çatılarına kurulan güneş enerjisi santrallerinden karşılanıyor.

***

Yasaklarla, cezalandırma yoluyla değil, bilinçli yerel yönetimlerle gerçek çevreci kimliğe kavuşmak mümkün.

Ne azık ki ülkemizde hala, naylon poşet kullanımının azaltılmasıyla çevrecilik adına hedeflenen noktaya gelineceğine inananlar var.

 Poşetin paralı olması, cezalar, ne kadar caydırıcı olacak?

Bu konuda karamsarım.

Öyle ki...

Benim vatandaşım, basar 25 kuruşu, alır naylon poşeti, marketten satın aldığı ürünleri içine atar.

Çünkü naylon poşetsiz günlere henüz hazır değiliz.

Dünyanın en pahalı benzinini kullanan ülkemin güzel insanı, 25 kuruşun hesabını yapmaz.

Ne olur?

Marketler, naylon poşet başına 25'er kuruş kazanarak, satılık ürün gamını genişletmiş olur.

Özetle...

Bu çocuk, ölü doğmuştur.

***

Yazıyı bitirirken, bir arkadaşımın naylon poşetle ilgili esprili yaklaşımını sizlere aktarmak istiyorum.

Arkadaş diyor ki:

"Şimdi bunlar market poşetlerini paralı yaptı ya...

Market arabalarına da taksimetre takarlar mı acaba?

Yani bu nereden baksanız bir gelir kapısı.

Her 100 metrede 1 lira mesela..

Bir de kasadan geçiş ücreti gelir mi arkadan?

Tabii daha bunun OGS'si var, EGS'si var."