Minareden Çav Bella çaldı ve sanki herkes bunu bekliyormuş gibi, bu olay ülke gündeminin ana konularından biri oluverdi.
Oysa ne kadar önemli sorunlar yaşıyoruz. Yüz yılda bir meydana gelen küresel salgın, dünyanın başına bela. Can derdi ile geçim derdi yarışıyor. Ülkemizde binlerce kişi öldü, milyonlarca kişi işsiz kaldı, belediyeler rutini döndüremeyecek kadar derin kriz ile karşı karşıya.
Ama sanki öncelikli dert, minareden Çav Bella marşı çalınması oluverdi. Gelişmiş ve kurumları az çok oturmuş bir ülkede bu belki medyada haber olur ama siyasetin ana gündem maddesi olmaz. Bu normal değil.
Sadece çok yetkilileri ve siyasetçileri değil, kutuplaşmış toplumu da epey hareketlendirdi bu haber. Dinsizler, Yunan askerleri, gavurlar gibi çok sayıda nefret ifadesi sosyal medyaya da yansıdı.
Minareler ve camiiler 15 Temmuzdan beri, din ve ibadetin yanı sıra ideolojik baskı aracı olmaya daha meyilli hale geldi. Minare hoparlörü cami dışına daha çok yayın yapmaya başladı. Cami içinde parti toplantıları ve minarelere parti bayrakları asılmaya başlandı. Bunlar normal mi?
Ezan ve Bayrak hamaseti hep işe yaramıştır. Bu kutsal semboller üzerinden birbirini suçlamak ve ötekileştirmek yeni bir yöntem değil.
Kıbrıs’ta cami yaktıklarını Akif Beki açıkladı. Selanik’te Atatürk’ün evine saldırdılar haberi ile İstanbul’da Rum yurttaşlar ve mekanları çok ağır saldırıya uğradı ve ülkeyi terk etmek zorunda bırakıldılar.
Türkiye’de her zaman hareketli olan fay hatları vardı. Bunları bazen cami ve ezan ile bazen Atatürk ile bazen Kürt meselesi ve bölünme tehdidi ve bazen de mezhep kışkırtmaları ile canlandırmak mümkün olmuştur.
Bunun sonucu çok acı tecrübeler yaşanmıştır. Din için diri diri insanlar yakılabilmiştir yakın tarihte.
Minareden çalınan marş olayı, aslında bunca tecrübeye karşılık normal olmayan sonuçlar doğurdu. Bu olayın, resmi makamların ve toplumun gündeminde bu denli yer tutması normal değil.
Marş çalınma anını sosyal medya hesabından paylaşan CHP eski il başkan yardımcısının tutuklanması da normal değil. Dikkat ederseniz normal olmayan şeylere alışmaya başladık giderek.
Ortada aleni bir suç olmadan, kaçma ve delil karartma ihtimali olmadığı halde bir kişi tutuklanıyor ki o tutuklama biraz da CHP’yi kriminalize etme işine de yarıyor, İzmir CHP İl Yönetimlerinden yeterli tepki oluşmuyor. Bu da normal değil.
Pandemi sonrası için tarif edilen “yeni normal” in siyasete yansımaları hiç de normal gözükmüyor.