GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Melek ERYAZICI
YAZARLAR
28 Ekim 2021 Perşembe

Mazeretim var, asabiyim ben!

Ünlü Amerikan araştırma şirketi Gallup,

süregelen sosyo-politik ve ekonomik belirsizliklerle mücadele ettiğimiz şu günlerde, dünyanın duygu haritası çalışma sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.

Küresel araştırmaya 140 ülkeden 160 bin kişi katıldı.

Ülkelerin duygudurum haritasında,

pandemi ve yol açtığı seri olumsuzlukların yanısıra,

Türkiye’nin stres, öfke ve mutsuzlukla imtihanı dikkat çekti.

Araştırma sonuçlarına göre, ülkemiz en az gülen ülkeler arasında ikinci sırada yer aldı.

Farklı kategorilerde yapılan araştırmanın en dikkat çekici sonuçlarından biri de,

Öfke duygusunun siyasi gerilimin yüksek olduğu ortadoğu coğrafyasını oluşturan bölgelerde yoğunluklu hissedildiği

ve Türkiye’nin ‘en az gülümseyenler’ endeksinde birinci ülke olmasıydı.

Ülke olarak çeşitli konularda ‘şahlanırken’,

“gün içinde yeni bir şey öğrendiniz mi?”

sorusuna verilen cevaplar kagerorisinde,

sondan ikinci olduğumuz da bulgular arasında.

Danimarka, İzlanda ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin,

yüzde 88lik oranla bilgiye olan ilgi ve ihtiyaçlarının kaydedildiği ankette,

gelir adaletsizliği ile stres arasındaki ilişki sonuçlarına göre,

dünyada 190 milyon insanın hiç olmadığı kadar mutsuz hissettiği,

gündelik yaşamın ağırlığı altında ezildiği,

ekonomik ve güvensizlik kaynaklı çaresizlikle mücadele ettiği de saptamalar arasında.

Ankete göre, mutluluğun resmini çizemeyen Türkiye,

Bangladeş, Nepal, Lübnan gibi stres yönetiminde başarısız.

Hayattan keyif aldığımız anların toplamıdır yaşamak...

Son günlerdeki gözle görülür mutsuzluğa yol açan faktörlerin başında,

para piyasalarındaki dalgalanmalar, döviz ve vaka artışı geliyor elbette.

Coğrafyanın kader olduğu ülkelerde,

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki ilk beşten uzunca bir süredir mahrum bırakılmış insanların coğrafyasında,

kötünün iyisine razı olma eşiği de aşıldığından beri,

‘somurtkan ve öfkeli şirin’ kategorisindeki liderliğimi sorgulamak abesle iştigal.

Pandemiyle birlikte, hayatta kalabilmek günümüz dünyasında küresel bir beceri elbette.

Piramidin ikincil önem arzeden,

iş ve mülkiyet güvenliği kapsamındaki derin kuyuya ülkece taş atsak,

travmatoloji koridorlarında hemen hemen hepimiz

birbirimizin derdine derman olabilir miyiz bilmiyorum.

Zihnimizin kaygılı uğultusu arasında,

taşın sesini duyamayacak kadar öfkeli bir portrede “gülümseyerek poz vermek”

“kan kusup kızılcık şerbeti içmek” ile eşdeğer.

Anketin çarpıcı bir diğer endeksi de,

Türkiye’nin en olumsuz deneyimlerin yaşandığı ülke sıralamasında yine ilk beşte olduğu gerçeği.

Mutluluğumuzu bu denli sabote eden

ekonomik istikrar sorunsalının temel nedenler arasında olduğu aşikar.

Bunu bir çeşit büyüme ağrısı olarak tanımlayanlarla,

1789 Fransız Devrimiyle ayaklanan Paris’teki yoksullara

“Ekmek yoksa pasta yesinler” söylemiyle tepki çeken Kraliçe Marie Antoinette’nin

aynı bakış açısıyla güdülendiğini söylemek gerekir.

İki farklı olayı ilişkilendirirken, şunu da belirtmekte fayda var.

Kraliçe’nin söyleminden çok, onun Fransa’nın mevcut dönemdeki siyasi ve ekonomik vehametinden bihaber olması,

söylemiyle ilgili tepkilerin ayyuka çıkmasının nedenleri arasında gösterilir.

Görünen o ki gülümsemek ve mutlu hissetmek arasındaki ilişki,

Hepimiz için “tamamen duygusal” nedenlere dayanıyor.

MFÖ’nün meşhur şarkısıyla sizlere veda ederken, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nızı da canı gönülden kutluyorum. Bu önemli günde, bugün ve her daim yüce değer, Mustafa Kemal Atatürk’ümüze minnet, sonsuz saygı ve sevgilerimle...

“Gülmüyor yüzüm hayat zor oldu

Güller susuz kurudu soldu

Tövbe ettim gene bozuldu

Yüreğim yanar

Mazeretim var; asabiyim ben”

Sağlıkla kalın.