GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Filiz SEZER
YAZARLAR
22 Temmuz 2022 Cuma

Matematik sanatı ve aylaklık

Başlamak bitirmenin yarısıysa eğer tüm şansını diğer yarıya saklayanlardan olduğumu söyleyebilirim. Bir işe odaklanabilmek için öncelikle en az bir sudoku ve bir nonogram bulmacası çözmek, -hadi kimseyi kandırmayalım-aradaCandyCrush oynamak, kalkıp bir kahve koymak, sosyal medyada şöyle bir gezinmek, hepsinin sonunda neye başlamak üzere olduğumu hatırlamaya çalışmak gibi meşgalelerle oyalanırım. İyi bir şeyleri “hak etmek” için mutlaka çok çalışması gerektiği akıllarına nakşedilmiş benim gibi faniler bu oyalanmaları yüzünden vicdan azabı çekiyorlarsa eğer, müjdeyi vermek isterim: Yalnız değiliz ve harcanan tüm o saatler yaratıcı ve derin bir düşüncenin ön hazırlığı olabilir.

Her 4 yılda bir yapılan Uluslararası Matematik Kongresinde 2, 3 veya 4 matematikçiye verilen ve Matematiğin Nobeli olarak anılan Fields Madalyası’nın bu seneki kazananları arasında ilginç bir isim var: Prof.JuneHuh. Kore asıllı Amerikalı matematikçi Prof. Huhaslında ilk öğrencilik yıllarında matematiği sevmeyen ve şair olmak isteyen bir gençken, hayatıüniversitede başka bir Field madalyalı matematikçi HeisukeHironoka’dan ders almasıyla değişmiş. Matematiğin önce gözle görülen, elle tutulabilen konularına ilgi gösterenProf.Huhgeç parladığı kariyerinin şu noktasında ABD’nin en seçkin üniversitelerinden Princeton Üniversitesinde ders vermekte.

Prof.Huh da bir güne konsantre olmak için en az 3 saat harcayanlardan(*). Bu süreyi bazen kampüste dolaşarak geçiriyor zira ona göre masa başında saatler harcamaktansa birkaç saatlik yürüyüş ve hatta uyuklamak çok daha etkili. Derin düşünme ve aylaklığın değeri üzerine konuşurken Princeton Üniversitesine başladığı ilk aylarda yaptığı tek şeyin Hermann Hesse romanlarını yeniden okumak olduğunu söylüyor. Ona göre bilim ve sanat arasında önemli benzerlikler var ve her iki alanda da yapmanız gereken çoğu zaman aklınızda yeni bir şey yaratmak değil zaten orada olanı yakalamak. Profesörün bu sözü Alexander Puşkin’in “geometride de şiirdeki gibi ilham gereklidir”deyişini anımsatıyor.

Herbert W. Franke, Matematik Sanatı serisinden (1980 – 1995)

Şair matematikçi Prof.Huh’dan sonra tam da geçen haftasonu kaybettiğimiz Herbert W. Franke’yibu yazıda anmazsam işte o zaman aylaklık ettiğim saatleri boşa geçirmiş gibi hissederim. Bilimiyle sanatını, sanatıyla yaratıcılığını besleyen Herbert Franke de üniversitede fizik, matematik, kimya, psikoloji ve felsefe okumuş ve sonunda doktorasını fizik alanında yapmış. Sonrasında ise çok yönlü çalışmalarına devam etmiş. Çok ünlü bir bilim kurgu yazarı ve 1950’lerin sonunda başladığı dijital sanat çalışmalarıyla bugünün pek çok sanatçısına ilham vermiş biri. “Bilgisayar Sanatının Dinazoru” olarak anılıyor. Sanat çalışmaları için matematik ilkelerini kullanan sanatçı, matematiği görsel sanatların özü olarak görmüş hep.

Disiplinler arası çalışmaların her zamankinden daha yoğun bir şekilde yapıldığı günümüzde bilim ve sanatın birbirini beslediğine dair örneklere daha sık rastlayacağımızdan şüphemiz yok. Üstelik şiirsiz bir matematik tahayyül edilebilir mi hiç?

Herbert W. Franke, Matematik Sanatı serisinden (1980 – 1995)

*: https://www.theguardian.com/commentisfree/2022/jul/08/the-guardian-view-on-maths-and-poetry-seeing-the-world-another-way