GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
3 Kasım 2022 Perşembe

Küresel ısınmaya karşı kentsel öneriler

Farkında mısınız hala sonbahar yağmurları başlamadı. Bu kadar yağmursuz bir Ekim ayı yaşanmamış raporlara göre. Böyle kuraklıklardan sonra yağışların sellerle gelmesi de kaçınılmaz oluyor… Bu anlamda bütün dünya kentleri yeni önlemler almaya çalışyorlar.

Bu hafta sonu Mısır'ın Şarm el Şeyh bölgesinde yapılacak Büyük İklim Zirvesi COP27'ye doğru hazırlıklar sürerken peş peşe raporlar okuyoruz. Uygar dünyanın en büyük derdi şehirlerde “İklim Değişikliğiyle Mücadele” için yeni yollar bulmak…

Geride kalan Temmuz ve Ağustos aylarında yine tanık olduk. Yollar eridi, ormanlardan alevler yükseldi, insanlar öldü. Bir iklim krizinde yaşadığımız gerçeği hiç bundan daha belirgin olmamıştı. Bazı sıcak günlerde kapıdan dışarı adımımı bizim köyde bile atamadım şahsen. 

Dünya genelinde, Avrupa, Asya ve ABD'deki şehirlerdeki sıcaklıklar, bir zamanlar imkânsız olduğu düşünülen rekor seviyelere ulaştı. Sıcaklıkların yanı sıra, şehirler, mücadele edecek donanıma sahip olmadıkları aşırı iklim hareketleri sonucu ani sel, yükselen deniz seviyeleri ve altyapı arızaları ile karşılaşıyor ve bunlarla mücadelede zorlanıyorlar. Dünya nüfusunun yüzde 56'sının kentsel alanlarda yaşadığı göz önüne alındığında, şehirlerimizi yeniden düşünmek şart.

Son okuduğum Inhabitat raporunda şehirlere yol gösteren 5 yenilikçi kentsel çözüm sıralanmış. Bir iyi örnek de İzmir’den gösterilebilir: Örnekleri belki bizim yerel yönetimlere, mimarlara, şehir plancılarına ilham verir diye yayımlıyorum.

İlk enteresan örnek Hamburg'taki Yosunla Çalışan Bina… Bitkiler tarafından desteklenen bir bina.  Hamburg'da bulunan Bio Intelligent Quotient (B.I.Q.) apartman binasının gösterdiği gibi, bu artık bilim kurgu değil. Çarpıcı alg biyokütle cephesi, biyokütle ve güneş termal ısısından yenilenebilir enerji üretir. Sistem bina hizmetleriyle tamamen entegre olduğundan, fotobiyoreaktörlerden gelen aşırı ısı, sıcak su sağlanmasına ve binayı ısıtmaya yardımcı olmak için kullanılabilir. Alternatif olarak, daha sonra kullanılmak üzere saklanabilir. B.I.Q inşa edildikten dokuz yıl sonra, biyokütlenin mimariye entegrasyonu hala ilk aşamalarında. Ancak bu proje, mikro alglerin karbondioksiti emme, atık suyu geri dönüştürme ve oksijeni serbest bırakma potansiyelleriyle diğer yenilenebilir kaynaklardan daha iyi performans gösterebileceğini kanıtladı. Yaşayan yosun binaları, geleceğin yeşil şehirleri için heyecan verici bulunuyor.

Paris'teki Ağaçların Önemi: 2019'da 43 derecelik bir sıcaklık kaydettikten sonra, Fransızlar umutsuzca bunaltıcı başkentleri Paris'i soğutmanın yollarını arıyorlar. Son üç yılda Paris’te 160.000 ağaç dikilmiş. 2022 Ağustos başında ağaçsız sokaklardan birinin yüzeyinden sıçrayan 56 C'lik bir sıcaklık kaydedilmiş.  Bu, yakındaki ağaçlarla çevrili bir bulvarın gölgesinde bulunan 28C'nin iki katıydı. Bu tür sıcaklık artışları, ağaç örtüsü ve yeşillik eksikliğinin kentsel alanları kırsal alanlardan çok daha sıcak hale getirdiği durumu ifade eden kentsel ısı adası etkisi olarak biliniyor. Ağaçlar, şehir içi sıcaklıkları azaltmanın yanı sıra iklim değişikliğiyle mücadelede şehrin en iyi müttefikleri. Unutmamak gerek.

Dünyanın en yenilikçi kentsel çözümleri arasında, Bodrum ve Santorini gibi adaların manzaralarına hâkim olan beyaz binaları da göz ardı edilmemeli. Bu beyaz evlerin sadece estetik amaçlı olmadığı kesin. İnsanlar beyaz renklerin güneşi yansıttığı bilgisini yüzlerce yıldır kullanmışlardır. Baryum sülfat boya kullanan binalar üzerinde yakın zamanda yapılan bir araştırma, bunun iç sıcaklıkları dış hava sıcaklığından yaklaşık 4,5 C daha düşük tutabildiğini göstermiş. Bunun gibi teknolojik atılımlar, aşırı ısınan evlerde mücadele edenlere büyük ölçüde yardımcı olabilir. Ayrıca, klimaya olan bağımlılığı azaltarak binaları soğutmanın maliyetini önemli ölçüde düşürme potansiyeline sahip.

Doğayı Binalara Getirmek: Şehirlerde iklim değişikliğiyle mücadelenin anahtarı, doğayı altyapılarına dahil etmek. The Valley, Amsterdam'ın finans bölgesindeki karma kullanımlı bir gökdelen ve yeşilliğin şehir hayatına nasıl yerleştirilebileceğinin parlak bir örneği olan yenilikçi bir proje. Binanın cephesine dahil edilen 13.000 bitki, ağaç ve çalı, iyileştirilmiş hava kalitesi, gelişmiş refah ve yerelleştirilmiş soğutma faydaları sağlıyor. Doğanın şehirlere entegrasyonu, varsayılan tasarım ilkesi olmalıdır. Ancak o zaman şehirler değişen bir iklimde gelişmeye devam edebilir.

Bir başka örnek de İzmir’de Tramvay yollarında da gördüğümüz  “Tramvay Rayları arasındaki yeşillikler”. Avrupa’nın bir çok kentinde yeşil tramvay yolları, birçok avantaj sağlıyor. Rayların içinde ve çevresinde bitki örtüsü ortaya çıktıkça çevredeki alanı soğutmanın yanı sıra yağmur suyunu emerek ani sel olaylarını azaltıyor. İklim değişikliği nedeniyle sıklığı ve yoğunluğu artan ani taşkınlarla birlikte yeşil tramvay rayları, şehirlerin kendilerini korumak için atabilecekleri küçük bir adım. Avantajlar, sel riskini azaltmanın ötesine geçer: Yeşil rayların alanları, çok sayıda böcek ve omurgasız için yaşanabilir bir bölge sağlar ve yumuşak yüzey, tramvay tekerleklerinin titreşimlerini ve gürültüsünü de azaltır.

Bakalım COP 27’den neler çıkacak? İzleyecek ve yazacağız.