GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
23 Mart 2023 Perşembe

Kongrede Atatürk ve Gelecek

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından “Yeniliğe Davet” sloganıyla tüm Türkiye’yi geleceği inşa etmeye çağıran İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi önceki gün sona erdi…

Kongre Prof. Dr. Michio, KakuSirBobGeldof, Prof. Dr. Vandana Shiva, mimar Hiroyuki Unemori, Prof. Dr. Ian Goldin, Joschka Fischer ve gibi dünyaca ünlü birçok ismi de İzmir’de buluşturdu. Elbette araya birkaç salatalık konuşmacı sızmıştı ama o kadar olur…

Konuşmaları zorunlu sivil toplum görevimin getirdiği saatler dışında AASSM’de ya da ekran başında dikkatle izledim. Dünyanın geleceği için dile getirilen sözlerin altını çizdim. En enteresanı gelecek için yol gösterilirken hep Büyük Atatürk’e yapılan göndermelerdi. Bu memlekette hala Gazi’nin kıymetini anlamamış milyonlarca andavallı yaşarken bu insanların Atatürk göndermelerini de önemsemek gerek diye düşünüyorum. Bugün onları paylaşma zamanıdır.

Mesela Sir Bob Geldof “Atatürk kaos varken farklı bir ülkenin hayalini kurdu” dedi ve ekledi: Voltaire’in 18’inci yüzyılda insan aklına en çok etki eden unsurların iklim, devlet ve din söylemini hatırlatan Geldof şöyle dedi:  “Türklerin, Atatürk’ün en büyük başarısı, dini devlet işlerinden ayırmaktı. Atatürk, bir ulusun kültürel güçlerini kullanarak, yeni dünyada çağdaş bir ekonomi aradı. Atatürk’ün büyük iç görüsü, bir ulusun geçmişin gölgesine ait olmasına izin vermemesiydi. Türkiye bu fikirden uzaklaşmamalı. Atatürk bu topraklarda kaos varken burada farklı bir ülkenin hayalini kurdu. Toplum için neyin önemli olduğunu ortaya koyarak bütün ülke için radikal bir devrim gerçekleştirdi…”

Oxford Üniversitesi'nde Avrupa çalışmaları alanında görev yapan tarihçi-yazar Prof. Dr. Timothy Garton Ash da benzer düşüncelerdeydi: “Türkiye'nin bağımsız bir güç olduğunu düşünüyorum. Atatürk 'Kimseden ziyade kendimize benzeriz' diyor.”

“Para basmak, vergi toplamak refah değildir. Bilim aslında refahın kaynağıdır. Bilimin anahtarı da eğitimdir. Türk gençleri teknoloji üzerinden eğitmek, Türkiye’yi bu yönde kalkındırmak gerek” diyen. Michio Kaku’dan “İzmir’den bir dahi geçti” yazımda söz etmiştim.

KÖTÜMSER OLMAYALIM: Ülkemizin geleceği için en değerli konuşmalardan birini ise Almanya eski Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Joschka Fischer yaptı:  “Yeni AB artık daha çok güvenliğe odaklanıyor. Türkiye’nin konumu gereği sunacak çok şeyi var. Türkiye için büyük bir fırsatımız var ve vazgeçmemeliyiz. Bir yanda Avrupa bir yanda Türkiye. Sizin de çok önemli bir yararınız olacak. Bunları söylerken sizi mutlu etmeye çalışmıyorum. Ben realistim. Soyut şeylere değil somut şeylere odaklanmamız lazım. AB’den vazgeçmemeliyiz. Türkiye’nin batıya bakan şehri İzmir’de olmak beni açık konuşmaya sevk ediyor.  Bu yollardan vazgeçmemeliyiz. Kötümser olmayın. Daha çok konuşmalıyız, dürüst olmalıyız. Geçmişin hatalarını yapmamalıyız. Olumlu sonuçlar sadece işbirlikçi bir yaklaşımla elde edilebilir. Karşı karşıya gelerek değil…”

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin dördüncü gününde Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Dijital Ekonomi Girişimi Kurucusu Prof. Dr. Andrew McAfee yeni ekonomide başarılı olmak için gerekenlere dikkat çekti: Teknolojiler hızla değişiyor, bu yüzden sadece zor şeyler yapmak zorunda kalmayacak, sürekli öğrenmeniz ve hızlı bir şekilde tekrar tekrar yapmanız gerekecek; ustalık becerileri yeterli değildir; aslında bir şeyler üretmeniz gerekiyor.

ÜRETİM ZİHNİYET ÜRÜNÜDÜR: Türkiye’de kimselerin pek farkında olmadığı önemli bir aktivist de, bizim SlowFood aracılığı ile tanıdığımız Prof. Dr. Vandana Shiva idi Keşke daha uzun dinleyebilseydik onu:“Gerçek servet toprağın refahı, gelecekteki nesillerin refahı. Toprak, doğa, hayat. Gelecekteki nesillerin hürriyet ve özgürlüğün tanımı…”

Prof. Dr. Shiva da Büyük Atatürk’ü iyi kavramış bilim insanlarından biri: “Atatürk üretime 'zihniyetin ürünüdür' demiştir. Küçük çocuklara yardım ettiğiniz ve bunu Atatürk döneminden beri devam ettirdiğiniz için teşekkürler. Doğanın ve çevrenin korunması zihnin ürünü olmalı. Dünyayı nasıl algıladığımızla alakalı. Ben Himalaya ormanlarında büyüdüm ve oradaki ağaçların bazıları buradaki meşelere benziyordu. Aylarca ormanda yaşadım ama orman olmayan yerlerde yaşamak çok zor. Yer altındaki ve yer üzerindeki gizli değerlerle ilgili doktoramı yaptım. Sizin tarihinizde de cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllar bağımsızlık mücadelesiyle ilgiliydi. Umutları nasıl tekrar kazanacağız? Umudunu tekrar içinde tut ve büyüt…”

Shiva’dan devam ediyorum: “Ormanların katledilmesi ve kesilmesi çevrede erozyona sebep oluyor. Bizi ayakta tutan şey doğa. Bizler ayaktayız çünkü doğa ayakta. Türkiye’de doğa ana deniliyor, tabiat ana deniliyor. Kültürlerimizin tamamında aslında doğa yaşıyor ve bunu anne olarak görüyoruz. Bizi sarıp sarmalıyor. Doğanın sunduğu nimetlerden insan eliyle ürünler çıkıyor. Bütün bu hayat ve ekonomi doğada başlıyor. Ekonomi yine ekolojiye dayalı. Ekoloji sürdürülebilir olmazsa ekonomi de kaybolacak…”

Ve biyoçeşitlilik konusunda da kendine Büyük Atatürk’ü örnek almış olması da önemlidir: “Toplumların sağlığı biyoçeşitlilikle sağlanabilir. Bazı türler yok olup gitti ve bazı türler tehdit altında. İnsanlar da tehdit altında. Gıda bizim dünyamız ile ilişkimizi sağlayacak akış. Bizim refahımız toprağın refahı, gelecekteki nesillerin refahı. Esas ölçüt budur. Toprak, doğa, hayat. Gelecekteki nesillerin de hürriyeti ve bölünemez özgürlüğün tanımı bu…”